Atların nal sesleri

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
20 Haziran 2018 Çarşamba

Küçüklüğümden beri dilim ‘Şeker Bayramı’na alışmış, bir türlü ‘Ramazan Bayramı’ diyemiyorum. Her halükarda bir bayram daha geçti. Kimileri köprü yapıp dört günlük tatile çıktılar, kimi şehirde kalıp eş dostla vakit geçirdi. Kutlamalar her zaman güzeldir. Sevgiyi, saygıyı, beraberliği pekiştirir.

↔↔↔

Faytona binmeyi pek sevmediğimi daha önce de belirtmiştim. Ancak yol uzunsa binmek kaçınılmazdır. Bizim sokağın köşesi durak gibidir. Her zaman mutlaka bir araba bekler. Bayramdan üç gün önce, öğle saatinde evden çıktım. Sokakta arabadan eser yok. Mecburen yürümeye başladım. Çok özlediğim bir arkadaşımla sözleşmiş olmasaydım, gerisin geri dönerdim. Yürüdükçe bir tuhaflık sezdim. Yolda sadece bisiklete binenlerle akülü arabalar geçiyordu. Buna rağmen etrafa sessizlik hakimdi. Neden sonra arabacıların grev yaptıklarını öğrendim. Bazen arabacılara kızıyoruz, atlar için üzülüyoruz. Ama faytonsuz bir Ada düşünemiyorum. Bu tıpkı, Ada’ya gel ama denize girme demek gibi bir şey.

Arabacıların neden grev yaptıklarına gelince… Mevcut arabalara yeterli sayıda at bulunmadığını söyleyerek yetkili makamlardan at talebinde bulundular. Tarım İl Müdürlüğü, Ada’daki atlarda hastalık olabileceğini varsayarak yeni at girişini yasakladı.

Bir söylentiye göre amaç Adalar’da uzun yıllardır var olan fayton taşımacılığını sonlandırmak ve yerini şehir trafiğine bırakmak…

Sonuç olarak arabacılar dört gün süreyle grev yaptı. Olaylar tırmanışa geçti. Arife günü, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının izniyle Ada’ya yeni atlar getirildi.

Atların nal sesleri Ada yaşamının bir simgesi. Doğrusu nal sesiyle uyuyup, martı sesiyle uyanmayı seviyorum.