Mutlu emeklilikler...

İnsan otuz yaşına kadar geleceğinin temellerini inşa etmeye çalışır, kariyerini oluşturur, 30- 60 yaş arasında ise projelerini yaşama geçirir, meyvelerini toplar. Peki, yaş altmış olunca? Mutlu emeklilikler...

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
9 Haziran 2007 Cumartesi

Ortalama yaşam süresi batı toplumlarında giderek uzuyor, nerede ise altmış yaş ‘orta yaş’ sayılıyor, hatta belki yetmiş bile…
Peki, emekli olmak ne anlama geliyor? Bedensel zaafların belirmeye başlaması zihinsel yönden yetilerin yitirilmesi anlamını mı taşır, yoksa tam tersine, yaşam süresince kazanılan deneyimler ileri yaşlarda daha mı önem kazanır? Tartışmasız ikincisi…
Genç yaşlarda, genelde maddi dünya ile ilgilenen kişinin, yaşamının daha ileri dönemlerinde, manevi değer ve uğraşlara eskisinden çok zaman ayırabilmesi anlamında bir emeklilik kabul edilebilir. Yok, ‘artık emekli oldun, git köşende otur’ deniyorsa böylesi bir yaklaşım sanıyorum Tanrı buyruğuna da aykırıdır. Aksi takdirde Yaratan’ın insan ömrünü emeklilik yaşı ile sınırlaması gerekmez miydi?
* * *
Konu emeklilik olunca çok yakinen tanıdığım ve saydığım, benim için değerli iki insandan söz etmek istiyorum. Moiz Ruso’yu iki yıl, Alber Kasuto’yu da iki hafta kadar önce kaybettik.  Alber Kasuto, kayınpederim Moiz Ruso’nun ‘Çanakkale Pazarı’nda 50 yıllık ortağıydı. Her ikisi de emekliliklerini dolu dolu yaşadılar. Aralarında iki yaş fark vardı ve vefat ettiklerinde 94 yaşındaydılar.
Emekliliklerinde ayrı ülkelerde yaşamlarını sürdürdüklerinden her bayramda birbirlerini kutlamayı unutmazlardı. Beş yıl kadar önce aralarındaki bir telefon görüşmesine tanık oldum. Kayınpederim; “Alber, elli yıl fena geçinmedik, bir dahaki gelişte yine ortak olmaya ne dersin?” diye sorduğunda duygularıma hakim olamamış gözlerim yaşarmıştı.
Alber Kasuto’nun ‘Yirmi Kur’a İhtiyatlar’ sırasında kayınpederim evli olduğundan askere gitmek üzere kendisinin teslim olduğunu ve ortağını bu yükümlülükten kurtardığını biliyorum.
Böylesi özveri, karşılıklı saygı ve sevgi üzerine kurulmuş ilişkilere günümüzde rastlamak kolay olmasa gerek. Birlikteliklerini cennette sürdürdüklerine inanıyorum.
* * *
Ve 6 Mayıs Pazar günü Rafael Torel’in hayatını anlattığı ve gazetemiz yazarlarından Rita Ender ile Batya Kebudi’nin ustalıkla kaleme aldıkları ‘Mümkündür Mucizeler’ adlı kitabın tanıtım kokteyli gerçekleşti.
‘Mümkündür Mucizeler’i etkinlik öncesinde bitirmek istedim ve hiç zor olmadı, bir solukta okudum. Torel’in ilginç yaşam öyküsünden alınacak o denli çok ders var ki…
Özellikle yeni kuşağa, gençlere öneriyorum, Rafael Torel’i tanıyın, onun azminden, çalışkanlığından, yardımseverliğinden başarısının rastlantısal olmayan reçetesini belki keşfedebileceksiniz.
Zaten Sayın Torel’in anılarının kaleme alınmasını arzu etmesinin amacı da bu değil miydi? Torel bu konuda şöyle der; “İstiyorum ki gençler, benim bütün yardımları niye yaptığımı anlasınlar. Hayatımdaki mucizeleri düşünsünler ve ‘geri ödemeleri’ örnek alsınlar. Bu mektep (UÖMO) bu yüzden ölmedi, ölmeyecek.”
Rafael Torel, maddi olduğu kadar manevi açıdan da bitmez tükenmez bir üretme yeteneğine sahip ve hiçbir zaman ‘emekli’ olmayı kabullenmeyen ender kişilerdendir. ‘Ad mea ve esrim’ (Yüz yirmi yaşına kadar) mutlu ve sağlıklı bir yaşam dilerim.