Nasil bir dünya düşledim?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Geçenlerde Kudüs’te, Yad Vaşem’i (Soykırım Müzesi) ziyaret eden bir arkadaşım yaka iğnesi olarak kullanılabilecek bir ‘anı rozeti’ hediye etti. Yad Vaşem’in Jübile Yılı anısına müzenin taşıdığı mesajı simgeleyen bir amblem tasarlanmıştı. Mesaj ise şöyleydi: “Geleceği şekillendirirken, geçmişi hatırla.”
Siyah bir dal şeklindeki anı rozetinde dikenli tel gibi uzanan bölümü Holokost’ta yaşanan acıları anımsatırken, yukarı doğru filiz veren iki yaprak, umudu ve yeniden doğuşu simgeliyor. Amaç; sözkonusu rozeti takarken geçmişi unutmadan çocuklarımıza daha iyi bir gelecek oluşturmak.
* * *
11 Eylül 2001...
Akşamüstü sularında televizyonda New York’ta İkiz Kuleler’in yerle bir edildiğini izlediğimde, bir an için sinemada olduğumu ve kötü bir sahne seyrettiğimi sanmıştım. Oysa, ofisteydim, yaşananlar da da gerçeğin ta kendisi idi. Kabus gibiydi, terör kabusun kendisiydi zaten. Bir daha yaşanmaz sanmıştım.
* * *
15 Kasım 2003...
Cumartesi sabahı. Neve Şalom ve Şişli Sinagogu, ibadet eden insanlar... Eş zamanlı patlayan bombalar. Sokaktan geçen insanlar; kepenklerini hayırlı bir gün için açan esnaf... Hangisinin günahı vardı?
Hafızamdan silinmeyecek iki görüntü kaldı, o günden. Şişli Sinagogu’nda bir koltuğun üstünde duran kanlı tallet ve yerdeki cam kırıkları. O kırıklar hala içimi sızlatıyor. Herşeye rağmen o yürekler ibadet etmeye devam ediyor.
Neve Şalom’un karşı kaldırımında, bugüne dek tanıdığım en iyi güvenlik görevlilerinden biri olan Emin T. Yakupoğlu, hala gülümseyerek: “Merak etmeyin, burdayım” diyor. Ve nedense,  ‘en iyiler’ gidiyor.
Birkaç gün sonrada HSBC Genel Müdürlük Binası’na atılan bir bomba daha. Bankanın Genel Müdürü Piraye Antika, olay sonrası verdiği bir demeçte: “Hayatım asla bir daha eskisi gibi olamayacak” demişti.
* * *
Çocuklarıma nasıl bir dünya düşledim? Onları hep dış etkenlerden koruyabileceğimi mi sandım? Bir yandan teknolojinin harikalarından yararlandıklarını görüyorum. Diğer yanda, aynı teknolojinin yol açtığı felaketlere tanık oluyorum. Karşıdan bakan bir seyirci gibiyim. Oysa, yaşam zaman içerisinde yürüyecek gücü yeniden veriyor.
Yitirdiklerimizi bir kez daha saygı ve sevgiyle anıyorum.
* * *
‘Öğrenme’nin yaşı yoktur, demişler. Bu vesile ile ‘Kültür Festivali’nin başarılı geçmesi için canla başla çalışan tüm ekibi kutluyorum. Dayanışmaya sadece acılı günlerde değil, iyi günlerde de saygı ve sevgi çerçevesinde gereksinimimiz olduğunu anımsamakta yarar var.