Yahudi denince aklınıza ne geliyor?

Mois GABAY Köşe Yazısı
24 Ocak 2018 Çarşamba

- Allah’a inanmıyorlar.

- Kâfirlerle şey…

- Yahudi dinsizlik demektir.

- Yahudi, Hristiyan gibi…

- İsrail geliyor…

- Bir git bak bakalım şu Kadıköy tarafına. Adalar vapuruna bin. Kime benzemişiz. Yahudilere, Hristiyanlara…

- Yahudi cesaret madalyası kime takılıyor biliyor musunuz?

- İsrailliler / Yahudilerden rica ediyorum: Suriye’de yaşananlar er/geç Türkiye’deki Yahudi yurttaşlarımıza yansırsa yazık olur. Söndürülemez o yangın. 626 yıllık kader birliğinize yazık olur.   

Okuduğunuz cümlelerin bir kısmı özel bir kanalın sokak röportajlarında yönelttiği “Yahudi denince aklınıza ne geliyor?” sorusuna verilen cevaplardan oluşuyor. Son üç cümle ise daha vahim olarak, sokaktaki vatandaşın değil topluma ışık olması gereken kurum ve insanların son günlerde Yahudi toplumu için yazdıkları ve sarf ettikleri sözlerden oluşuyor. Eğer bir ülkede MEB bilgisi dahilinde 11-14 yaş arasındaki çocuklar için düzenlenen bilgi yarışmasında Ada vapuruna binen modern insanlar Yahudi’ye benzetiliyor, topluma huzur ve yeni bir anlayış vadeden bir partinin lideri sırf iktidar partisine belden aşağı vurmak için “Yahudi madalyası” ile başlayan gerçek dışı ithamlarda bulunuyor ve bir de üstüne üstlük bunu savunuyorsa, Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanı attığı tek bir tweet mesajıyla 6-7 Eylül’ü hatırlatıyorsa, Türk Yahudi Toplumunu bireylerinin huzur içinde bir gelecek inşa ettiğini söyleyebilir miyiz?  

Ülkemizde en az bilinip en çok fikir sahibi olunan konulardan birinin de ‘Yahudilik’ olduğunu yukarda okuduğumuz cümlelerden de rahatlıkla anlayabiliriz. Hele konu İsrail üzerinden anti-Siyonizm kılıfına girmiş antisemitizm olduğunda sağcısından solcusuna birbiri ile yakın fikirlere sahip olması imkânsız kanatlar bile aynı Yahudi karşıtlığında birleşebiliyor. Akıp giden zaman, toplumun nezdinde ‘Yahudi’ algısını bırakın bir nebze iyileştirmek dursun, her geçen gün daha da kötüye götürüyor. Ne yazık ki, Türk ordusu Afrin’de harekâta giderken, Mersin’den gönüllü olan bir grup açıklamasında “Ne ABD’ye, ne Yahudi’ye ne de Haçlı ordularına ülkeyi bırakmayacağız” diyebiliyor. Hayatında hiç Yahudi görmediği, Yahudi kelimesini sadece o antisemit medya organlarında okuduğu için zihninde yarattığı düşman olgusuna Yahudi’yi de ekliyor. Kuşkusuz bu tarz söylemlerin artmasında başta ‘Payitaht’ olmak üzere kimi yayınlar ve haber programlarının aynı saçmalıkları ardı ardına tekrarlaması da önem taşıyor. Kafamızda kurduğumuz ön yargılar bir gün karşımızda kanlı canlı bir ‘Yahudi’ ile tanışıp biraz vakit geçirdiğimizde bir anda karışıyor. Hatta fiziksel görünümlerinden konuşmalarına kadar kendimizden birini bulduğumuzda şaşkınlığımızı “Siz de bizim gibiymişsiniz?!” diyerek sözlere döküyoruz. Kimilerimiz o anda geçmişe dair düşüncelerini hatırlayıp “Bizlere böyle öğretilmemişti” diye açık sözlülükle dile getirirken, bazılarımız ise hep duyduğundan farklı bir doğrunun kapılarını aralıyor.

Kimi zaman bilinçaltımızdaki doğru dışımızdaki doğruyu tehdit edebiliyor. Neredeyse her gün yazılı ve görsel basında İsrail karşıtı haberleri, gittikçe şeytanlaştırılan ‘Siyonist’ kelimesini okudukça eminim bazılarımız “Acaba bunun dışında da bir doğru var mıdır?” deme ihtiyacı duyuyordur. Ortadoğu’nun tek gerçek demokrasisi İsrail’in nüfusu ile orantısız başarısını, tüm dünyaya ışık tutmasını, kuruluşundan 70 yıl sonra bile varlığını sorgulamaya kalkanlara karşı kararlı mücadelesini anlamakta güçlük çekerken ‘ama’ ile başlayan cümleler kurabiliyoruz. Hatta İsrail konusunda bizler gibi düşünen ‘aykırı’ bir Yahudi bulduğumuzda sanki herkes aynı fikre sahip olmalı gibi “Yahudi ama bak eleştiriyor” diye görüp seviniyoruz. Diğer ülkelere göstermediğimiz hassasiyeti konu İsrail – Filistin çatışması olduğunda yeterli bilgi sahibi olma ihtiyacı bile duymadan ana akım medyadaki haberlerle açıklamayı tercih ediyoruz. Kendi doğrularımızdan öyle eminiz ki, farklı düşünceleri duyma, tartışma ihtiyacı bile duymuyoruz. Geriye tıpkı yazının başında görebileceğimiz gibi ‘Yahudi’ denince birbirinden alakasız ve karmakarışık bilgiler yığını ortaya çıkıyor.

Daha evvel ‘Yahudi’ ile tanışmamış olup, duyduklarından röportaja cevap verenler ‘en masum’ olanları, peki ya halen vicdanının sesine kulak vermeyip, sırf sürüye uyum sağlamak için antisemitizmi bir yaşam şekli haline getirenlere ne demeli? Değişim için asla geç değil, yeter ki zararı aslında kendi toplumumuza verdiğimizin bilincinde, bir gün aynı durumda bir başka yerde bizlerin de “öteki” olabileceğini düşünerek hep birlikte ‘Yahudi’ kelimesi üzerinden nefret tohumları ekilmesine dur diyelim!