Büyükada’da bayram tatili

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
29 Ağustos 2018 Çarşamba

Geçen haftaki yazımda hafta sonunda Büyükada’ya gelen günübirlikçiler ve turist yoğunluğundan yürünemez hale gelindiğini belirtmiştim.

Oysaki dokuz günlük Kurban Bayramı süresince yaşanacakları hayal bile edememiştim.

Akın akın insan geldi Ada’ya. Yüzlerce, binlerce kişi… Katar’dan, İran’dan, Türki Cumhuriyetleri’nden Özbekler, Tatarlar, Türkmenler ve daha saptayamadığım birçokları. Bütün bu ahaliye ilaveten yerli turistler de azımsanmayacak sayıdaydı. Ada’nın her tarafından insan seli aktı.

Aya Yorgi, Dil Burnu, Maden, Nizam, yeşil olan her yer mesire alanına dönüştü. Hatıra niyetine satılan, üzerinde papatya veya denizyıldızı olan taçlar çoğu kadının başını süslüyordu.

Oturdukları yerde bağdaş kuranlar gölge buldukları için kımıldamazken, bir başkaları çarşıyı talan ettiler. Ada esnafı ziyaretçilerden memnun kaldıysa da, öbek öbek çöpler, boş su şişeleri, ara sokaklardan caddelere doğru yayıldı.

Sahil şeridini tercih edenler dışarıdan gelen günübirlikçilerdi. Orada da manzara görülmeye değerdi. Uzaktan izlediğim kadarıyla yüzme bilenler pek fazla değildi. İç çamaşırıyla denize giren erkekler, elbiseyle suya girip sudan çıkınca giysileri bedenlerine yapış yapış olan kadınlar… Bellerinde simit, donla dolaşan küçük çocuklar… Kıyı şeridinin karşısındaki yeşil alanda iğne atsan yere düşmezdi. Hemen ardındaki bölgede evleri olanlara üzüldüm doğrusu. Zira bu insanların tuvalet ihtiyacı için yöredeki evlerin kapılarını çaldıklarını şahsen biliyorum.

↔↔↔

Benzetmek gibi olmasın ama gelen ziyaretçilerle depreme tutulmuşçasına sarsıldık.

Adalılar tatil süresince İskele Meydanı’ndaki kalabalığı anlatmak için işi mizaha döktüler. Çok sevimli değil ama kesinlikle doğru. ‘İnsanlar o kadar birbirlerine değerek yürüyor ki, arkadaki öndekinin dondurmasını yalayabilirdi’.

Büyükada bayram tatiline gelenler için hoş, Ada sakinleri için nahoş geçti.

Seneye bayramda Burgaz’a mı gitsem?