´Sürdürülebilir Moda´ ne kadar sürdürülebilir?

Düşük fiyatlı, ucuz ve dayanıksız ürünlerin tüketimini teşvik eden ´Hızlı Moda´nın korkunç bir çevresel ayak izi var. Bu anlayışa karşı geliştirilen sürdürülebilirlik akımının ise, emek sömürüsü ve doğaya zararla mücadelede ne kadar etkili ve samimi olduğu tartışılıyor.

Sebla TANIK Yaşam
24 Ağustos 2022 Çarşamba

İnsanlık, Sanayi Devrimi ile yeni teknik bilgiler edindi. Giysi yapmak daha hızlı, daha az karmaşık ve daha ucuz hale geldi. Bir dizi terzilik şirketi ortaya çıkmaya başladı. Düşük maliyetli moda, 90'ların sonlarında ve 2000'lerin başında zirveye ulaştı ve hayatımıza 'Fast Fashion/Hızlı Moda' kavramı girdi. Bunlar kolayca ulaşılabilir fiyatlara satılan, maliyeti düşük, yalnızca birkaç kez giyilmesi için tasarlanmış, son moda giysilerdi. Günümüzde hızlı moda ile tüketici, podyumda veya kırmızı halıda giyilen bir giysiye olabilecek en hızlı ve en ucuz yolla sahip olabiliyor. Hızlı moda üretimi yapan birçok marka kataloglarına binlerce yeni stil ekleyerek, durmaksızın yeni ürün akışı sunuyorlar. Elbette bu çılgın üretimin, parlak renkli kıyafetlerin arkasında yatan emek sömürüsü ve 'çevre için oluşturulan tehdit' konulu çirkin hikayenin ortaya çıkması da çok uzun sürmedi. Geri iade edilen veya satın alındıktan hemen sonra çöpe atılan, dağlar kadar kalitesiz giysi fotoğrafları sosyal medyada viral olunca, israf gözler önüne serildi. Böylece 'Sürdürülebilirlik' moda dünyasında tartışılması, üzerinde düşünülmesi gereken sıcak bir konu haline geldi.

Greenpeace'in raporlarına göre giysilerin çoğu açık ateşlerde, nehir yataklarında, büyük çöp alanlarında yakılıyor, atıkları denize akıtılıyor. Giyim üretimi, yıllık sera gazı emisyonlarının yüzde 2 ila 8'inden sorumlu ve bu, uluslararası uçuşlar ve deniz taşımacılığının tümünün toplamından bile daha fazla. Sentetik malzemeler içeren giysilerin toplu olarak yıkanması, tüm okyanus mikroplastiklerinin yüzde 35'ini oluşturmakta ve genel olarak moda endüstrisi, tüm endüstriyel atık suların yüzde 20'inden tek başına sorumlu. Pamuk, yeraltı sularını ve biyolojik çeşitliliği yoğun pestisit kullanımıyla kirletirken, viskon için her yıl 150 milyon ağaç katlediliyor. Çöplükler ve atık yakma fırınları 40 milyon ton atılmış giysiyle doluyor. İsviçre merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan Public Eye, Çin'deki bazı hızlı üretim fabrikalarında çalışan işçilerin 'Çin İş Yasaları'na aykırı olarak haftada 75 saat çalıştırıldığını açıkladı.

Bütün bu bilgiler ışığında 2020'den sonra artan aktivizm Z ve Y kuşağından bilinçli tüketiciler yarattı. Bu tüketiciler kendilerini, sürdürebilirlik için çalışan ve modanın ürettiği çevresel kaygıların farkında olan markalara yöneltti. Bir kesimin yönelimi ekolojik moda, kapsayıcı moda, yavaş moda, etik moda gibi sürdürülebilirlik akımlarına destek olsa da sürdürülebilir modanın, gerçekten sürdürülebilir olmaya ne kadar yakın olduğu tartışmaları önüne geçilemez şekilde artıyor.

(Kaynak: Rio Lecatompessy on Unsplash)

Yaşam maliyetinin son on yılda iyice yükselmesine, artan enflasyona, agresif reklamlara, erişim kolaylığına ve popülerliğe direnerek sürdürülebilirliği nasıl ilk sıraya koyabiliriz? Çevresel etkimizi azaltmak, nicelikten kaliteye geçiş ciddi bir maliyet gerektiriyor. Hızlı modanın en bilinen markaları için sürdürülebilirlik bir pazarlama stratejisi haline geldi. Bu markaların mağazalarında, ironik bir şekilde yer alan geri dönüşüm kutuları, daha çok tüketime teşvik ediyor. Bağışlanan ürünlerin çoğu, yoksul ülkelerdeki çöplüklere gidiyor. Sürdürülebilir moda markaları günün sonunda hala su kullanıyor, CO2 salıyor. LCA'nın analizine göre, sıfırdan üretilen bir denimin, geri dönüşümle üretilen bir denimle maliyeti neredeyse aynı. Yeniden satışla önlenen karbon emisyonu yüzdesi, yüzde 1'den daha az. Kiralama yöntemi ise yeni giyim satın almaya kıyasla CO2'yi yalnızca yüzde 3 oranında azaltıyor.

Bireysel mücadele romantik bir 'deniz yıldızı kurtarma' efekti yaratıyor gibi görünse de, endüstrinin insanlığa ve doğaya verdiği amansız zarara sonsuza kadar veda edebilmemiz için önce hükümetlerin, ekonominin, moda endüstrisinin ve hepsini destekleyen sosyal kurumların yüzleşmesi gereken büyük engeller var.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün