Gökkuşaği ve Galata`da bir gün

İki, üç ay kadar önce gazetemiz yazarı İzel Rozental beni aradı; ``Yakup, Yahudi Kültürü Avrupa Günü için Şalom`dan birkaç kişiye görev verebilir miyim?...`` Nezaketen sorulan bu soruyu; ``Onlar kabul ediyorlarsa gazete için bir onurdur`` şeklinde yanıtladım...

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
7 Eylül 2005 Çarşamba

2001 yılında "Yahudi Kültürü Avrupa Günü" etkinliğinin ilki için sevgili Yayın Yönetmenimiz Tilda Levi şöyle yazmıştı: "Bu etkinlik Hahambaşılık nezdinde düzenlendi. Olayın mimarı Silvyo Ovadya’ya ise tekrar teşekkür ediyorum. Hem kotardığı işten ötürü, hem de kurduğu komisyonu bir ‘maestro’ gibi yönettiği için. Gila Erbeş’le ‘kaotik’ saatler yaşadık; ama değdi."
Bu kez Silvyo Ovadya Cemaat Başkanı ve İzel Rozental "Yahudi Kültürü Avrupa Günü"nün 4.sünün sorumluluğunu üstlendi. Gerçekten İzel gibi deneyimli, en ufak ayrıntıları gözden kaçırmayan bir liderin öncülüğünde, gazetemizin her biri konularında uzman "Tilda Levi, Gila Erbeş, Eti Varon" üçlüsünün de yer alacağı bir ekibin, bu güç ve güç olduğu kadar da önemli tanıtım faaliyetini başarı ile sonuçlandıracağı kesindi. Tabi ki, komisyonda canla başla çalışan diğer üyelerin ve güne katkıda bulunan tüm sanatçıların rolleri tartışılamaz.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Şalom’da İzel’e rastladım; "Bugün çalışmıyor musun?" diye sordum. "İki aydır işe uğrayamıyorum" yanıtını verdi. Organizasyona katkıda bulunabilecek gençlerden destek gelmemesi ve önceki yıllara oranla etkinliğin bu yıl daha geniş bir alana yayılmasının  yol açabileceği zorluklar  onu hala tedirgin ediyordu. Etkinlik öncesi 3 Eylül günü herkes "Yağmur yağmasın" duasına çıktı…
Etkinliğin bu yılki ana teması "Mutfak Kültürü" idi. Çevredeki altı değişik mekanda fongos, fritada de tomat, aroz de fiesta, espinaka kon avas türünden Yahudi Mutfağı’na özgü yemekler tanıtıldı.
Barınyurt tarafından binbir meşakatle hazırlanmış unutulmaya yüz tutan bu tatlar pek tabii ki kaşer olmayan lokantalarda sunuldu. Konuya "pek" duyarlı ilgililer ise günün amacını göz ardı ederek ve etkinliğin toplumun geniş kesimini hedeflediğini unutarak "nedense" uyarılarda bulunmayı ihmal etmediler. 
 Pazar günü, Gila Erbeş kitap satışında her zaman gösterdiği başarıyı "borekitas"larda sürklase etti ve 2500 adet ile bir rekora imza attı.
Maftirim Korosu, İzzet Bana&Estreyikas D’Estambol Çocuk Korosu, Sefarad Sinagog İlahileri Korosu, Erensya Sefaradi Müzik Topluluğu, Renan Koen ve Melodikas Epikas Topluluğu, Yeşua Aroyo, Berna Sidi’nin dinletileri kalabalık bir kitle tarafından ilgi ile izlendi. Tınılar kutsal mekanlarda, sinagoglarda farklı bir anlam kazandı…
Etkinliklerin sayıca önceki yıllara oranla fazla olması ve zamanlama olarak  örtüşmesi 2003 yılında ortaya çıkan uzun kuyrukları bir ölçüde önledi ve programın daha düzenli bir şekilde gerçekleşmesine olanak kıldı.
Doğal olarak herkes gibi her faaliyete katılabilmem söz konusu olamazdı. Ancak durumu öğrenmek için telefonla sorduğumda "Panel full, giremedim…Lokantalarda yemekler tükendi…" türünden yanıtlar beni mutlu etti. 
Şalom olarak güne iki ufak katkıda bulunduk; Dr.Robert Schild’in editörlüğünde hazırlanan Kitap Eki kısa sürede tükendi. "Gila Kohen Öykü Yarışması" için filme alınan Eytan İpeker’in "Dantelacı" adlı kısa metrajı "500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi"nde iki ayrı  salonda gün boyunca 700 kişi tarafından izlendi.
Final muhteşemdi. Galata Kulesi Meydanı’nda Yinon Muallem ve Sultan İçin Klezmer Grubu’nu büyük bir kalabalık coşku ile dinledi. Los Paşaros Sefaradis’in "Ocho Kandelikas" şarkısı herkesin katılımını sağlarken, koro eşliğinde söylenen "Adio"da pekçok dinleyicinin mutluluk göz yaşları döktüğüne tanık oldum.
O sırada gökkuşağı belirdi, Galata Kulesi Meydanı’ndaki çok renkliliği ve kültürler mozaiğini simgeliyordu sanırım…