Teknik direktörlerin değişimi

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
22 Şubat 2017 Çarşamba

Teknolojinin gelişmesi ile beraber insanların yapıları, öğrenme alışkanlıları değişmeye başladı. Artık daha hızlı yaşayan ve sabırsız bir nesil ile karşı karşıyayız. Bu, yöneticiler için değişim anlamına geliyor. Tecrübe yerine bilgi, disiplin yerine iletişim çok daha önemli hale geliyor.

İnsanların üzerindeki bu değişim futbola yansımış durumda. Genç futbolcular dünyayı daha yakından takip ediyor, sosyal medya hesaplarını yönetiyor ve hızlıca kariyerlerini geliştirmek istiyorlar. Bireysellik daha ön planda dolayısıyla takımlara bağlılık yerine kariyerlerini daha önemli tutuyorlar. Bu durum orta seviye takımlarında, lider futbolcuların yıllarca aynı takımda oynamasını engelliyor. Örneğin Alan Shearer, New Castle’da on sezon boyunca oynadı. Kariyeri boyunca toplam üç takımda forma giydi. Totti 24 sezondur Roma formasını giyiyor. Kariyeri boyunca Roma’dan başka takımda oynamadı. Başka bir örnek ise Steven Gerard, 17 sezon boyunca Liverpool formasını terletti. Bu tarz sürekli istikrar sağlamış futbolcuları ileride daha az görüyor olacağız.

Futbolcuların bu değişimi, kuşkusuz onları yönetmek ile sorumlu olan teknik direktörlere yansıyor. Bundan on - on beş yıl önce ortalama bir futbolcunun emekliye ayrılma yaşı 30 - 31 civarındaydı. Sertliğe daha fazla izin veriliyor, bu durum da futbolcuların daha fazla sakatlanmasına neden oluyordu. Ayrıca artık futbolcuların sağlığı, beslenmesi ve fiziksel gelişimi daha gelişmiş bir şekilde takip ediliyor. Sonuç olarak futbolcuların sahada kaldıkları ortalama sezonlar sayısı artıyor. Buna ek olarak, emekli olan futbolcuların hızlıca kariyer planlamalarını yapmaları onların daha hızlı teknik direktör olmasına sağlıyor.

Örneğin Alex Ferguson Manchester United’ın başına geçtiğinde 45 yaşındaydı. Wenger, Arsenal’e imza attığında 47 yaşındaydı. Fatih Terim, Galatasaray’a teknik direktör olarak geldiği ilk sezon 43 yaşındaydı. Buna karşılık yakın dönemimizden, Jose Mourinho Porto’yu 39 yaşında çalıştırmaya başlamıştı, Guardiola, Barselona ile anlaştığı zaman 37 yaşındaydı. Klopp, Mainz ile anlaştığında 34 Dortmund ile anlaştığı zaman 41 yaşındaydı.

Teknik direktörlerin daha genç yaştayken takımların başına gelmesi ve futbolcuların daha uzun sezonlar futbol oynaması, takımlarda oynayan oyuncular ile onları yöneten teknik direktörler arasındaki nesil farkını azaltıyor. Ortalama 38 - 39 yaşında birinin, 20 yaşında birisini yönetmesi çok daha kolay oluyor. Teknik direktörler, genç futbolcuların beklentilerini, ihtiyaçlarını daha kolay anlayabiliyor. Teknolojiyi daha kolay futbola adapte edebiliyor.

Aslında teknolojinin gelişimi, kale çizgisi teknolojisinden çok daha önce futbolumuza yansımış durumda. Nesiller ve insanların adaptasyonu ile beraber bu değişim başlamış durumda. Teknik direktör, futbolcular arasındaki yaş aralığının daralması, tecrübenin yerine teknolojinin adaptasyonunu daha ön plana çıkartıyor. Bu, eski yapıdan farklı olarak, tecrübe, disiplin, otorite yerine taktik, oyun planları, iletişim ve oyuncu dizilişinin teknik direktörlerin başarısı için asıl kilit noktaları oluşturmaya başladı.