BO - Mısırlıları anlamak

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
1 Şubat 2017 Çarşamba

“Uvne Yisrael asu kidvar Moşe, vayişalu mimitsrayim kele hesef uhle zaav usmalot. Vad... natan et hen aam beene Mitsrayim vayaşilum, vaynatselu et Mitsrayim  -  Bene Yisrael Moşe’nin söylediğine göre hareket etmişler, Mısırlılar’dan gümüş ve altın eşya ile elbiseler istemişlerdi. Tanrı da halkın Mısır gözünde statü kazanmasını sağladı ve Mısırlılar istenilenleri verdiler. Mısır’ı boşalttılar. ( Şemot 12/ 35-36)

Paro ile Moşe arasındaki söz düellosu sonunda Tanrı’nın istediği gibi sonuçlanmış ve Bene Yisrael özgür bir şekilde Mısır’ı terk etmeye başlamışlardır. Yukarıdaki cümleler Mısır çıkışında Bene Yisrael’ın Mısırlılardan istediklerini ve onların da bu isteklerini isteseler de istemeseler de verdiklerini anlatmaktadır. Çünkü iki yüzyıldan daha uzun bir süre Bene Yisrael’i köleleştiren, ağır işlerde çalıştıran, çocuklarını nehirde boğdurtan, akıl almaz işkencelerle hayatı çekilmez hale sokan Mısır halkı artık yaşadıklarından sonra bir dakika daha Bene Yisrael’in orada kalmasını istememekte bir an evvel çıkışlarını sağlamak için seferber olmaktadırlar. “Samah Mitsrayim betsetam ki nafal pahdam aleem – Mısır onların çıkışından memnun oldu çünkü üzerlerine korkuları düşmüştü” cümlesini kullanan Teilim’in 105. mizmoru Mısır halkının durumunu çok açık anlatmaktadır. Çölde yaşamaya giden ve uzun bir yolculuğa hazırlanan Bene Yisrael neden beraberinde altın, gümüş ve elbiselere ihtiyaç duymuştur. Bilginlerimiz burada Bene Yisrael’in bu isteklerinin altında sadece Tanrı emrini yerine getirmek olduğunu anlatırlar.

“Daber na beozne aam. Veyişalu iş meet reeu, veişa meet reuta kele hesef uhle zaav -  Lütfen halka gizlice konuş. Her erkek Mısırlı akranından ve her kadın da Mısırlı akranından gümüş ve altın eşyalar istesin.” (Şemot 11/2)

Raşi burada İbranice ‘na’ sözcüğünün simgelediği şeylere bakmaktadır. Bu sözcük genelde ‘lütfen’ anlamını verse de burada kullanılış amacı ‘şimdi’ sözcüğüdür. ‘Na’ sözcüğü kullanılsa rica anlamında kullanılır. “Lütfen onları (Bene Yisrael) uyar. Tsadik olan Avraam onları “vaavadum veinu otam – köle olacaklar ve sıkıntı çekecekler” sözü yerine geldi ama “veahare hen yetseu birhuş gadol – sonra oradan büyük kazançla çıkacaklar” sözü yerine gelmedi demesin.”

Raşi’nin açıklamasını esas alarak ve daha önceki Tanrı’nın Moşe’ye olan söylemlerini incelemek suretiyle zaten Ben Abetarim anlaşmasında Avraam’a verilen sözün bu şekilde yerine getirileceğini anlamak mümkün olacaktır.

Prof. Nehama Leibowitz’e göre bu açıklama Yahudi inançlısı ve Tora okuyan birisi için mantıklı ve güzel bir açıklamadır. Ancak çağlar boyunca Yahudi karşıtı olan söylemler bizleri her zaman Mısırlıları soymak ve hırsızlıkla suçlamışlardır. Gemara Masehet Sanhedrin 91/A’da yer alan bir açıklama bunun en güzel örneklerinden biridir.

“Bir kez daha Mısırlılar kendi tezlerini Büyük İskender’in önünde kanıtlamaya çalıştılar. Kutsal yazılarda şöyle demektedir: Tanrı da halkın Mısır gözünde statü kazanmasını sağladı ve Mısırlılar istenilenleri verdiler. Mısır’ı boşalttılar. Şimdi bu soyguncular bizlere altın ve gümüşümüzü geri versinler”. Gaviha ben Pasisa bilgelere şöyle der: “Bana Büyük İskender’in önünde tartışmam için izin verin. Eğer bana üstün gelirlerse aramızdaki en cahile üstün geldiler dersiniz. Eğer ben onlara üstün gelirsem Moşe Rabenu’nun öğrettiği Tora onların üstesinden geldi dersiniz”. Ona izin verirler ve o da onlarla tartışmaya gider. Sorar “bu söylediklerinizi ne ile kanıtlarsınız?” Onlar cevap verirler. “Tora’da böyle yazmaktadır. Ben de tezimi Tora’dan cümle ile kanıtlayacağım” der. “Tora’da ‘İsrailoğulları Mısır’da 430 sene kaldılar’ der. Şimdi bize bizi köleleştirdiğiniz 430 yılın ücretlerini ödeyiniz. Büyük İskender Mısırlılardan yanıt vermelerini ister. Mısırlılar üç gün mühlet isterler. Çok ararlar ancak bir yanıt bulamazlar.”

Buradan çıkarılacak sonuç çok açıktır. Mısırlılar gibi antisemit düşüncelere sahip olan herkes Tora’nın satırlarında bile bizleri sıkıntıya sokacak cümleler bulmak için çaba içindedirler. Bene Yisrael’in Mısır’ı özgür bir şekilde büyük bir zenginlikle terk etmesi Tanrı’nın kararıdır ve bu kararı tartışmak çok anlamlı değildir.

Tarih boyunca benzer tartışmalar yaşanmıştır. Birçok kez İspanya engizisyonunda rabiler kendilerini Yahudilikten Hıristiyanlığa dönen papazlar karşısında savunmak zorunda kalmışlardır. Buradaki yarışmalar adil olmadıkları için genellikle yenilen taraf Yahudiler olmuştur. Ancak Ramban gibi İspanya kralını suçlayan ve cesurca konuşan büyük rabiler de mevcut olmuştur. Bu gibi tartışmalarda başarılı olmanın yolu Tora’yı çok iyi bir şekilde öğrenmek, karşılıklarını cesurca vermek ve bizi ezmelerine izin vermemektir.

Philo, ‘Moşe’nin Hayatı’ adlı eserinde bir başka görüşe daha yakın durmaktadır. Bene Yisrael Moşe’nin talimatını yerine getirirken kazanacakları ganimetin değil uzun yıllar süren sıkıntının bir karşılığını almak niyetiyle Mısırlılardan altın ve gümüş istemişlerdir. Ancak sahip oldukları hiçbir şey onların kaybolan özgür zamanlarını ve boyunduruk altında geçirdikleri yılları telafi etmeye yetmez.

Josephus, ‘Antiquities’ adlı kitabında Mısırlıların verdikleri değerli şeyleri bir başka şekilde açıklar. “Mısırlılar bu değerli şeyleri Bene Yisrael’e bir hediye olarak sunmaktadırlar. Onların aynı zamanda bir arkadaşlığı ve iyi komşuluğu gösterme çabaları da vardır. Hakikaten de Bene Yisrael oradan gidince Mısırlılar onların kaybına üzülürler.”

Josephus, Talmudik rabilerin görüşünden farklı bir yerde olsa da Mehilta adlı kaynak onun paralelinde bir görüş bildirmektedir. “V’AD... natan et hen aam beene Mitsrayim vayaşilum- aynen söylendiği gibidir”. Bene Yisrael daha istemeden Mısırlılar onlara istediklerini vermiştir. Bu Rabi Yişmael’in görüşüdür. (Bo 12/36)

Çağımızın Tora açıklayıcılarından olan Profesör Kasuto ve Benno Jacob bir başka noktaya daha dikkatimizi çekerler. Tora’da Devarim 23/8’de yer alan Mısırlıdan nefret etmeyeceksin cümlesinin nedenlerinden biri şudur. Mısırlılar verdikleri değerli eşyalarla Avraam’a verilen sözün yerine gelmesinde yardımcı olmuşlardır. Onun için onlardan nefret etmeye hakkımız yoktur.

 

 

**********************