Mülteciler sınıra dayanınca

Alber NASİ Köşe Yazısı
4 Temmuz 2018 Çarşamba

Tüm dertler bitmişçesine nerdeyse herkes Rusya’da devam eden Dünya Futbol Şampiyonası’na odaklanmışken, dünya ise kendi ritminde dönmeye devam ediyor. Derin bir siyasi krizle uğraşan Brezilya’nın Meksika’yı yenerek çeyrek finale yükselmesi gündemin en önemli maddeleri arasında yer alıyor. Meksika’da ise solcu aday Obrador yapılan seçimler sonucunda altı seneliğine devlet başkanı seçildi.

Yolsuzluk ve uyuşturucuyla mücadele sözüyle işbaşına gelen Devlet Başkanı’nın Amerikan Başkanı Donald Trump ile ilişkilerinin nasıl olacağı ve ABD ile Meksika arasında ne tip sürtüşmelerin yaşanacağı ise merak konusu. Trump’ın aşırıya varan sağcılığına karşın şimdiye kadar seçilmiş Meksika’da seçilmiş en solcu devlet başkanı arasında anlaşmazlıkların artması kaçınılmaz gibi görünüyor.

Öte yandan, ABD’nin göçmen yasalarını yetersiz bulduğunu dile getiren Trump’ın Meksika ile olan sınır duvarı konusunu artık dillendirmediği görünüyor. Trump bu duvarı örer mi bilinmez ama Türkiye, yasadışı sınır geçişlerini ve terörü durdurmak için Suriye sınırı boyunca 3 metre yüksekliğinde duvarı sessiz sedasız bir şekilde bitirdi bile. Benzer bir duvarın İran ile Türkiye arasında da örülmeye başlandığı basına yansıyor.

Görünen o ki Suriye ile arasında sınır duvarı örecek son ülke Türkiye olmayacak. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Rusya desteğiyle yavaş yavaş gücünü toparlarken, Lübnan ve İsrail yeni bir mülteci akınıyla karşı karşıya. Esad’a bağlı Suriye ordusu Dera’ya operasyon düzenlerken sayıları BM kaynaklarına göre 300 bine yaklaşan mülteci İsrail, Ürdün ve Lübnan sınırlarına dayanmış durumda.

İsrail’in kendisine düşman Suriyeli mültecileri kabul etmesinin mümkün olmayacağını anlamak pek güç değil. Ürdün ise hali hazırda süregelen iç savaş sırasında 500 bin kadar Suriyeli mülteciyi kabul etti bile. Ancak konu mülteciler olunca en şaşırtıcı olan, petrol zengini Arap ülkelerinin, yeri geldiğinde Suriyeli kardeşleri dedikleri bu kişileri tamamen görmezden gelmeleri. Mesela çok sayıda Pakistanlı, Hint ve Uzak Doğuluyu çalışma amaçlı ülkesine kabul eden Birleşik Arap Emirlikleri bugüne kadar kaç Suriyeli mülteci kabul etti? Veya bundan sonra kabul edecek mi? Neticede yurtdışından gelenlere hiçbir şekilde vatandaşlık veya eşit haklar vermeyen petrol zengini Arap ülkeleri mülteci kabul etmediğinde, sırf çalıştırmak amaçlı bile olsa Suriyelilere bir öncelik tanımadığı bir durumda, bu ülke vatandaşlarını İsrail, Türkiye veya Avrupa neden kabul etsin? Kaldı ki Suriye içerisinde savaşın bittiği (hatta bazı Suriyeli mültecilerin bayramda köylerini ziyarete gittiği bile biliniyor) bölgeler yerine başka ülkelerin sınırlarına dayanması mülteci mi, fırsatçı mı oldukları konusunda ister istemez soru işareti yaratıyor. Aralarında gerçekten Esad karşıtlığı sebebiyle zor durumda kalabilecek kişiler olduğu muhakkak ama dünyada şu anda 4 milyondan fazla Suriyeli mülteci olduğunu varsayarsak hepsinin samimiyetine inanmak oldukça güç. 

Dünya Futbol Şampiyonası’na geri dönersek, Brezilya şampiyon olsa ne olur olmazsa ne olur. Kokuşmuş bir siyasi zihniyete sahip bir ülkenin ne ekonomik potansiyeli ne de futbolu o ülkeyi kurtarmaz. Brezilya yargısının Brezilya siyasetini temizlemesi en önemli ‘gelişen’ ülkelerden biri olan Brezilya’yı şampiyon yapmasa da düzlüğe çıkartır.

 

 

——————————————————