ŞELAH LEHA - Gerçeği nasıl bulabiliriz?

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
17 Haziran 2020 Çarşamba

Bir Yahudi’nin yaşam boyunca süregeldiği en büyük ve çetin savaş aslında kendi içindeki olumsuz isteklere ve karakterinin olumsuz yönlerine karşı verdiği mücadeledir. Adam Arişon yaratıldığı ve o meyveden yemediği zamanlarda muhteşem bir maneviyat ve kudretle donatılmıştır. Elbiseleri bile ışıktan yapılmış gibi durmaktadır. O hareketi yaptığında en yükseklerden tepetaklak aşağılara düşer. Işığı derisinden bir parçaya dönüşür, olumsuz istekleri dışarıda kalmak yerine iç yapısının bir parçası haline gelir. İçinde iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı artık bir arada taşımaktadır. 

Bu ilk günah bizlere çok önemli bir ders verme niteliğindedir. Fiziksel veya manevi kazanımları, yükselişleri ne olursa olsun karşısındaki ‘yılan’ karakteri onu türlü sebeplerle yoldan çıkarabilecek yeteneğe sahiptir. Çünkü o karakter insanın artık içinde olan kötü eğilimleri aktive edecek yetenektedir. İşte bu yüzden Pirke Avot, “Öldüğün güne kadar kendinden emin olma” ifadesi ile bizleri uyarmaktadır. 

Birçok insan kendisi için “Ben iyi bir insanım, insancılım ve kimseyi incitmem” diyerek insanlığını ön plana çıkarmaktadır. Bunlar aslında gereksiz savunma sözleridir. Özellikle her şey yolunda olduğu zamanlarda kişi hiçbir şeyle kendini müdafaa etmek zorunda kalmaz. Ancak bilinmelidir ki en rahat olduğumuz dönem aslında ‘yetser ara’ tarafından kollanan bir dönemdir. İçimizdeki olumsuz eğilimler tam bu dönemlerde bütün güçleriyle harekete geçerek bizlere olumsuz şeyler yaptırmaya çalışırlar. 

Bu hafta okuduğumuz peraşada Tanrı Moşe’ye ‘kendisi için, eğer istiyorsa’ Kenaan topraklarını görmek için öncüleri göndermesini söylemektedir. Tanrı Moşe’ye ‘tsadiki’ dediğimiz doğru insanları göndermesini istemez. ‘Şelah leha anaşim’ derken ‘insanları’ göndermekten söz eder. Çünkü insan etten kemikten yapılmıştır. Tora konusunda ne kadar ileride olursa olsun, fiziksel anlamda ne kadar güçlü olursa olsun, içindeki kötü eğilimlerin her zaman hedefidir ve onların atakları ile her zaman zor durumda kalabilir. 

Devarim 16. bölümde rüşvetin bilgelerin gözlerini kör ettiği ve dürüstlerin sözlerini saptırdığı yazılıdır. İşte öncülerin başına gelen de budur. Onlar o toprağı incelemeye giden zamanının en dürüstlerindendir. Fakat ‘yetser ara’ tarafından hazırlanan tuzağa düşmüşler ve günah işlemişlerdir. 

Seksen sene kadar uzun bir süredir Kohen Gadol görevini sürdüren Yohanan ömrünün sonlarına doğru birdenbire inkârcı olup çıkar ve Tsadukilerin arasına katılır. Sadece bu örnek bile her zaman ‘yetser ara’nın neler yapabildiğinin bir göstergesidir.   
Rabi Dessler Mihtav Eliyau, kitabında “Gerçeği nasıl bulabiliriz?” sorusunu sorar. Aslında her gerçeğin üzerini örtebilen bir rüşvet girişimi yabancı değildir. Sorunun cevabı ‘ne aramak istediğimiz’de bulunmaktadır. Eğer gerçekten aslı, gerçeği aramak istiyorsak kimse bunu bulmamıza engel olamayacaktır. Bu büyük isteğin önüne ‘yetser ara’ bile geçemeyecektir. Onun için öncelikle Devarim’de aynı yerde yazan cümleyi hatırlamak gerekir. “Tsedek tsedek tirdof.” 


Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün