Farklı aura’lar

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
21 Kasım 2018 Çarşamba

Aylar birbirini kovalarken, Aralık neredeyse kapımıza dayandı. Yılbaşı öncesi alışverişi canlandırmak için dükkanlar her çareye başvuruyor. Cep telefonlarına mesajlar akıyor. ‘19-20-21 Kasım’da ceket, etek ve pantolonlarda %50 indirim’, ‘2. Üründe %40 indirim’ ve ayrıca yıl boyunca her ayın birinci ile sonuncu günleri uygulanan ‘inci’ ve ‘kelebek’ günlerine birçok örnek sıralayabiliriz.

Yılbaşı süslemeleri de yavaş yavaş başladı. En belirgin olanı Nişantaşı’ndan Teşvikiye’ye uzanan cadde boyunca monte edilmiş koni şeklinde tasarlanmış ağaçların ışıkları yirmi dört saat süreyle yanıyor. Işıklar sneden gündüzleri yanar, anlayamadım. Alışveriş ruhunu canlandırmak için mi acaba? 

↔↔↔

Pazar günü annemin yurtdışında yaşayan dayısının kızı ziyarete geldi. Yeni tanıdığımız iki görümcesi de birlikteydi. Annem de diğer kuzinleri davet etti. Çay, kahve, borekas, kekler vs. derken sohbet koyulaştı. Gelen kuzinle annemler bir seneden beri görüşmemişlerdi. Buna rağmen sohbete kaldıkları yerden devam ettiler. Vaktin nasıl geçtiğini anlamadık. Herkes güler yüzlüydü. Konuşulan konular iç acıcıydı. Her zaman alışageldiğimiz ‘doktor-hastalık-fizyo’ üçgeni kapsam dışıydı.

Bazı insanların farklı ‘aura’ları olduğuna inanıyorum. Tıpkı gelen kuzinimiz ve görümceleri gibi. Dertlerini, sıkıntılarını dile getirmezler, Mizah yaşantılarının içindedir. Dünyaya pozitif bakmak için yaratılmışlardır sanki. Dolayısıyla girdikleri ortama huzur ve neşe yansıtırlar. Eve döndüğümde kendimi enerji deposu gibi hissettim. Doğrusu güzel bir duyguydu.

Genelleme yapmıyorum ama annemlerin nesli kuzen/kuzinlerle arkadaş kalmayı başardılar. Bizim nesilde ise kopukluk başladı. Bunun için türlü bahaneler sayabilirim. Önemli olan kopmadan yakalamak. Zaman geçtikçe bunun eksikliğini daha çok hisseder oldum. 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün