Mutluydum

Rıfat KARAKÖY Köşe Yazısı
6 Ekim 2016 Perşembe

26 .05.2001… Fenerbahçe Samsunspor’u deplasmanda Haim Revivo ve Yusuf Şimşek’in golleriyle 3-1 mağlup edip Mustafa Denizli ile şampiyonluğa ulaşıyor. Galatasaray’ın dört yıllık hegemonyasına son veriyor. Başkan Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe ile yaşadığı ilk şampiyonluk. Maç sona eriyor Aziz Yıldırım göz yaşlarına hakim olamıyor. Adeta bir çocuk gibi sahada sevinç gösterilerine katılıyor.

Dört gün sonra, 30.05.2001… Aziz Başkan televizyonda Şansal Büyüka’nın konuğu. Programın konusu şampiyonluk sürecinde yaşananlar. Her şey çok güzel giderken bir anda Aziz Yıldırım duygusallaşıp aldığı kararı Şansal Büyüka’ya anlatıyor. Karar: Başkanlığı bırakmak.

12 yaşındaydım, canlı yayında Aziz Yıldırım ağlayıp başkanlığı bırakma kararı aldığında. Programı canlı olarak izleyip nasıl üzüldüğümü, çocuk aklımla görevde kalmasını ne kadar çok istediğimi hatırlıyorum. Sonrasında başkan görevi bırakmasın diye yürüyüş düzenleyen gruba katılmak için aklım el verse de yaşım el vermemişti. Neyse ki o gün bırakmadı başkan. Mutluydum…

17.03.2002… Kadıköy’deki ilk maçım. Fenerbahçe ile Malatyaspor oynuyor. Fenerbahçe Serhat ve Ogün ile iki kez öne geçmesine rağmen maç 2-2 sona eriyor. Skor umurumda değil. Aziz Yıldırım’ın kongrede “Bu işi sadece ben yaparım, başkası yapamaz” dediği ve yaptığı yeni stat umurumda sadece.  O dönemde öyle bir stat hayalden bile öte çünkü. Hatırlıyorum uzun süre o maçın o stadın etkisinden çıkamamıştım. Mutluydum…

15.02.1998… Aziz Yıldırım Fenerbahçe Kongresi’nde üyelere hitap ediyor. “Futbol takımımıza her sene asgari iki yıldız alacağız” diyor. Sonraları Ortega’yı getiriyor, Anelka’yı getiriyor. Çocukken menajerlik oyunlarında kendi yönettiğim takıma transfer etmek için uğraştığım yıldızları görüyorum kendi taraftarı olduğum takımın formasının içerisinde. Rüyamda görsem inanamazdım o dönem. Mutluydum…

04.03.2008… Fenerbahçe, Sevilla’yı penaltı atışları sonunda mağlup ederek Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale yükseliyor. Başkan hâlâ Aziz Yıldırım. Önceki kongrelerde söylediği Avrupa’da başarı hedefi doğrultusunda emin adımlarla ilerleyen bir takım kurulmuş. Maçı evimde izleyip daha sonra şampiyon olmuşçasına tura çıkmıştım. Mutluydum…

Artık çok güçlüydü Aziz Yıldırım, güçlendikçe hırçınlaşıyor, hırçınlaştıkça herkesle kavga ediyor, herkesle kavga ettikçe tek adam olma yolunda ilerliyordu. Rakiplerle, kendi yönetimiyle, futbolcusuyla, yeri gelince taraftarıyla ters düşüyor, ancak hep şimdiye kadar yaptığı gibi kendi bildiğini okuyordu.

03.08.2011… Şike süreci patlak vermişti. Sabah uyandığımda çocukluğumda beni mutlu eden birçok hamle yapmış ismin kolunda iki polis, onu bir suçluymuş gibi arabaya bindirip sorguya götürüyordu.  Şoktu benim için. Kafalar karışıktı. Acaba şike yapmış mıydı?  Fenerbahçe ligden mi düşürülecekti? Tek bir bildiğim vardı. Destek olmak için en tatsız sezonda bile kombine, forma alacaktım. Aziz Yıldırım’ın hamleleri artık beni çocukluğumdaki gibi mutlu etmese de bunu yapmalıydım.

Bir sene sonra çıkabildi içeriden koskoca Fenerbahçe Başkanı. Yine mutluydum…

Başkanın eylemlerini beğenen, beğenmeyen herkes desteklemişti onu bu zor sürecinde. Erkekler ceza aldığında 52 bin kadın ve çocuk doldurdu stadı, boş kalmadı stat hiçbir zaman. Kadınlar “Aykut söyle, Alex nerede?” tezahüratı yaparken, onları azarlayan Aziz Yıldırım onları bağırttıran ve manipüle eden kişilerin olduğunu iddia ediyordu. Belki aralarında gerçekten manipüle edilenler de vardı ancak gerçekten Alex’i görmek isteyenler de olamaz mıydı? Hayal kırıklığına uğramıştım…

11.05.2014… Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’si tarihinin en rahat şampiyonluklarından birini elde edip kupasını alıyor. Kutlama için stattayım. Takım kupayı alırken bir grup “Alex de Souza” diye tezahürat yapıyor. Aziz Yıldırım taraftara bu defa “paralı köpekler” diye bağırıyor. O anda bu tezahüratın alakasız olduğuna katılıyorum. Ancak yine orada sadece Alex’i sevdiği için bağıran taraftarlar olduğuna kendi gözümle şahit oldum. Onlar da “paralı köpek” olmuşlardı. Hem de Fenerbahçe’nin en büyük efsanelerinden Alex’e tezahürat yaptıkları için. Takım kupayı almadan stadı terk ettim. Mutsuzdum…

Hemen ardından takımı rahat rahat şampiyon yapan Ersun Yanal gönderildi. Ardından “takımı hoca şampiyon yapmaz” denilerek sırayla İsmail Kartal ve Vitor Pereira göreve getirildi. Olmadı. Takımı hoca şampiyon yaparmış meğer.

Çocukluğumun kahramanı. Beni birçok kez mutlu etmiş Aziz Yıldırım, benim gibi benim jenerasyonumun da kahramanıdır diye düşünüyorum. Ancak artık mutluluk yerini çoktan hayal kırıklığı ve mutsuzluğa bıraktı. Bunu sadece ben değil stada artık gitmeyen taraftar eylemiyle gösteriyor.

Aziz Yıldırım bu camia içerisinden asla silinemez, Fenerbahçe tarihinin en büyük başkanıdır. Ancak artık yerini Ali Koç’a bırakıp daha önce mutlu etmeyi başardığı taraftarını bir kez daha mutlu etmelidir diye düşünüyorum. Herkesin bir döneminin olduğuna ve artık Fenerbahçeli’nin yeni yüzler, yeni yönetim şekilleri görmesi gerektiğine inanıyorum. İşte o zaman Aziz Yıldırım’ın o dönemde kimsenin hayalini bile kuramadığı eseri, Fenerbahçe Stadı yeniden ‘heyecan’ ile dolmaya başlayacaktır.