Terör, terör, terör

Alber NASİ Köşe Yazısı
19 Temmuz 2016 Salı

Her şey güzel bir yaz akşamı başladı. 28 Haziran akşamı Boğaz’da keyifle yemek yerken hani o hiç yanımızdan ayırmadığımız, sanki entegre doğmuşuz hale gelen cep telefonuma korkunç bir haber düştü. Atatürk Havalimanına bomba atıldı; ölü ve yaralılar var. Detaylar ortaya çıktıkça ürperdim, üzüldüm. İşim gereği çok seyahat ettiğim için Atatürk Havaalanı İstanbul’da evim ve ofisimden sonra en fazla gittiğim mekandır diyebilirim. Zaman zaman güvenlik görevlilerinin bana adımla hitap ettiği bile olmuştur. Oranın esnafını tanırım. Bankada çalışan memurları, eczacıları tanır, sohbet ederim. İlk başta aklıma onlar geldi. Olay sırasında neredeydiler, onlara bir şey oldu mu diye kaygılandım. Kimi tekrar göremeyecektim? Zaten PKK terörü yüzünden memlekette yüzlerce can kaybı yaşanırken, IŞİD terörü yüzünden ölenler durumu daha da kabul edilemez hale getiriyordu.

İki gün sonra yeniden aynı havaalanından bir uçuşum vardı. Bayram tatilini bir iki gün öne çekerek soluğu Nice’te aldım 30 Haziran sabahı. Nice, İstanbul’dan sonraki favori şehrimdir. Nice, bir Fransız şehri olmakla beraber gerek esnafı gerek insan kompozisyonu itibariyle klasik Fransız şehirlerinden son derece farklıdır. Fransızcanın yanı sıra İtalyanca, İngilizce hatta Rusça bile bilenler hayatlarını zorluk çekmeden idame ettirebilirler. Özellikle İngilizlerin en fazla tercih ettiği hafta sonu kaçamak mekânlarındandır Nice. İngiltere Kraliçesi Viktorya’nın yazlık sayfiye yeri olarak kullandığı ve Kraliçe’nin yürüyüş yapması sebebiyle adı Promenade des Anglais olan sahil yolu, hem yaz hem kış aylarında oldukça hareketlidir. Panayırlar, bisiklet yarışları, maratonlar, gey yürüyüşleri, safari başlangıçları ve akla hayale gelecek bir sürü aktivite bu yol üzerinde hayat bulur. İlk başta daracık bir yol olan Promenade, daha sonra Kraliçe tarafından genişletilmiş. Promenade des Anglais’nin hemen yanı başında ise Place Massena bulunur. Konserler, Paskalya, Noel ve Hanuka kutlamaları hep bu meydan ve çevresinde yapılır. Birkaç hırsızlık vakası görülse de Nice genellikle sakin bir şehirdir. 

Türkiye’de işyerlerinin bayram nedeniyle kapalı olması ve bu sayede cep telefonu trafiğini minimuma indirmesiyle güzel bir tatil geçirme fırsatı yakaladım. Sokaklar, plajlar ve restoranlarda, her yerde Türk vardı. Hatta Nice’e komşu Cannes kasabasında bir plajı sanki sözleşmişçesine Türkler komple kapatmıştık. Bu güzel tatilin ardından Türkiye’ye biraz da gözüm arkada kalarak geri göndüm. 14 Temmuz’u kaçırıyordum.  14 Temmuz Fransızlar için gerçekten çok önemli ve çok özeldir. Havai fişek ve şampanya olmazsa olmazdır sanki bu kutlamalarda. Mukayese etmek gerekirse 14 Temmuz bir yılbaşı günü kadar coşkuludur.

Döndüğüm İstanbul’da ise 14 Temmuz günü bir tatsızlık vardı. Fransızlar Türkiye’deki tüm kutlamaları terör endişesiyle iptal etmişti. Bu huzursuzluk ister istemez bir endişe yaratmıştı. Bir şey olacak beklentisi neredeyse tüm şehre çöken ağır havada hissediliyordu.

O akşam eve gece yarısına doğru döndüm. Yatmaya hazırlanıyordum ki cep telefonuma mesaj geldi. Hayırdır demeye kalmadan Nice’te saldırı haberi. Hemen televizyonu açtım. Daha iki gün önce gezdiğim Promenade katliam yerine dönmüştü. Uykum kaçtı. Yerimde duramıyordum. Üst üste gelen saldırılar nedeniyle artık tahammül sınırına yaklaştığını hissettim. “İyi misin?” diye soranlara “Hayattayım, yaralanmadım ama hiç iyi değilim,” dedim.

Oysa daha son darbe girişimi kendini göstermemişti bile. Tarihler bu sefer 15 Temmuz. O akşam İstinye’de bir düğündeydim. Masadakilerle Nice’i ve olanları konuşuyorduk. Biraz içmek iyi gelir, rahatlarım sanmıştım. Ama saatler ilerledikçe telefonlar yeniden çalışmaya başladı. Haberler akarken, jetler üzerimizden geçmeye başladı. Ne oluyor derken darbe haberi geldi. Koşa koşa evlerimize gittik ve naklen ‘darbe’ seyrettik. Hiçbir yerde doyurucu haber yoktu. Düzgün haber alınamıyordu, ne olduğunu anlamıyorduk. Başbakan bir açıklama yapmış ama Cumhurbaşkanı’ndan henüz bir haber alınamıyordu. Kanaatimce darbenin gücünü kaybettiği an CNN Türk spikerinin görüntülü cep telefonu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaştığı andır. Soğukkanlılığını koruyarak verdiği mesaj, Türkiye’yi her anlamda darbe girişiminden kurtarmıştır.

Her üç olayda da yok yere birçok insan hayatını kaybetti. Terör dünyanın başına her yerde bela olmaya devam ederken bunca berbat gelişmedeki tek ve en önemli tesellim Türkiye’de darbenin kırılması ve demokrasinin kazanması oldu.