NASO - Birkat Kohanim

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
12 Haziran 2019 Çarşamba

Naso peraşasının en önemli bölümlerinden biri kuşkusuz ‘Birkat Kohanim’ olarak adlandırılan Kohenlere verilen kutsama emridir. On beş sözcükten oluşan bu kutsama birçok cemaatte her gün dualar sırasında varsa Kohenler tarafından söylenir. Kohenler bu duayı gerçekleştirirken aslında ellerini kullanırlar. Teilim “seu yedehem kodeş uvarehu et Ad… - kutsal ellerinizi kaldırın ve Tanrı’yı kutsayın” derken bu bereketin kaynağının da ellerde olduğunu söylemektedir.  Kabalistik düşünceye göre parmaklarımız on dört kısımdan meydana gelir. Başparmak dışında her parmakta üçer kemik vardır bu da on iki sayısını vermektedir. Baş parmakta bulunan iki kemik de eklenince on dört sayısına ulaşılır ki bu sayı aslında “yad – el” sözcüğünün de sayısal değeridir. Kohenler’in duasının son sözcüğü ‘ş.alom’ yani barış sözcüğüdür. Bizler selamlamak için, barış içinde olduğumuzu göstermek için, birlikteliği anlatmak için aslında avuç içimizi kullanırız ki bu da ‘ş.alom’ sözcüğüne denk gelir. Böylelikle on beş sözcükten ibaret olan bereketlendirme yerini bulur.

Sözcüklerin anlamı mutlaka bilinmelidir ama neyi işaret ettiklerinin de bilinmesi gereklidir. İlk cümlede yer alan birinci kutsama Tanrı’nın bizleri kutsaması ve korumasını talep etmektedir. Rabiler bu kutsamanın maddiyata dayandığını öğretirler. Bir yayında okuduğum ifadede bu üç kutsamanın aslında insanın hayatının üç aşamasına gönderme yaptığı görülmektedir. Bu cümlede insanın çocuk çağlarının verdiği masumiyet ve koruma isteği vardır. Her çocuk korunmaya muhtaçtır. Savunmasızdır. İşte bu yüzden Tanrısal bereket ve koruma bu çağlarda ön plana çıkmaktadır.   

İkinci cümlede yer alan kutsama Tanrı’nın yüzünü aydınlatması ve bizlere merhametle davranması niyaz edilmektedir. Hayatın zorluklarıyla baş edebilmek zorunda kaldığımız ilk denemeler gençliğimizin ilk yıllarıdır. Bu çağlarda kişi kendine yön vermeye çalışır. Hangi işte çalışmalıdır? Öğrenimini neye göre belirlemelidir? Nerede ve nasıl bir gelecek planlamalıdır? Bu çağda insan Tanrı’nın kendisini yönlendirmesini dilemektedir. Kişi bu zamanda karanlıklarla boğuşmaktadır. Kararsızdır. Yolunu bulmak için çabalarken Tanrı’nın ışık dolu yolu ona rehber olacaktır.  Elbette hatalar yapacaktır. Bu hatalarından ders alarak kendini geliştirecektir. Bu noktada da Tanrı’nın merhameti ile affediciliğini aramaktadır.

Üçüncü cümle Tanrı’nın yüzünü bize çevirmesinden ve bizlere ‘ş.alom’ vermesinden söz eder. Bu dönemde insan çabalarının meyvesini görmeye başlamaktadır. Hedefini belirlemiş yaklaşmış hatta yakalamıştır. Ailesini kurmuş, çocukları olmuş tecrübe ile dolu hayatı daha durağan bir döneme girmiştir. İşte bu noktada Tanrı’dan yeniden kendisine bakmasını ama en önemlisi yaşamına barış vermesini dilemektedir. Çünkü huzur ve barışın olmadığı bir ortamda yaşamak hedeflerine ulaşmış bile olsa son derece zordur.

Kohenler dualarını ‘odaa’ dediğimiz şükran berahası sırasında yaparlar. Aslında Kohenlerin her yaptığı simgeseldir. ‘Retse’ sözcüğü ile başlayan ve Bet Amikdaş’taki kutsal işleyişin geri gelmesini dileyen ‘avoda’ berahasında ‘duhan’ dediğimiz yüksekçe yere çıkarlar. Sanki görevlerini yapmak üzere kutsal bölgeye doğru ilerlemektedirler. Hemen arkasından gelen şükran bölümünde teşekkürlerini arz ederler ve kutsamayı barış dilekleri ile bitirirler. Kohenler burada bütün topluma birlik ve barış olmadığı yerlerde duaların kabulünün zor olduğunu hatırlatmaktadırlar. Berahalarının son sözcüğü olan ‘ş.alom’un ardından en son yani barışı dileyen beraha başlar. Bu berahanın finali de toplum için anlamlıdır.

“Amevareh et amo Yisrael baş.alom, amen – Yisrael toplumunu ‘barışta’ kutsayan Tanrı kutsaldır, amen.”

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün