Gila Kohen`i öykülerle aniyoruz...

IV. Gila Kohen Öykü Yarışması`nın bu hafta gerçekleşecek ödül töreninde sonuçlar açıklanacak. Yarışmanın sadece dar bir çevrede değil, ülke çapında yazın dünyasına yeni değerler kazandırma gibi önemli bir işlev yüklenmesi bizleri sevindiriyor.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
6 Haziran 2007 Çarşamba

IV.Gila Kohen Öykü Yarışması’nın bu hafta gerçekleşecek ödül töreninde sonuçlar açıklanacak. Yarışmanın artık rüştünü ispatladığını söyleyebiliriz.
Sekiz yıl önce Gila Kohen anısına bir yarışma düzenlenmesi düşüncesini şimdiki cemaat başkanımız, o dönemin gazetemiz İdari Koordinatörü Silvyo Ovadya’ya açıkladığımızda ‘on katılımcı bulun, yola çıkın’ demişti. Her yarışmada yapıtların sayısı katlanarak arttı ve bu kez 240’lara ulaştı. Yurdumuzun her köşesinden hatta Amerika’dan, Meksika’ya dünyanın birçok ülkesinden öykü gönderenler oldu. Yarışmaya katılanların yaş yelpazesinin de on beşten başlaması oldukça ilginç…
Yarışmanın sadece dar bir çevrede değil, ülke çapında yazın dünyasına yeni değerler kazandırma gibi önemli bir işlev yüklenmesi bizleri sevindiriyor. Seçici kurul, Türkiye genelinde giderek saygınlık kazanmakta olan bu yarışmada, niteliğin daha da artırılması yönünde, ilerde ‘her katılımcının en az üç öykü göndermesi’ gibi ölçütlerin konması veya bir ön elemenin gerçekleştirilmesi önerilerinde bulundu. Dikkate alınması gereken hususlar...
Evet, Gila Kohen’in aramızdan ayrılmasından tam sekiz yıl geçti. Bu hafta Şalom’un 60. yıl etkinlikleri ile ilgili bir konuyu görüşmek için Atatürk Kütüphanesi’ndeydim. Sekiz yıl önce Cumhuriyet’in 75. yılı kutlamaları çerçevesinde ‘Cumhuriyet Döneminde Türk Yahudi Basını ve Türkiye Yahudileri Yayınları’ sergisinin gerçekleştirildiği salondan geçerken bir kez daha Gila’yı anımsadım.
Pek çok girişim gibi bu serginin de gerçek kahramanı gazetemizin Kitap Editörü Gila Kohen’di; bir yandan çok kısa bir süreçte tamamlaması gereken sergi hazırlıkları için insanüstü bir çaba gösteriyor, diğer yandan ise herkes tarafından bilinmesini onuruna yediremediği amansız hastalığı ile yılmadan savaş veriyordu. Düzenli kan alması gerekiyordu, serginin açılışında bulunamayacağını en yakın dostlarına bile ıkına sıkına söylemişti.
Oysa Gila dayanamadı ve doktorunun ‘sakın ha!’ demesine rağmen hastane çıkışı soluğu hemen sergi açılışında aldı. Yüzü solgundu, bizler ise perişan…
Bu yıl Feridun Andaç, Mario Levi, Liz Behmoaras, Solmaz Kamuran gibi değerli yazarlardan oluşan seçici kurul üyelerinin arasında Gila Kohen’in ablası, Borusan Kültür Sanat Merkezi Yayın Yönetmeni Stella Hazbay’ın da yer alması etkinliğe ayrı bir anlam kattı.
Ödül töreninde gazetemiz çizerlerinden İzel Rozental’in “Babama Karikatürist Olduğumu Söylemeyin, O Beni Adam Oldu Sanıyor” başlıklı görsel sunumu da yer alacak.
Gila’yı son kez yattığı hastanede ziyaret ettiğimde, bana; “Şalom’da görüşürüz” demişti. Yatakta dimdikti, yatmak ona yakışmıyordu. Bir süre sonra bizleri terk etti. Bu güzel örnek insanı hep anmaya ve adına düzenlenen yarışmalarda yaşatmaya devam edeceğiz.
* * *
Birkaç kuşak onun öğrencisi olduk. Saint-Joseph’te, Fen bölümünde okumadığımdan  (Edebiyat bölümüne jeoloji dersi verirdi) onun matematik dehasını, ancak yandaki sınıfta, tüm karatahtayı kapsayan teorilerini pek bir şey anlamayarak izledim.
‘İşler çatallaştı’ anlamına gelen ve Fransızcaya uyguladığı “Les affaires sont devenues fourchette” deyişi nesilden nesile aktarıldı. Aynı zamanda Kadıköy Musevi Cemaati’nin yıllarca başkanlığını da yapan Dr. Yomtov Garti için Haydarpaşa Hemdat İsrael Sinagogu’nda düzenlenecek onurlandırma gününde hazır bulunmayı sanırım başta öğrencileri olmak üzere pek çoğumuz arzu ederiz.