Mutluluk sirri

Bir Kızılderili masalına göre, evrenin oluşum sürecinde, sıra insanlara gelince Tanrı onlardan bir sırrı saklamak istemiş. Bu sır, insanların mutluluğuymuş.

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bir Kızılderili masalına göre, evrenin oluşum sürecinde, sıra insanlara gelince Tanrı onlardan bir sırrı saklamak istemiş. Bu sır, insanların mutluluğuymuş. Nereye saklayacağını, diğer varlıklara sormuş. Her biri farklı bir yer göstermiş. İçlerinden biri uzayın sonsuzluğuna, biri okyanusların diplerine, biri ulaşılamayacak ormanların içine, biri de yer katmanlarının derinliklerine mutluluğu saklamasını söylemiş. Tanrı, nasılsa bir gün insanlar bu yerlere ulaşabilir diye, ortaya atılan bu önerileri beğenmemiş. Sonunda varlıklardan bir diğeri şöyle demiş:
-Tanrı’m, bu sırrı insanların yüreğine yerleştir. Onlar, mutluluğu başka yerlerde aradıkları sürece, her zaman mutsuz olacaklardır.
Soru hemen dilimin ucunda:
Mutluluk bir sır mı ki?..
Bu masalı okuduktan sonra hem maddesel hem de tinsel konularda bir türlü doyuma ulaşamayan kimi insanları düşündüm. Eldeki olanaklarıyla yetinmeyen, gözleri sürekli kendi dışındaki maddesel değerlerde olan bu insanlar için mutluluk, ulaşmak istedikleri bir ufuk çizgisinden farklı bir şey değil. Yaklaştıklarını sandıkça uzaklaşan, bir ufuk çizgisi!
Ünlü şair Walt Whitman ne güzel söylemiş: "Mutluluk başka yerde değil, burada... bir saatliğine daha değil, bu saatte..."
Kimi düşünürlerin görüşü, mutluluğu ne başka bir yerde ne de başka bir zamanda aramanın gerektiğidir. Her türlü olanaklarına karşın, hiçbir zaman mutluluğu bulamayan insanlar yanında, Diyojen gibi bir fıçı içinde yaşamını sürdüren, ama çoğumuzdan daha mutlu olanlara, yalnızca özlemle bakabiliriz.
Zaman zaman, kimi özel gecelere ya da kutlamalara büyük beklentilerle katılıyoruz. Sanki en güzel, en pahalı, en gözde mekânların, bizim mutluluğumuzu artıracak büyüsü varmışçasına... Oysa bunun sırrı, masalda anlatıldığı gibi kendi içimizdedir. Kuşkusuz mutlu olmamız için bulunduğumuz yer de önemlidir, birlikte olduğumuz insanlar da; ancak en önemlisi, bizim bu konudaki yaklaşımımız olmaktadır. Beklenti çıtasını ne kadar yükseltirsek, onu aşmak için göstereceğimiz çaba o kadar artacak, bu şekilde de mutsuzluğumuz sürecektir.
Bu konuda sözü istediğimiz kadar uzatabiliriz, ama kısaca şunu söyleyebiliriz: Çoğu kez onu bulduğumuz zaman değil, aramakla geçen süre içindeki farklı anlarda mutlu oluyoruz.
Ünlü düşünür Epiktetos da mutluluğun, yolun sonunda değil, gidilen yolda bulunduğunu söyler. Yoksa ona varıldığında yol bitmiş, zaman da geçmiş olurdu; oysa mutluluğun zamanı, tam da bulunduğumuz andır.
Dostoyevski, bir kahramanına şöyle söyletir:
"Her şey yolunda... Her şey. İnsan mutsuz, çünkü mutlu olduğunun farkında değil. Sadece bu kadar. Hepsi bu, hepsi bu işte! Biri farkına varacak olsa, bir anda mutlu olurdu, o dakikada."
Özellikle Doğu düşünürlerinin, insanları aydınlatma yolunda yaptıkları "farkındalık" çalışmalarının giderek yaygınlaşması, bunun bir gereksinmeden çıktığını ortaya koymaktadır.
Bu konuda bilinçlenmiş bir insan için, mutluluğun bir sır olduğunu sanmıyorum.