EMOR - Tora’ya sahip olmak

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
6 Mayıs 2020 Çarşamba

Emor peraşasında yer alan mitsvalardan biri 16 Nisan akşamından başlayarak Şavuot’tan bir gece önce bitirilen kırk dokuz günlük Sefirat aomer mitsvasıdır. Bu mitsvanın nedenlerinden biri aslında bayramın kendi isminde gizlidir. Bu bayram ‘zman matan toratenu’ olarak bilinse de çoğunlukla ‘haftalar bayramı’ anlamına gelen Şavuot ismi ile bilinir. Bunun nedeni incelendiğinde aslında Bene Yisrael’in bu kutlu güne hazırlanmasına ulaşılır. 

Yahudi bayramları sadece tarihi olayları anmakla kalmaz. Onların rolü basitçe ne olduğunu hatırlamamıza yardımcı olmak değildir. Daha ziyade, bu olaylar sırasında ortada olan manevi güçler, bu olayları kutladığımız zaman her yıl yeniden yüzeye çıkar. Bunun anlamına bakarsak Şavuot Bayramında sadece Tora’nın verilişi anılmaz. Aynı zamanda bu büyük tecrübe tekrarlanır. Her yıl Tora’yı sahiplendiğimiz Sina Dağına bu tarihte geri döneriz. 

Bu yüzden Şavuot’a giden haftalar çok önemlidir. Kutlama sadece bir hatıra olsaydı, hazırlanacak bir şey olmazdı. Ancak Şavuot Matan Tora deneyimini yeniden yaşamaktır ve bunun için hazırlık gereklidir. Nasıl ki atalarımız Mısır’ı terk ettikten sonra Tora’nın alınışı için bir süreç geçirdilerse benzer bir şekilde Pesah Bayramını takip eden haftalarda bizler de bir gelişim süreci geçirmek durumunda kalıyoruz. 

Pirke Avot 6/6’ya göre Tora, kırk sekiz özellikle elde edilir. Mişna bu özelliklerin tamamını listelemiştir. Bu özellikler Omer sürecinin kırk sekiz gününde her gün birine odaklanarak bize nasıl yansımaları gerektiği öğrenilir. Amaç kendimizi Tora almaya hazırlamaktır. Kırk dokuzuncu günde ise bu kavramların nasıl edinildiği ve kazandırdıkları düşünülmeli ellinci günde Tora’yı yeniden almaya hazırlık tamamlanmalıdır. Açık bir şekilde bu özelliklerin tamamının bu kadar kısa bir süre içinde öğrenilmesi ve kazandırdıklarının hayata geçirilmesi hiç de kolay değildir. Onun yerine iki önemli özelliğe odaklanmak gerekir. Tora’ya saygı ve saygı dolu bir çekinceye sahip olmak. 

Diğer öğreti ve disiplinlerin aksine Tora öğrenmek her şeyden önce büyük saygı gerektirir. Diğer disiplinlerin çoğunda nerede, hangi şartlarda, nasıl öğrenildiği çok da önemli değildir. Ancak Tora öğrenmek, dinlemek ve öğrenmek belli bir hürmeti, çekinceyi ve değeri gerektirir. 

Gemara bu konuda önemli bir konuyu hatırlatır. Bet Amikdaş’ın olduğu günlerde Tanrı’nın varlığı yani Şehina, Bet Amikdaş’ta bulunurdu. Bet Amikdaş’ın yıkılmasından sonra Tora öğrenilen her yerde Tanrı’nın mevcudiyeti hazır bulunmaktadır. Bunu sağlamak için saygıyla, çekince ile dolu bir yaklaşım gerekir. 

Kohen Gadol, Kipur gününün ibadetlerini tamamladığında evine kadar büyük bir sevinçle refakat edenlerle uğurlanırdı. Çünkü bu günde Tanrı’nın huzurunda ibadetini bir kazaya neden olmadan gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu vardır. Nasıl ki Tanrı’nın huzurunda bulunan Kohen Gadol büyük bir saygı ve çekince ile hareket etmişse günümüzde sinagoglarımızda, Tora öğrenilen yerlerde hatta yalnız Tora öğrenirken bile bu şekilde hareket etmek gerekir. Tora’ya sahip olan bizler Tanrı’nın varlığını hissetme şansına sahip olduğumuz için şanslıyızdır. Tora öğrenirken, Tora okunurken, dua ederken bunları hep aklımızda tutmak hem uygunsuz davranışlarımızı engelleyecek hem de sahip olduğumuz bu değeri daha iyi hissetmemiz mümkün olacaktır. 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün