‘Beyaz yakalı’ antisemitizm

Mois GABAY Köşe Yazısı
30 Nisan 2019 Salı

Aşağıda okuyacağınız diyalog teknoloji alanında faaliyet gösteren global bir firmada çalışan çok sevdiğim bir dostumun geçtiğimiz hafta yaşadığı bir antisemitizm vakasını anlatmaktadır. Öğle yemeğinde iş arkadaşları ile beyaz yakalılar olarak masada Türkiye’nin beka sorunu, siyasi ve ekonomik meseleler tartışılırken konu dönüp dolaşıp Yahudiliğe gelir.

- Şu anda masamızda bulunan bazı arkadaşlarımız rencide olmasınlar ama dünyayı yöneten dokuz büyük Yahudi şirketi vardır. Savaşları da, politikacıları da onlar seçer. İlluminati de onların kontrolündedir. Aslında ağzıma adını almak istemediğim devlet de bunların arkasındadır.

- Tabii ki İsrail’den bahsediyorsun. Bayraklarının üzerindeki ilk çizgi Fırat’ı, alttaki çizgi ise Dicle’yi gösteriyor. Aslında kurulmak istenen devlet ikisinin arasında. Avanjelistler de dünyayı kaosa sürükleyip onlara hizmet ediyor. Peki, senin çevrende ‘avanjelist’ var mı abi?

Arkadaşım, “Avanjelist’ nedir, bu sözcüğün anlamını bile bilmiyorum; sen biliyor musun?” diye rahatsızlığını belli edip, o günlük konuyu kapatmaya çalışırken, aynı antisemit muhabbet farklı açıdan ertesi gün de devam eder. Bu kez konu ‘Yahudilerin ticari başarısıdır’.

- Abi sana sorayım. Genelde Kayserililerde vardır, ticari bir başarısızlık olduğunda toplum baskısı yerler. Sizin toplumda başaramazsan böyle bir baskı oluyor mu?

İki gün boyunca sabırla dinlediği saçmalıklardan sonra arkadaşım dayanamaz ve orada bulunan meslektaşlarının yaptıkları antisemitizmi yüzlerine vurmak durumunda kalır.

- Arkadaşlar sizler de iyice Akit gazetesi 2. sayfaya bağladınız.

Bu sözlerden sonra masada bir sessizlik olur. Hatta iki gündür sesini çıkarmadan dinleyen birkaç kişi, “Arkadaşımız haklı çocuklar, her okuduğunuza inanmayın” sözleriyle muhabbeti değiştirir.

Okumuş olduğumuz bu metin her Türk Yahudi’sinin yaşamının bir bölümünde maruz kalabildiği, hiç tahmin etmediği bir ortamda kendini savunma ihtiyacı hissettiği klasikleşmiş bir durumdur. Genellikle bilmemek, tanımamak sonucu da olduğu düşünülen antisemitizmin, kendilerini çok tahsilli gibi görebilen bir kitlede de beslendiği zehirli kaynaklar nedeniyle gün ışığına çıktığını yukardaki örnek gibi görebiliriz. İnsanlığın gittikçe yok olmaya yüz tuttuğu bir dünyada, nefret üreten ve yayanlar var oldukça tehdit altında yaşamak hayatlarımızın ‘rutini’ olmaktadır.

Geçtiğimiz hafta Pesah çıkışında San Diego’da 19 yaşında bir cani tarafından sinagogda gerçekleşen elim terör saldırısı, nefretin globalleşmesini ve Holokost’tan halen yeterli dersin alınamadığını gözler önüne sermiştir. Nitekim sonrasında özür dilese dahi New York Times gibi bir gazetenin yayınlamış olduğu antisemit karikatür bizlere 1930’lu yıllarda başlayan faşist iklimi hatırlatmıştır. İnsanoğlunun birlik ve kardeşliği öğrenebilmesi için daha ne kadar felaket yaşamamız gerekmektedir?

Yahudi inanç sistemi Tanrı’yı her şeye gücü yeten, her şeyi bilen ve iyi niyet, merhamet sahibi olarak tanımlar. Büyük din alimimiz Maimonides tarafından kategorize edilip dualarımızda yer alan bu üç öğe Yahudi inanç sisteminin de temelinde yer alır. Peki, tıpkı bu hafta toplum olarak kurbanlarımızı anacağımız Holokost örneğinde en acı şekilde deneyimlediğimiz gibi dünyadaki kötülük ve ıstırapların sürmesine Tanrı nasıl izin vermektedir? İşte bu paradoksal noktada din bilginlerimiz Tanrı’dan evvel biz, insanoğlunun nerede olduğunu sorgulamamız gerektiğini belirtir. Yeni acıların yaşanmasını engellemek insanların sağduyulu olabilmesi ile mümkündür. Son günlerde başta ülkemizde aklımızı zorlayan türlü türlü canilik haberlerini okurken, “İnsanlık nerede?” sorusunu sorabiliyorsak eğer bir nebze de olsa yol alabiliriz. Tarih boyunca çok büyük acılar yanlışı görüp ses vermeyen ve suça ortak olan insanların gözlerinin önünde gerçekleşmiştir.

Bir milletin başka bir millete kılıç çekmediği ve savaş nedir bilmediği bir dünyanın özlemini duyuyorsak, önce evimizde sonra dostlarımızda, çevremizde kimlik ayrımı yapmadan nefreti uzak tutup sevebilmeyi öğrenebilmeliyiz. Başta Holokost olmak üzere insanoğlunun yaşadığı bütün felaketler adına “Bir Daha Asla” diyebilmek dileğiyle...

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün