Bilmek – Yapabilmek

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2019 Çarşamba

Lisenin birinci sınıfındaydım. Kompozisyon dersinden sınava girmiştik. Öğretmenimizin işlememizi istediği konu şöyleydi: Gençler bilse, yaşlılar yapabilse!

Aradan bunca yıl geçmesine karşın, konu nasılsa aklımda kalmış, ama bununla ilgili ne yazdığımı hiç bilmiyorum. Gerçi şimdi anımsıyor olsam da, o gün salt not almak için söylediklerim ne kadar gerçeğe uygun olabilirdi ki… Daha o yaşlarda, yalnızca gençliğin penceresinden hayata bakıyordum. Henüz yaşamın engin ve dalgalı denizine açılmamış, hiçbir alanda deneyim kazanmamış, hiçbir şey üretmemiş, çok sınırlı bir birikimle neyi, nasıl anlatabilirdim? Oysaki bu sözü yorumlayabilmek için aradan uzun yılların geçmesi gerektiğini düşünüyorum.

Gelelim bu sınav konusunu neden anımsadığıma:

Şehir içi bir otobüs yolculuğunda, bir dede ve torunun konuşmalarına tanık oldum. Dede, bir konuda torununu aydınlanmaya çalışıyor, torun ise tümüyle karşı çıkıyordu. Özellikle söylediği bir tümce daha çok ilgimi çekmişti: “Sen bilmezsin dede!” Aralarındaki bu söyleşi nasıl sürdü, bilmiyorum; ama beni bir anda, lise sıralarındaki anılara sürüklediğini söyleyebilirim.

Yeri geldiğinde kuşaklar arasındaki farklılıkları ortaya koymaktan geri kalmıyoruz. Konu ile ilgisi nedeniyle ben yalnızca şunu vurgulamak istiyorum: Yaşlılar, gençliğin ne olduğunu bilebilir; ama gençlerin yaşlılık gibi yaşamadıkları bir hayatı anlamakta ve anlatmakta zorlanacakları kuşku götürmez! Bir genç, ne denli bilgili, iyi bir gözlemci ve başkalarının davranışlarını anlamlandırmada başarılı bile olsa, yaşlıların duygularını çözümleyebileceğini hiç sanmıyorum.

Aradan geçen bunca yıl sonra, bilgilerimin ve deneyimlerimin ışığında şunu söyleyebilirim: Ben o öğretmenin yerinde olsaydım, öğrencilerimden kesinlikle böyle bir konunun işlenmesini istemezdim!

Schopenhauer, hayatı bir nakış işine benzetir. Hayatın ilk yarısında herkes işlemenin ön tarafını, ikinci yarısında ise tersini gördüğünü söyler. İkincisi güzel değildir der, ama daha öğreticidir; çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.

Bizim de durup geçmişimize daha birikimli, daha deneyimli, daha sağduyulu baktığımız gibi… Yanılgılarımızdan, hatalarımızdan dersler çıkararak!

Ünlü düşünür yaşın getirdiği farklı bakış açılarını da şu sözlerle dile getirir:

“Gençliğin bakış açısından bakıldığında hayat sonsuz derecede uzun bir yolculuktur. Yaşlılıktan bakınca da çok kısa bir geçmişe benzer. Gemiyle uzaklaştığımızda kıyıdaki nesneler daha küçük, tanınması ve ayırt edilmesi daha zor hale gelirler. Aynı şekilde olaylar ve etkinliklerle dolu geçmiş yıllarınızı da tanıyamazsınız.”

Kuşaklar arasında farklılıklar mutlaka bulunacaktır, ama bu hiçbir zaman bir kıyaslama konusu olmamalıdır. Başta fiziksel özelliklerimiz olmak üzere… Ayrıca konuyu yalnız gençler ve yaşlıları karşılaştırarak değil, bir genellemeyle herkes için şunu söyleyebiliriz:

Bilmek başka şey, yapabilmek başka!

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün