En güzel asker, bizim asker!

Selin SÜAR ORAL Köşe Yazısı
8 Kasım 2017 Çarşamba

Yunan bir arkadaşım henüz Türk-Yunan ilişkilerinde kırılma yaratan 99 depremi olmadan önce çocukluktan beri kendilerine aktarılan Türk imajından çok korktukları için yıllar boyu bir feribot uzaklarında olan Türkiye’ye gelemediklerini, en sonunda bu önyargılarını yıkıp eşiyle bir tura katıldıklarını anlatmıştı. İlk iki gün İzmir, Efes, Meryem Ana gezilerinden sonra İstanbul’a geldiklerini ve İstanbul’a gelişlerinin ikinci günü yollarda kornaların çaldığı, insanların hep bir ağızdan coşkuyla bağırdığı, arabaların kimi zaman trafiği kapattığı sahneyi hiç unutamadığını söylemişti. Korkmuşlar da biraz... “Düşündüm ki maç yok, bayram da değil; kimseye de soramıyoruz; öyleyse bu insanlar neden bu kadar coşkulu?” Çok sonra birileri kendilerine ‘asker uğurlaması’ deyince anlamışlar nedenini, ama biraz da gariplerine gitmiş.

Türkiye’de geleneksel yapıdan ayrılmaz bir bütündür askerlik. Eş, dost, aile, arkadaşlar; büyük gruplar halinde otogarda toplanır, hep bir ağızdan “En büyük asker, bizim asker!”, “Bu asker gidecek, ama geri gelecek!”, “Her şey vatan için!” sloganları atılır, gidenlerin sağ salim geri gelmeleri için dua edilir, gurur, endişe ve mutluluk arasında gidip gelen hisler eşliğinde gözyaşı bile dökülür. Askerlik erkeklerin işidir. Güç, kuvvet, dayanıklılık, vatanı korumak, canını siper etmek, bilmem kaç kiloluk silahları taşımak erkeklere has bir görevdir buralarda. Kadınlar narindir; anneler oğullarını, kız kardeşler abilerini, sevgililer ya da nişanlılar büyük bir heyecanla ve askerlik süresince manevi destek sağlayarak askerinin yolunu gözler.

2016’da Milli Savunma Bakanlığı kadınlara askerlik konusunu da çalışmalarına dahil etti. Temel askerlik eğitimi süresini kapsayan bir çerçevede görüşülen konunun gönüllülük esasına göre yapılabileceği konuşulmuştu. Bugün Norveç ve İsrail hariç zorunlu askerlik sadece erkekleri kapsıyor. Danimarka, Estonya, Avusturya, Finlandiya, Litvanya, İsviçre ve Yunanistan’da kadınlar gönüllülük esasına göre askerlik yapabilirken Norveç, 2015 yılında kadınların askerlik yapmalarını zorunlu hale getirdi. İsrail’de ise kadınlar ülke kurulduğundan beri iki yıl zorunlu askerlik hizmetini gerçekleştirmeye devam etmekte.

İsrail’de 18 yaşını doldurmuş veya 12. sınıfı bitirmiş her erkek ve kadın askere alınmaktadır. Ülkenin ekonomik ve siyasi dinamikleri, genç erkeklerin ve kadınların askerlik görevlerini yerine getirdikten sonra herhangi bir işte istihdam edilmesi veya eğitimlerine kaldıkları yerden devam etmesine olanak sağlamaktadır. Kadınların askerlik görevini yaparken kadın olmalarından dolayı geri çekilmeleri veya tehlikeli olan noktalarda onlara aktif cephe görevi verilmemesi söz konusu değildir. Türk toplumu gibi askerlik de İsrail için çok önemli bir sosyolojik olgudur. Ancak günümüzde askerlik görevini yerine getirmek istemeyen ultra-Ortodoks olarak tabir edilen aşırı dindar Yahudilerin de askerlik yapacağı ve bu uygulamanın önümüzdeki senelerde başlayacağı medya organlarında tartışılmaktadır. Bugün Türkiye dışında Ortadoğu coğrafyası içerisinde kadınlarına askerlik gibi önemli görevler atfeden tek ülke İsrail’dir. Bu konumu ülkenin gerek jeopolitik lokasyonu, gerekse son elli yıl içerisinde yaşadığı bazı uluslararası durumlara bağlamak olası, fakat Ben Gurion ve arkadaşları tarafından Sosyalist ilkelere dayanarak kurulmuş olan bu ülkede kadınlar da en az erkekler kadar önemli görevlere getirilmektedir ve bu görevler hiç tereddüt edilmeden verilmektedir. Belki de Yahudi ulusunun bilim, teknoloji, savunma ve diğer ülkeyi ileri götüren noktalarda dünyada ilk sıralarda yer almasının en önemli sebeplerinden biri de her alanda kadınların varlığıdır.

Ülkemizde birçok kadın subay ve astsubay bulunmaktadır ve kadınların askerlik yapamayacağı görüşlerine en mükemmel cevabı da onların varlığı vermektedir. Vatanın bir üyesi olarak cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kadınların da erkeklerin bulunduğu her işte kendilerini göstermeleri, onlara yalnızca bir süs bebeği, sorun yaratan bir varlık veya meta olarak yaklaşanlara karşı duruşlarının değişmesinin yanında, kendi benliklerinin farkına varmaları açısından önemli bir noktadır.