Normal insanlardan katil komşulara

Siyasi istikrarsızlık, sosyal ve etnik farklılıklar, değişik gruplara ait olma hissi “normal insanlardan katil komşular” yaratmaya yeter.

Marsel RUSSO Perspektif
25 Mayıs 2022 Çarşamba

Bolşevik Devrimi’nin Fransa’daki önemli destekçilerinden Anatole France, Paris Barış Görüşmelerinin devam ettiği bir sırada, 1919 yılında, şöyle yazmış: “Uygar Avrupa’nın tam ortasında, özgürlüğün ve adaletin tecelli etmesini beklediğimiz bir sırada, bütün bir halk tehdit altında. Böylesi suçlar yalnızca onu gerçekleştirenler için utanç kaynağı olmaz, insan mantığı ve vicdanı için de hakarettir…”

France, I. Dünya Savaşı sonrası Avusturya – Macaristan İmparatorluğu ve Çarlık Rusya’sının devre dışı kalması ile doğu Avrupa’da – özellikle de Pale yerleşkesinde – yurtsuz kalmış, savunmasız milyonlarca Yahudi’ye işaret ediyordu. Nitekim, savaşın bittiği Kasım 1918 ile bu coğrafyayı etkisi altına alan iç savaşın sona erdiği Mart 1921 arasındaki üç yılı aşkın sürede, Yahudilere karşı bine yakın pogrom düzenlenmiş. Bölgede görülen siyasi vakum halkları birbirine düşürmüş, tüm iyi niyetli girişimler, nüfuz çatışmasına giren düşman tarafların saflarında erimiş, France’ın dediği gibi, özgürlüğü ve adaleti bekleyen halkların umutlarını alıp götürmüştür…

Pogromlar elbette ki bu tarihlerin çok öncesine dayanır. Ancak katılanların çokluğu, vahşet, etkilenen insan sayısı anlamında, öncekileri aratır durumdadır. Ukraynalı köylüler, Polonyalı kent erbabı, Rus askerler bulundukları yerlerdeki Yahudi komşularına saldıracak, hak iddia ettikleri her ne varsa onlardan çalacaklar, köylerini ateşe vereceklerdi. Halkın sessiz desteği ile sinagoglar basılacak, kutsal kitaplar yakılacak, erkeklerin sakalları kesilecek, kadınlar tecavüze uğrayacak ve bazen Yahudiler sıraya sokulacak, köyün dışındaki kırsal alana yürütülecek ve orada katledileceklerdir.

Tarihçiler sözü edilen dönemde yüz bine yakın Yahudi’nin saldırılardan, kötü beslenmeden, salgınlardan hayatını kaybetmiş olduğu konusunda fikir birliğine varmışlardı. Milyona yakın bir nüfus ise kah bölge içinde yer değiştirmek zorunda kalmış kah başka ülkelere göç etmişti. Yahudi evlerinin üçte ikisi, işyerlerinin yarısı talan edilmiş, geriye travma içinde yaşamaya mahkûm edilmiş bir halk kalmıştır[1].

Nazi Einzatsgruppen’in bu topraklarda Yahudi avına çıkmalarından yirmi yıl kadar önce, bölgenin potansiyel bir katliama ev sahipliği yapabileceğinin emareleri yok değildi. ABD basınında olsun Avrupa basınında olsun, Ukrayna kaynaklı çıkan haberler, yapılan yorumlar, bir zamanların Pale Yerleşkesinde kendilerine düzen kurmuş milyonlarca Yahudi’nin tehlike içinde olduğunun altını çiziyordu. Tehlikenin nereden geleceği belli değildir, ancak Yahudi yaşantısının bu coğrafyada, bundan böyle mümkün olamayacağı bellidir.

Bolşeviklerin savaştan çekilmeleri, Brest Litovsk’ta sürdürülen zorlu görüşmeler, Polonya’nın çöken Avusturya – Macaristan İmparatorluğu ve bağımsızlığı peşindeki Ukrayna’dan talepleri, Rusya’da çar yanlıları ile Bolşevikler, Bolşeviklerle diğer gruplar arasındaki iç savaş, Ukrayna’da Sovyet modelinin yerleşmesi için Kharkiv’de oluşturulan – tabiri yerindeyse korsan – devletin, merkezi Kiev’de ilan edilen ve galip devletlerce de tanınan cumhuriyet ile olan çatışmaları da, o günden yüz yıl sonrasına, bugünlerde görülen işgale, savaş durumuna ışık tutar. Vladimir Putin’in, ordusunu Ukrayna’ya sürdüğü 24 Şubat’tan hemen önce yaptığı konuşma, Rusya’nın Ukrayna’yı mesele olarak gördüğünün ve bunun esas olarak gelenekselleşmiş bir yaklaşım olduğunun kanıtı gibidir.

Ekonomik, sosyal, siyasi nedenlerle bölgede oluşan girdabın Yahudileri nasıl yuttuğu, buna direnmek için ne gibi çözümlere baş vurdukları, başarısızlıkları, Nazi kıyımına giden yola döşenen taşlar, bu ve bundan sonra gelecek çalışmaların konusu olacak… Bakalım o zamandan bu zamana, tarihin yazdığı ve günlerin getirecekleri birbirine kavuşacak mı?

***

I. Dünya Savaşı sonrasında yüz bin kişinin hayatına, yüz binlercesinin mülteci durumuna düşmesine neden olan olaylar, tüm yakıcılığına rağmen nedense tarihi anlatımda çok yer bulmamış, gelişen diğer olayların – ve takip eden Holokost’un - gölgesinde kalmıştır.

