Rotasyon ve istikrar

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
30 Ekim 2019 Çarşamba

Fatih Terim’in Beşiktaş-Galatasaray maçından sonra yaptığı açıklamalar aslında biraz kulüplerin yaşadıkları zorlukları ortaya koyuyor. Kadronun sürekli rotasyona uğraması, istikrarı ve başarının devamını etkiliyor. Sonuçta Galatasaray son iki sezonun şampiyonu fakat her sezon ilk 11’de oynayan dört - beş futbolun değişmesi istikrarsızlığa neden oluyor.

Bunun temel sebebi finansal fair play çerçevesinde kulüplerin bulduğu iki farklı yabancı futbolcu transferinden kaynaklanıyor. Birinci model yüksek transfer yapmış fakat Avrupa kulüplerinde başarı elde edememiş futbolcuların genç yaşta Türkiye pazarına girmesi… Örnek olarak Onyekuru, Talisca Victor Moses bu şekilde yapılmış transferler. Bu transferler başarılı olduklarında asıl geliri bonservisi elinde bulunduran kulüpler kazanıyor. Her ne kadar Talisca tarafında Beşiktaş fayda sağlamasına rağmen, Türk kulüpleri bu tarz transferlerde gelir olarak kasasına bir katkı sağlayamıyor. Ayrıca ana kadroda her sene değişiklik yapmanıza neden oluyor bu tip transferler. Diğer bir transfer türü ise futbolculuğunun son dönemine gelmiş pahalı futbolcular. Bunların futbolu bırakmasından önce satılması en azından verilen bir miktar imza parasını veya yıllık minimum garantiden kurtulmak üzere yapılıyor. Sneijder, Gomis, Burak Yılmaz, Moussa Sow bunlara örnek verilebilir.

Bu iki farklı transfer tipi kulüplerin yüksek rotasyon yapmasına neden oluyor. Bu da sürekli beraber oynama ve özgüven artması gibi performansı etkileyen faktörleri devreye sokamıyor. Son üç sezondur üç büyük kulübün ana kadrosundan ortalama üç - dört kiralık direk oynayan futbolcu bulunuyor. Bu da istikrarı doğal olarak etkilenmesine neden oluyor.

Pazar akşamları hem Premier Lig maçlarının hem de Türkiye Süper liginin maçlarının olması aradaki seyir zevkini ve mantalite farkını görmenizi sağlıyor. Bu hafta Beşiktaş-Galatasaray maçı sırasında Liverpool-Tottenham maçı oynanıyordu. Klop şampiyonluk parolası ile göreve 2015-2016 sezonunda geldi. Bu dönemde Premier League’de ikinciliğe kadar çıktılar. İlk Şampiyonlar Ligi finalinden sonra Real Madrid karşısında Karius’un bireysel hataları sonucu kaybedince en pahalı kaleci Allison Parker ve defans oyuncusu Virgil Van Dijk transfer etti. En son Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdılar. Bu sene Premier Ligin en büyük şampiyonluk adayı. Tottenham Teknik Direktörü Mauricio Pochettino 2014’ten itibaren takımın başında. Geçen sezon Liverpool ile Şampiyonlar Ligi finali oynadıktan sonra taraftarın artık en büyük şikâyeti büyük transfer yapılıp artık daha iddialı takım kurulması. Takım genelde orta üst seviye mücadele eden bir takım. Bunu yaparken de en büyük kaynakları altyapı veya parlak genç yetenekler.

Avrupa’da futbolcu transferleri ve takım organizasyonları çok önceden organize ediliyor. Liverpool, Tottenham ve birçok Avrupa’daki üst düzey kulüp çok önceden bu futbolcuları deniyor, takımına koyuyor ve organizasyonunu uzun dönemli yapıyor. Faydalı olmayacağını düşündüğü gençleri veya futbolculuk hayatının son dönemine gelenleri Türkiye gibi ülkelere yolluyor. Böylece Türkiye'deki yeni kiralık veya son durak futbolcu transferi ile beraber Avrupa takımları ile aramızdaki fark daha da büyümüş oldu. Zaten Türk takımlarının Avrupa'daki başarısı ortada.

Böyle devam ederse önümüzdeki üç - beş yıl içerisinde eski bir nostalji olarak üç büyük takımın maçını seyredeceğiz. Gerçek futbol ve rekabet için Premier Lig veya onun dengi ligleri takip etmek gerecek.

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün