“Hayatın kıymetini bir kere daha anladım”

14 Temmuz Perşembe akşamı, Nice’te tatilde olduğumuzu bilen arkadaşlarımız tarafından telefon ve mesaj yağmuruna tutulduk.

Pınar Kılavuz EKERBİÇER / Paris Diğer
18 Temmuz 2016 Pazartesi

Arkadaşlarımızın mesajları ve telefonları üzerine facebook ve twitter’a göz atarken yaşanan saldırıdan haberdar olduk. Sosyal medya ve televizyonda gördüklerim oldukça korkutucuydu. Dünyada yaşanan terör saldırılarının acıları henüz daha çok tazeyken Nice’te yaşanan bu korkunç saldırı hepimizi şok etti. Her saldırıdan sonra olduğu gibi önce ailemi arayıp iyi olduğumu haber verip bütün arkadaşlarımın iyi olduğunu öğrenmekten başka bir şey yapamadım. Saldırı esnasında Nice dışında bulunduğumuzdan eve dönerken oldukça tedirgindik. Yanımızdaki insanlar bizi Nice’e dönmememiz konusunda uyardı fakat bir şekilde eve dönmeliydik. Hayatımın en uzun gecelerinden birisini geçirdim. Bir gözüm televizyonda, bir gözüm ise sürekli telefondaydı.   

Paris ve İstanbul’da düzenlenen saldırılarda o şehirlerdeydim, kalbim çok yaralanmıştı. “Bu sefer de kurtuldum” diyebilmek benim için tek teselliydi. Ama Nice başkaydı, tarih boyunca böyle bir saldırıya maruz kalmamış bir kentti Nice.

Öğleden sonra biraz kendime geldikten sonra sokağa çıkmak istedim, benim gibi kalbi yaralı insanlara yalnız olmadıklarını göstermek istedim. Evden çıkıp sahil şeridinden yayaların geçilmesine izin verilen yerlerden yürüdük. Her zaman müziğin, kahkaha seslerinin yükseldiği yerde sadece sessizlik vardı. Pespembe begonviller sanki solmuştu, masmavi deniz sanki sinmişti. Teki kalmış terlikler, patenler ve tekerlekli bir sandalye çarptı gözüme. Ölüm evinin sessizliği tam da buydu herhalde.

  

                                                         Saldırıların yakınında bir kafenin önünde destek mesajı bırakanlar

 

Denize çıkan sokaklarda destek mesajları, mumlar ve çiçekler bulunuyordu. Dua edenler, göz yaslarına hakim olamayanlar, Fransız Milli Marşı’nı dinleyenler, birçok kanalın kameraları ve canlı yayın arabaları vardı.

Sosyal medyadan izlediğimiz kaçış ani videoları elbette ki içimizi yaktı ama oraya gidip görmek bambaşka bir hissiyattı. O sokaklarda ben de olabilirdim, ailem ve sevdiklerim de. 14 Temmuz akşamı Nice dışında bir yere gitmek yerine ben de havai fişek gösterilerini izlemek için orada olabilirdim.  

Nice benim gençliğim, en güzel yıllarımdır. Beş sene boyunca saldırının olduğu sahil şeridinin bir paraleli sokakta yaşadım. Çiçek ve deniz kokusunu içime çekerek yürüyüşler yaptığım, barlarında arkadaşlarımla eğlendiğim, hayatımın en doludizgin yıllarını yaşadığım Nice simdi acı dolu.

13 Kasım 2015 saldırılarından sonra yazdığım yazının sonundaki cümleyi tekrarlıyorum “Nous n’avons même pas peur/ Korkmuyoruz” ama inancımı oldukça yitirmiş olarak.

 

Etiketler: