Bikmadan ve israrla

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Sinemada rahat koltuğunuzda oturuyorsunuz. Film öncesi reklamlar başladı. New York’ta bir ana cadde. Kaldırımlar düz ve ters yöne doğru koşuşan insanlarla dolu. Zayıfı, şişmanı, uzunu, kısası; bir renk cümbüşü içinde. Trafik tıkalı, arabalar adım adım ilerliyor. Bu karmaşanın içinde bir delikanlı ayağında tekerlekli patenler, elinde kocaman pizza kutusu ile arabaların arasında verilen adrese doğru gidiyor. Ve ekranda pizzacının logosu görülüyor...
Geçtiğimiz hafta tıpkı reklamlardaki delikanlı misali, şehrimizin bazı semtlerinde ayağında patenler, Pesah pastası dağıtan gençlere rastlandı. Adını Los Angeles’ın ilk harflerinden alan ekip şefinin başarısı ise inanılmazdı. Gençler her elde birer kek; kekin orta yuvarlağına oturtulmuş birer kavanoz ‘haroset’ ile ayaklarında paten varmışçasına koşuşturdular. ‘Evlere Servis’ sistemi olağanüstü bir fikirdir. Seneye belki teknolojinin nimetlerinden faydalanıp, ‘yemek sepeti.com’ sitesine benzeyen ‘www.kokonikalar.com’dan sipariş verebileceğiz..
Baharın tatlı esintisi İstanbul’u renk cümbüşüne bürüdü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “İstanbul lalesiyle buluşuyor” etkinliğinde şehrin parklarında, caddelerinde, meydanlarında üç milyon lale birden açıyor.
Araba ile yolda giderken bir rüya alemine dalıp çıktığınızı hissediyorsunuz. Göze hitap eden renk renk lalelerin yanısıra, Uluslararası Lale Sempozyumu, konuyla ilgili resim sergileri, tezhib sergisi gibi ciddi kültürel etkinlikler zinciri bizleri bekliyor.
* * *
Zaman zaman kafama takılan, ama yanıtını bir türlü veremediğim bir soru aklımı kurcalar. Schindler’s List; Hayat Güzeldir; Sophie’nin Seçimi; Hayat Treni gibi II. Dünya Savaşı; Naziler; Toplama Kampları, gaz odalarına yollanan Yahudiler, Soykırım temalı fimleri izlediğimde, Yahudi olmayan bir seyirci, benim duyumsadıklarımı paylaşıyor mudur? Düz mantıkla, insani boyutta sanırım bir vahşet karşısında herkes aynı hisleri paylaşır. Ama, dediğim gibi, emin olamıyorum. Diğer yandan, vakit geçirmek için sinema keyfi yaşamak isteyen farklı dinden bir kişinin ‘içini kapatacak’ bir seçim yapacağı da şüphe götürür. Sanırım, bu konuda doğru yolu göstermek ya da yönlendirmek bize düşüyor. ‘Kara Kare Film Günleri’ bu açıdan bir fırsat. Yakın çevremizdeki dostlarımıza amacımızı gerektiği gibi dile getirirsek, ‘altı milyon ataş (Paper Clips)’  hedefine ulaşacak. Yoksa; kurum, dernek başkan ve yardımcıları ile kalabalık bir yahid topluluğu -biz bize- Maçka G-mall’da kahve içeriz.
* * *
24 Nisan’da Holokost’ta kaybettiğimiz  6 milyon kişiyi anacağız.
Şalom bu yıl ilk kez bir Holokost Eki yayınlıyor.
Kara Kare Film Günleri’ni hazırlayan ekibe olduğu kadar, Holokost ekimizi hayata geçiren arkadaşımız Marsel Russo’ya teşekkür ediyorum.
Anlatmayı hep sürdüreceğiz; bıkmadan ve ısrarla...