Korona virüsü neden önemli

Alber NASİ Köşe Yazısı
19 Şubat 2020 Çarşamba

11 Eylül saldırılarının ardından dünyayı bir panik havası sarmıştı. Birbirinden bağımsız üç sivil uçakla yapılan saldırılar sonucu binlerce kişi ölmüş, sonrasında aralarında İstanbul, Londra ve Paris’in de olduğu birçok şehirde terör saldırıları yaşanmış ve tüm dünya yapılan saldırılar karşısında panik olmuşlardı.

Oransal olarak hayatını kaybeden insan sayısı son derece düşük olmasına karşın terör saldırıları amacına ulaşmış ve insanlar sindirilmişti. Arkasından havacılık ve turizm sektörleri darbe almış ancak emlak, güvenlik sektörleri yükselmişti. Yeni güvenlik ölçüleri ve sistemleri tüm dünyada kabul görmeye başlamıştı.

Türkiye ise senelerden beri terörle iç içe yaşamanın getirdiği refleksle konu güvenlik standartlarını havaalanlarıyla sınırlı tutmayıp nerdeyse tüm alışveriş merkezlerine, yaşam alanlarına yaymıştı. Kısaca savaşlara oranla son derece küçük bir oranda insanın ölümü, dünyadaki öncelikleri ve tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye yetmişti.

Şu anda benzer şekilde dünyanın öncelikli gündem maddesi olan korona virüsü de benzer bir sonuç yaratma potansiyeline sahip. Her iki olay da komplo teorisyenleri tarafından çok seviliyor, onlara malzeme sağlıyor. Ancak korona virüsü insan eliyle üretilmiş olsa dahi, insan eliyle doğaya bırakılmış olma olasılığı oldukça düşük.

Kaldı ki bu salgının iddia edildiği kadar tehlikeli olması halinde, bu tip bir virüsü doğaya bırakanlar ellerinde bir aşısı olmadığı takdirde kendileri de çok büyük zarar görebilir. Aşısı veya tedavisi hâlihazırda varsa bile, virüs herhangi bir genetik koda sahip bir kitleyi hedef almıyorsa, sonuçlarını kestirmek mümkün olmaz.

Ancak korona virüsü şu anda ticaret savaşlarında özellikle ABD tarafından çok iyi manipüle ediliyor. Her nedense Çin devleti kendi halkına telkinlerde bulunarak bir anlamda ABD’ye bu konuda yardımcı bile oluyor. Çin’de imalat durmuş durumda, ne zaman başlayacağı bilinmiyor.

Çin, dünyada üretilen bütün mamulleri üretmese bile rekabetçi gücüyle fiyatların baskılanmasında ve dolayısıyla enflasyonun düşük kalmasında son derece önemli bir rol oynuyor. Stoklardaki ürünlerin bitmesiyle özellikle yarı mamullerin piyasadan çekilmesiyle bazı ürünlerde darlığa girilmesi veya fiyatların beklenenin üstünde artması son derece muhtemeldir.

Muhtemel bir diğer etki ise Çin’in ürettiği ve fiyatların baskılandığı ürünlerin tamamen ortadan kalkması ve şu anda hayal edemediğimiz yepyeni teknolojilerin hayatımıza girmesi olabilir.

Bu arada Çin ekonomisin beklenenden az büyümesinin de hangi ülkeleri vuracağını kestirmek güç. 11 Eylül saldırılarından en fazla zararı New York ahalisi görse de, Dünya Ticaret Merkezini reasüre eden İsviçre şirketi hiç şüphesiz bu terör saldırısının madden en büyük kaybedeniydi.

Kaldı ki New York halkı çok büyük psikolojik travmanın ardından silkinmiş, Bloomberg’i belediye başkanı yapmış ve New York’u olduğundan çok daha değerli bir şehir haline getirmişti. Çin’in üretimi daha fazla durdurması sadece Çin’e değil birçok çok uluslu firmaya da çok büyük zarar verebilir. 

Bu sebeple Çin bu krizden sonra birçok firma için tek tedarikçi olma özelliğini ister istemez kaybedecek. Bu firmalar Çinli tedarikçilerin yanı sıra muhakkak alternatif ülkelerle de çalışmak isteyecek. Çin piyasadaki konumunu kaybetmemek için dünyanın değişik noktalarında fabrikalar açabilir veya satın alabilir veya ekonomik modelini tamamen değiştirerek dünyaya ucuz mal yetiştirmek yerine kendi iç pazarını büyütmeye yönelebilir.

Korona virüsünden hayatını kaybedenlerin oranı herhangi bir gripten hayatını kaybedenlerin oranını aşmayacak olsa bile yaratılan korku, daha önce olması gereken ancak algı ve kabuller sebebiyle geç kalmış birçok olayı tetikleyecek ve bir şekilde dünyanın değişmesini sağlayacak. Başka bir deyişle veba kadar ölümcül değil ancak veba kadar etkili…   

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün