Petrol oyunları

Alber NASİ Köşe Yazısı
4 Nisan 2018 Çarşamba

Avrupa ve ABD, Rusya ile önemli bir diplomatik kriz yaşarken ABD ise İran nükleer anlaşmasını rafa kaldırma peşinde.

Çift taraflı ajan Sergei Skripal’in ifşa olduktan sonra kızı ile birlikte zehirlenmesi çok büyük bir diplomatik krize dönüştü. Avrupa ve ABD, sayıları yüzü aşan Rus diplomatını sınır dışı ederken, Rusya ABD’nin St. Petersburg’da bulunan elçiliğini kapatmayı seçti. Taraflar arasındaki gerginlik Soğuk Savaş’tan bu yana hiç olmadığı kadar tırmandı.

Gerek Rusya’ya uygulanan yeni yaptırımlar, gerek diplomatik olarak Rusya’yı soyutlama çabaları ister istemez (aslında istendiği üzere) Rusya ile Avrupa ve ABD’nin arasını iyice soğutacak. Rusya ekonomik olarak güçlenmiş olmakla beraber, Avrupa ve ABD, yatırımların bu ülkeden uzak tutulabilmesi için iktisadi ve diplomatik olarak ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar.  

Elbette Rusya’nın sütten çıkmış ak kaşık olmadığı aşikâr, ancak bu kadar ağır yaptırımların arkasında sadece Rusya’nın eylemleri olduğuna inanmak da bir hayli güç. Rusya ile yaratılan gerilimin arkasındaki esas sebebi belki de bir süre sonra daha net anlayabiliriz. Ancak bu aşamada herkes bu senenin yaz aylarında Rusya’da düzenlenecek Dünya Futbol Kupasında endişeli.

ABD Başkanı Donald Trump ise koyduğu gümrük duvarlarına Avrupa için istisna getirirken, Avrupa ile anlaşarak İran nükleer program anlaşmasını askıya almak için kolları sıvadı.

Gerek imzalanma aşamasında gerek başkanlık kampanyası sırasında İran’la nükleer enerji ile ilgili yapılan anlaşmayı yerden yere vuran Trump’ın bu anlaşmayı iptal etmek seçim vaatleri arasında yer alıyor.

Hatırlanacağı üzere daha önceki Başkan Obama biraz aceleye getirerek ve gerek Trump’ın gerekse de İsrail ve Sudi Arabistan’ın uyarılarını dikkate almayarak İran’a uygulanan ambargoları azaltan yeni bir uluslararası anlaşmanın onaylanması için ön ayak olmuştu. Bu sayede İran senelerdir son derece kısıtlı olarak yaptığı petrol ihracatına tekrar başlamış ve İran ekonomisi az da olsa nefes alabilmişti.

Molla rejimine son derece karşı olan Trump ise gerek seçim kampanyası sırasında, gerek seçildikten sonra sistematik bir şekilde bu anlaşmayı rafa kaldırmanın peşinde. Ancak bu anlaşmayı rafa kaldırmak sadece ABD’nin veya Başkan Trump’ın onayıyla olmuyor. BM’nin beş daimi temsilcisi ve Almanya’nın bu anlaşmada imzası bulunuyor.

Son haftalarda Trump gümrük duvarlarıyla oynuyor, Ruslarla diplomatik krizin üzerine ise balıklama atlarken Çin’le ticaret savaşından korkmadığını da açıkladı. Bütün bu hamleler aslında pek de akla yatkın görünmüyor. İran ile olan nükleer anlaşmanın iptaline bir anlamda takıntılı olan Trump’ın tüm bu hamleleri İran anlaşmasına karşın elini güçlendirmek için de olabilir. Velhasıl kelam, birkaç ay içerisinde kimse diplomatik krizlerle veya ticaret savaşlarından bahsetmezse ve bunun yerine kamuoyunu en çok meşgul eden haber İran ile varılan nükleer anlaşmanın iptali haberi olursa tüm bu olan biten daha fazla anlama kazanacak.

Öte yandan, İran ile varılan anlaşmanın iptalinin dünya petrol arzını bir kez daha baskı altına alacağını ve petrol fiyatlarını yukarı doğru baskılayacağı da muhakkak. Elbette bu durum en geç 2019 veya 2020 yılı itibariyle dünyanın en büyük petrol üreticisi olacak olan ABD’nin işine yarayacak.

 

—————————