Tarihçiler, Holokost’un nedenlerini değişik mecralarda aramışlardır: Hıristiyan alemindeki geleneksel Yahudi düşmanlığı, 19. yüzyılın ırkçı teorileri, ekonomik çıkar çatışmaları, totaliter ideolojiler, Yahudileri hedef alan siyasi tercihler, devletlerin çöküşünden kaynaklanan girdaplar, bunlardan en çok dile getirilenleridir. Ancak, bunun köklerini, son çözümün ilk olarak uygulanmaya başlandığı bu topraklarda aramak pek akla gelmemiştir.

Çoğu araştırmacı Hitler döneminde ayyuka çıkan Yahudi düşmanlığını incelerken Almanya’ya takılı kalmıştır. Oysa, buradaki Yahudi düşmanlığı öğrenilmiş bir düşmanlıktır ve Hitler ile ölümcül yapıya bürünmüştür. Onun öncesinde, aydınlanma çağında, Yahudilerin sosyal ve siyasi yaşantının tüm kademelerinde görüldüklerine, kendilerini kabul ettirdiklerine tanık olunur. Almanya’nın geleceği için üreten, düşünen, katma değer katan, savaşan kişilerdir Yahudiler ve Alman toplumunun kopmaz bir parçasıdırlar.

Hitler ordularının Sovyetler Birliğine saldırdığı Haziran 1941’den itibaren kontrol altına aldıkları yerlerde ve bu arada Ukrayna topraklarında görülen teknoloji destekli ideolojik yok ediş daha önce tanık olunandan çok daha değişiktir. “Bir kurşuna bir Yahudi” teması, toplu mezarlar komşularının Yahudiler hakkında biriktirdikleri derin nefretin izlerini taşır.

Bu nefretin temelinde Almanların, I. Dünya Savaşından bu yana ikna oldukları Bolşevizm ile Yahudiliği bir tutma eğilimi vardır. Bolşevik hareketin görülen veya görülmeyen kademelerinde yer alan Yahudilerin etkisi ile hem Almanlar hem de Ukraynalılar Yahudi katliamına “karar kılmış ve etkili bir işbirliği” içine girmişlerdi. Dolayısı ile 1918 – 1921 yılları arasında görülen pogromları tetikleyen nedenler ile Ukrayna’nın Nazi nüfuzu altına girdiği Eylül 1941’den itibaren yaşanan katliamların temelindeki Yahudi nefreti benzer nedenlere dayanır.

Siyasi istikrarsızlık, sosyal ve etnik farklılıklar, değişik gruplara ait olma hissi “normal insanlardan katil komşular” yaratmaya yetecektir. Dolayısı ile II. Dünya Savaşı esnasında Yahudilerin yaşadıkları ile yirmi yıl öncesinde yaşadıkları arasında amaç anlamında farklı değildir. Pogromlar, Yahudilere karşı girişilen saldırı ve katliamları alenileştirmiş, Bolşevik hedeflere saldırmanın en kolay yolu olarak toplumsal bir rahatlama aracı olmuştu. Oysa, Bolşevikler özel mülkiyete, dine ve uygulamalarına karşıydılar. Bu şekli ile Yahudi yaşantısına karşı durarak, iktidarı ele geçirmeleriyle başlayan süreçte Yahudi bireyinin Yahudi kimliğini yok sayarlar. Pogromların muhatapları Bolşeviklere göre kapitalist burjuvazinin temsilcileri, işçi ve köylü sınıfını sömüren Yahudilerdir.

İki savaş arası yaşanan pogrom ve katliamlar bu şekli ile okunduğunda iki ateş arasında kalmış bir halktan söz edildiği anlaşılır. Beyaz Ordu ve İttifak Devletleri tarafından desteklenen Ukrayna sağının saldırılarının travması henüz atlatılmamışken, Bolşevik kıyımı ve sonrasında Nazi zulmü ile karşılaşır Yahudiler. Toplum bir yerde bir kıyım mirası yaşar o dönemlerde. Ve bu sonraları, soğuk savaş süresince de, şu veya bu şekilde devam edecektir.

Pale yerleşkesi, Polonya – Rusya – Ukrayna üçgeninde Yahudi yaşantısı, onu hedefleyen tehlikeler, bunların bugüne izdüşümleri… Bir Yahudi’nin serbest seçimler sonucu Ukrayna başkanı seçilmesi ve Rus işgaline karşı ülkesini savunması, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Hitler’in geçmişinde Yahudilik olduğunu iddia etmesi ve Zelenskiy ile aralarında hayali bir etnik bağ kurma girişimi… Bolşevizm’in tüm emperyalist arzularını bünyesinde büyüten Putin’in oyunun bundan sonraki etaplarında nasıl adımlar atabileceği…

Geçmişte yaşananlar bunlara yanıt vermeye yetecek mi?

Başkan Clinton, 1994’te Ruanda’nın başkenti Kigali’ye yaptığı ziyarette söylediklerini akılda şuraya yazmakta fayda var: “Her katliam, insan hayatını değersizleştirerek, şiddeti normalleştirerek, bir sonrakine zemin hazırlar. Olanaksız olanı mümkün kılar…”

 



[1] “In The Midst of Civilzed Europe”, Jeffrey Veidlinger, 2021

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün