Bayram tatilinden yararlanarak yollara düştük
Bu kez istikamet Selanik idi
İlk kez arabayla yurt dışına çıktım. Bunun da keyfi bir başkaymış
yoldan geçerken hoş bir yer gördün dur. Az ilerle, burası da çok güzelmiş dur, bir kahve iç
Varacağın yer kaçmıyor, otelde de rezervasyon yapılmış nasılsa
Öğle yemeğinde tesadüf bu ya bunca yol gittikten sonra tanıdıklarla rastlaş
biz kısa yoldan geldik, siz kaç saattir yoldasınız? muhabbeti
ilk konaklama yerimiz Kavalaya varıncaya kadar daha önce gidenlerin tavsiye ettiği yerlere uğranmaz mı?
İskeçe yani Xanti bu duraklarımızdan biri
arabayı park etmek isterken bize yardımcı olan adam plakayı görünce gel abii, sağ yap gel serbestt, tamam dur deyiverdi. Türk mahallesi, varmış buralarda
Görmeden geçilmez
bir yokuştan yukarı çıkıyorsunuz Anadolunun bakımlı turistik yerlerinden birindeyiz adeta
Sokakta oyun oynayan çocuklar dahi Türkçe konuşuyorlar. İşte Silivride gördüğüm eski evlerin bir benzeri en ilginç yanı ise sokağın adının Silivria olması. Burada bir kahve molası daha
Kavaladaki otelimize varınca eğlence bir başka, tur olsa bu kadar kişi aynı yerde kalmazdı
Şehirde küçük bir araba gezisinden sonra Osmanlı İmparatorluğundan kalan yerlere ulaştık. Sultan Ahmetteki Caferağa Medresesinin benzeri otele dönüştürülmüş. Müşteri değilseniz içeri giriş yasak
Arabamızın plakası otopark sorumlusuna kopya verdi yine. Parkın saat kaça kadar açık olduğunu Türkçe söyledi. Sabah saatlerinde olmamıza rağmen iyi akşamlar demesi mühim değildi
Kahve kolik olunca Yunanistan cafe cenneti sayılıyor. Ben Türk Kahvesi dedikçe onlar Greek Coffeede ısrar ediyorlar
kahve aynı, fincanı aynı, işlemi aynı, sadece ülke farklı
Bir de Fredoları var elbette
Bazı yemeklerin isimlerinin benzerliklerine değinmeme gerek yok, yalancı dolmamıza dahi kendilerine özgü benzer bir isim uygun görülmüş
Kavalada geçirdiğimiz saatler sonunda Selanike doğru yola çıkma vaktimiz geldi. Selanikte gidilecek ilk yer elbette ki Atatürkün evi, Türk Konsolosluğunun bahçesinde bulunan ünlü üç katlı pembe ev
konsolosluk yetkilileri bayramlaştıktan sonra evi gezdirdiler. Evde Atatürkün ailesinden sonra başkaları yaşadığı için eşyalar korunamamış. Atatürkün fotoğraflarda gördüğümüz giysilerini görmek, farklı duygular uyandırıyor insanda
Bildiğimiz kadarıyla Selanikte II. Dünya Savaşı öncesine kadar ciddi bir Yahudi nüfusu vardı. Haritadan takiben yollara düştük sinagogu bulduk bulmasına da küçük bir detay atladık
izin almadığımızdan, sinagoga giremedik. Çare yok! Yahudi müzesi var oraya yöneleceğiz
Selanik Yahudi cemaatinin arşivlerinden oluşturulmuş II. Dünya Savaşı öncesi Selanikli Yahudilerin yaşamlarını anlatan ve ilk kez sergilenen With Their Own Words" başlıklı bir sergi var. Müzede fotoğraf çekmek yasakken , (benim için) ağlamak serbest
18ᇁ yaş arası Yahudi erkekleri topladıkları Black Shabbatın fotoğrafı önünde özellikle
Resim altlarına göz attığımızda hep bildik soyadlarına rastlıyoruz
Müzenin sorumlusu, günümüzde Selanikte bin kadar Yahudi kaldığını aktardı satır arasında
Şehirde dolaşırken hafif sararmış yapraklar arasında hoş bir yerde günün bilmem kaçıncı kahvesini içelim dedik. Türkçe konuştuğumuzu duyan bir beyefendi yanımıza gelerek bu kez yalın bir Türkçeyle buyurun buraya oturun dedi. Cafenin sahibiymiş 30 yıl önce Heybeli adadan göç etmiş (Heybeli adalılar belki tanır Rus Bahçıvanın oğluymuş). Cafesinin adını da hemen meydanda bulunan Yahudi hahamından esinlenerek Haham koymuş
Böylece Selanikte ilk kez ince belli bardaklarda demli çay içtik ve belki de çok kere şehri ziyaret etmiş birçoklarının yerini dahi bilmedikleri tadilatta olan tarihi Mikvenin yerini keşfettik
Diğer tarihi yerleri gezmeyi bir sonraki Selanik ziyaretimize bıraktık.
Selanikte başka ne mi vardı? Tüm şehir sakinlerinin oturabilecekleri kadar sonsuz sayıda cafe