Kasıtlı yanlış okuma...

2007 yılında dünyada antisemitizm 2006’ya oranla azalma gösterdi. Barometre gazetemize gelen e-posta mesajları… Karikatürler kimi zaman yanlış anlamalara neden olabilir. Çizerimiz İzel Rozental, böyle bir alışkanlığı olmadığı halde geçen hafta gazetemizde yer alan karikatürüne açıklık getirme nezaketini gösterdi.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
6 Şubat 2008 Çarşamba

Gazetemize gelen e-posta mesajlarından da bu saptamayı gözlemleyebiliyoruz; II. Lübnan Savaşı’nın tüm dünyada Yahudi karşıtlığını önemli ölçüde körüklediği bilinen bir gerçek. Savaşın sona ermesi ve etkilerinin azalması ile antisemitizm de hız kesti bir ölçüde.

Yine pek sık olmasa da aşağıdaki türden bazı e-posta mesajları bizleri şaşırtmaya devam ediyor:

“Yaşam Yürüyüşü başlıklı yazınızı okudum… Ve merak ediyorum, sözde bu kadar işkenceye, acıya, soykırıma maruz kalmış, bu kadar canı yanmış, bu kadar tüketilmiş bir topluluk olan Yahudiler bu acılardan hiç mi ders almamış ??? Kendilerine yapılan zulmü başkalarına uygulayarak neyin acısını kimden çıkarmaya çalışmış ve hala çalışıyor… Sözde acı diyorum, çünkü Yahudiler gerçekten bu acıları yaşamış olsalardı asla ve asla Filistin’de masum insanlara aynı şeyi yapmazlardı. Bu durumda İran cumhurbaşkanını kutlamak gerekiyor… Çok doğru bir tespit yapmış.”

Şaşırmamız sebebi Türkiye’de, Türk vatandaşlarının yayımladığı bir cemaat gazetesinin bu yazıya muhatap görülmesi...  Anlaşılıyor ki, ismini açıklamadığım ve yaygın bir eğilimi temsil ettiğini düşündüğüm söz konusu satırların yazarı için dini kimlik her şeyin önüne geçiyor. Bence e-posta mesajı İsrail’in Türkiye temsilciliklerine yönetilseydi daha doğru kapı çalınmış ve daha doğru yanıt alınmış olunurdu.

Nitekim İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile gerçekleştirdiği görüşmede; “İsrail de Türkiye gibi sınırları içindeki teröre karşı bir savaş sürdürmektedir” yanıtını vererek konuya açıklık getirmişti. Bu haber gazetemizde geçen hafta yer aldı.

 Gazze’deki operasyonların, HAMAS ve İslami Cihad tarafından, başta Sderot kenti olmak üzere İsrail’in güney bölgesine bir yıl boyunca sürekli atılan ve halkın korku içinde sığınaklarda yaşamasına neden olan Kassam füzelerinin bir sonucu olduğu ne yazık ki kimi ulusal medyamızda bile gündeme getirilmiyor. Yanlış değerlendirmeler, doğru bilgilendirmemenin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

 27 Ocak ‘Uluslararası Holokost’u Anma Günü’ ABD ve pek çok AB ülkesinde düzenlenen devlet törenleri ile anıldı. Dünya liderleri ırkçılık ve antisemitizmle mücadele mesajları verirken ülkemizde sadece Kanal D’nin duyarlılık göstererek Robert Mann’in yönettiği ‘Son Tren’ filmini ekrana taşıması bir ölçüde yüreğimize su serpti.

‘Holokost Yorgunluk Sendromu’na yenik düşerek ayırımcılık, nefret ve şiddete karşı mücadelede geri adım atmayalım…

* * *

Geçtiğimiz hafta çizerlerimizden İzel Rozental tüm ülkemizin gündemini uzun süredir meşgul eden ‘türban’ konusunu karikatürüne taşıdı.

Kimi kişilerin yanlış yorumlarına yer vermemek için çizerin kendi web sayfasında kaleme aldığı ve her yönü ile paylaştığımız açıklamasını aktarmakta yarar görüyorum:

“(…) Karikatürde yer alan tipler herhangi bir kişiyi temsil etmemektedir. Sadece, kadınlar tarafından kullanılan bir aksesuarın genellikle erkekler tarafından tartışıldığı bir ortamda, türban yanlısı erkeklerin herhangi bir sorun yaşamadan üniversiteye girebildiklerini ve kamuda çalışabildiklerini vurgulamaktadır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı çizmek isteseydim, daha önce defalarca çizdiğim gibi kendisine benzeterek çizerdim. Her nedense bazıları bu benzetmeyi yapma gereğini duymuşlar.”