Kan Kardeşim

Luiza UÇKİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Avraam üç çocuk babası bir çiftçidir. Kıt kanaat geçinse de mutludur. Ailesi ona hep destek çıkar. Herşeye şükredip memnun olmayı çok iyi bilirler.
Bir sene Avraam’ın babası rahatsızlanır. Doktorlarla koşuştururlar. Babası çabucak iyileşir ama Avraam bu tedavi için elinde avucunda ne varsa harcamıştır. O sene hasat da iyi gitmemiştir.
Pesah Bayramı’nın yaklaşmasına bir ay kala Avraam kara kara düşünmeye başlar: “Pesah ihtiyaçlarını almaya gücüm yetmeyecek. Ne yapsam kimden yardım istesem ki?” diye düşünürken aklına çok iyi bir fikir gelir. Avraam’ın birlikte büyüdüğü Samuel adlı bir arkadaşı vardır. Samuel asker dönüşü yeni fikirlerle gelmiştir. Baba mesleği çiftçiliği bırakıp ticaretle uğracaktır ama yeterli sermayesi yoktur. Avraam ona çok yardım etmiştir. Elindeki tüm parayı ona borç olarak vermiş; ayrıca bir sürü insanla tanıştırmıştır onu. Samuel’in işleri rast gidince borcunu ödemiştir. Samuel birkaç senede işini bir hayli ilerletmiş ve fabrika bile kurmuştur. Avraam: “Gidip Samuel’den borç alayım. Ben ona zamanında ihtiyacı varken vermiştim. O da bana verir. Eminim. Biz birlikte büyüdük. Canım benim hem özledim de kan kardeşim” der.
Ertesi sabah kasabaya gider. Oradan Samuel’in fabrikasına yol alır. İşleri tıkırındadır. Avraam içeri girer: “İyi günler Ben Samuel’in can dostuyum. Onunla görüşmeye geldim” diye belirtir. Samuel hemen onu odasına aldırtır. Sarılırlar. Samuel: “Kaç sene oldu canım dostum? Kan kardeşim. Hatırlar mısın küçükken kan kardeşi olmuştuk. Ne güzel günlerdi o günler. Yaptığın iyilikleri geçirdiğim o mis kokulu çocukluk dönemini hiç unutmadım” der. Eski günleri yad ederler. Avraam mesuttur. İçinden: “Kesin bana yardım eder” diye düşünüp rahatlar. Tatlı sohbet sürüp giderken Avraam sözü açar: “Bu sene işler ters gitti. Babam rahatsızlandı. Derken inanır mısın beş parasız kalakaldım. Önümüz Pesah. Ne yapacağımı şaşırdım. Aklıma sen geldin. Bana bir miktar borç verir misin? Söz en kısa zamanda öderim” der utana sıkıla. Birinden borç istemek zordur oldukça. Samuel: “Çok isterdim inan. Sen de bana zamanında borç verdin. Sayende bu günlere geldim; ama ben de oldukça sıkışığım. Sana yardım edemeyeceğim. Kusura bakma, tamam mı? Şimdi çıkmalıyım. Evdekilere selam. Yine görüşüp eskileri konuşalım” deyip hışımla odadan çıkar. Avraam şok olmuştur. Şaşkınlığı had safhadadır. Nefesi kesilir. Dünya dönmüyordur adeta. Çıkar hemen odadan. Bir bankta oturur çaresizce çok mutsuzdur. Bu yediği ilk dost kazığıdır. Kendi kendine: “Göreceksin Samuel! Bir gün senden daha güçlü olacağım. Ama senin gibi acımasız bir pislik olmayacağım” der.
Eve doğru yol alır umutsuzca. Akşamüstü kapısı çalınır. Yaşlı bir adam gelir: “İyi günler. Arabam bozuldu. Tamirci nerede bulabilirim” diye sorar. Avraam “Ben arabadan anlarım. Bir bakayım” diye atılır. O çok iyilik sever biridir. Tam arabayı tamir etmek üzereyken yaşlı adam fenalaşır: “ben astım hastasıyım, oğlum. Nefes alamıyorum. İlaçlarım arabada. Ne olur versene” deyip yere yığılır. Avraam hemen yardım eder. İlacını verir. Adamı arabaya bindirir, yolda kendine gelen yaşlı adam evini tarif eder. Eve vardıklarında kapıda bir kadın bekliyordur. Adam “Karıcım senin dualarınla yaşıyorum. Yine krizim tuttu. Bu adam benim hayatımı kurtardı” der. Avram’ı içeri alırlar. Adam “Yavrucuğum söyle sana bir iyilik yapayım. Senin yaptığının yanında ne yapabilirim söyle” diye belirtir. Avraam: “Pesah Bayramı için şarabım yok. Onu alır mısın?” diye açıklar. Adam kahkahalarla güler: “Bu kolay. Benim bir dükkanım var. Artık yaşlandım. Orada çalışacak dinamik birine ihtiyacım var. Benim yanımda çalışır mısın?”der. Avraam bu fikri beğenir. Adamın yanında işe başlar. Herşey yolundadır. Avraam sayesinde işler büyür. Bir dükkan daha alırlar. Birkaç sene içinde Avraam bu işe ortak olabilecek güce gelir. Oldukça mesuttur ve çok güçlüdür artık.
Bir gün bir mektup gelir. Samuel’in oğlunun Bar-Mitzva töreni vardır. Samuel onu ve ailesini davet ediyordur. Avraam: “Benim zengin olduğumu öğrendi diye çağırdı bizi. Seneler önce beni yüzüstü bıraktığını hiç unutmadım. Bütün hayallerimi yıkmıştı” diye düşünür. Gidip en güzel kıyafetlerini giyer. Eşini de alıp davete gider. Samuel onu görünce çok sevinir. Sarılıp öper: “Dostum, hoşgeldin” deyip kucaklar. Avraam ona tiksintiyle bakar. Eşi “Boşver. Herşey geride kaldı. Kin iyi birşey değil. Bak Allah sana başka bir yol gösterdi. Çok şükür bugünlere gelebildik. İyi ki o gün sana borç vermemiş. Sen temiz kalplisin. Tanrı hep yanında olacaktır merak etme” der.
Bir süre sonra davete Avraam’ın eski patronu yeni ortağı yaşlı adam, karısı ve tüm ailesi katılırlar. Avraam şaşırır. Yanlarına gider. Samuel “Tanıştırayım. Kayınpederim ve kayınvalidem” der. Avraam “Nasıl olur?” deyince Samuel “bana geldiğinde çok çaresizdin. Umutsuzdun. Sana borç verseydim kendini boynu bükük hissedip ve hep bana borçlu olduğunu düşünüp huzursuz olacaktın. Sen benim can dostumsun. Bunları sana yaşattıramadım. Hemen bir plan yaptım. Sağolsun kayınpederim verdi bu fikri. Arabasını senin evin önünde bozduk. Senin ne denli melek kalpli biri olduğunu bildiğimden yardım edeceğini biliyordum. Ardından hasta numarası yaptı. Sana iş teklif etti. O dükkanı ben açtım kan kardeşim. Seneler önce benim yolumu açmıştın ya, sana olan vefa borcumu bir nebze ödemiş oldum. Hem de kendini bana borçlu hissettirmeden yaptım. Sen benim gerçek dostumsun. Unutma ben de senin gerçek dostunum” der. Sarılırlar. Avraam duyduklarına inanamaz hayretler içinde kan kardeşine sarılır seneler sonra...