Ağa takılanlar

⎫ Türkiye, gayrimüslümlere çeşitli dönemlerde nahak yere gadretmiştir. Bir kere bu meselenin bir noktaya getirilmesi gerekir. Valansi yazısında bu olayların kendi cemaatinde de sessizlikle geçiştirildiğini belirtiyor. Öyledir, bu gibi olaylarda ilk tepki susturmak, bastırmak, unutmaya çalışmaktır. Ama bunun bir de sonrası olmalı. O da hukuksal bir dönemin açılmasıdır. Diyelim henüz orada değiliz. Olaylar da yaşandı, bitti. Peki süren bu küfür, bu nefret nedir? Kimdir bu insanlar? Nedir alıp veremedikleri? Bunlara ´milliyetçi´ denemeyeceğine göre, çünkü milliyetçilik bu ülkedeki herkesi kapsar, ırkçılardır, kafatasçılardır. Bunu kendileri söylüyor! Türkiye´nin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Sadece Yahudilere karşı değil tüm gayrimüslimlere (bu ´azınlık´ kavramını da artık dilimizden çıkarmamızın zamanı gelmiştir) uyguladığı bu tutumu aşması, gerçeğiyle barışması, çoğulculuğu, farklılığı, benimsemesi gerekiyor. Düşünün ki, Türkiye´de kala kala 15 bin Yahudi kalmıştır, Edirne´de galiba sadece iki kişi vardır. Bu bir azaptır! Hasan Bülent Kahraman - Sabah

İzak BARON Diğer
8 Haziran 2016 Çarşamba
  • SİZİ DUYDUM SAYIN GÜRKAN. DUYGUDAŞ OLMAKTAKİ SAMİMİYETİNİZİ ANLADIM

Düğün sırasında birçok kişi söz aldı, sinagogda evlenen son çiftin gelinin anne ve babası olduğunun altı çizildi, törende yer alan dini pratikler davetlilere açıklandı. Benim için ise törenin en göze çarpan, içimi ısıtan kısmı Edirne Belediye Başkanı Sayın Recep Gürkan’ın konuşması oldu. Bu bekleyişe düğüne yakışan bir şıklıkla karşılık verdi. Bu düğünün tarihe hem tanıklık eden hem de tarihi yaşatan bir niteliği olduğunu dile getirerek, bu çatı altındaki ilk nikâhı kıyıyor olmasını heyecan, mutluluk ve onur kelimeleri ile anlattı ve sözlerine şöyle devam etti:

“Edirne Büyük Sinagogu tekrar restore edilmesi, hizmete açılması ve Edirne’den İstanbul’a, Edirne’den Türkiye’nin değişik yerlerine gitmiş bütün kadim dostlarımızın, Yahudi dostlarımızın bu vesileyle tekrar Edirne’ye geliyor olması da bizim için ayrı bir mutluluk, ayrı bir heyecan ve gerçekten ayrı bir gurur. Bu vesileyle bütün başta Edirneli Yahudi dostlarım olmak üzere, hemşerilerim olmak üzere, şehrimize gelen tüm dostlarımıza bir kez daha hoşgeldiniz diyor, saygıyla selamlıyorum. Tabii olanlar için tekrar geri getirmek mümkün değildir, keşke gitmeseydiniz diyeceğim ama bunu düzeltmek mümkün değil ama lütfen Edirne’ye daha çok, daha çok, daha çok geliniz. Sizleri bekliyorum.”

Sizi duydum Sayın Gürkan. Duygudaş olmaktaki samimiyetinizi anladım. Yahudilerin bu coğrafyadan isteyerek gitmediğini, aksine kovulduğunu bildiğinizi hissettim. Bu toprakların tarihinden silinmemek için direniyorken aralanan her kapıdan içeri girmeye gönüllü olan bizlere uzattığınız eli gördüm. Kendinize ait bir şeyler söylemek için değil de, bizler için bir şeyler söyleme niyetiyle orada olduğunuzu fark ettim.

O günkü dualardan da anlaşılacağı üzere minnet Yahudi kültürünün önemli bir parçası, bu yüzden benim teşekkürüm bende kalsın istemedim.

Sinyora Öjeni

http://www.avlaremoz.com/2016/06/02/edirne-belediye-baskanina-bireysel-bir-tesekkur-sinyora-ojeni/

 

  • PEKİ SÜREN BU KÜFÜR, BU NEFRET NEDİR? KİMDİR BU İNSANLAR? NEDİR ALIP VEREMEDİKLERİ? BUNLARA 'MİLLİYETÇİ' DENEMEYECEĞİNE GÖRE, ÇÜNKÜ MİLLİYETÇİLİK BU ÜLKEDEKİ HERKESİ KAPSAR, IRKÇILARDIR, KAFATASÇILARDIR. BUNU KENDİLERİ SÖYLÜYOR!

Biz böyle düşünürken Karel Valansi yazısında ortadaki nefretin vahim boyutlarını belirtiyor. İnsanlar küfür ediyor, Yahudilere. Bu nasıl kabul edilebilir, nasıl Savcılık, Adalet Bakanlığı bu konuya derhal, öncelikle el koymaz? Valansi, haklı olarak 1934 Trakya olaylarını anımsatıyor. Onun Yahudi cemaati üstünde ne büyük yıkım olduğuna değiniyor. Yerden göğe haklıdır. Buna 6-7 Eylül'ü, Varlık Vergisi'ni ekleyelim.

Türkiye, gayrimüslümlere çeşitli dönemlerde nahak yere gadretmiştir. Bir kere bu meselenin bir noktaya getirilmesi gerekir. Valansi yazısında bu olayların kendi cemaatinde de sessizlikle geçiştirildiğini belirtiyor. Öyledir, bu gibi olaylarda ilk tepki susturmak, bastırmak, unutmaya çalışmaktır. Ama bunun bir de sonrası olmalı. O da hukuksal bir dönemin açılmasıdır.

Diyelim henüz orada değiliz. Olaylar da yaşandı, bitti. Peki süren bu küfür, bu nefret nedir? Kimdir bu insanlar? Nedir alıp veremedikleri? Bunlara 'milliyetçi' denemeyeceğine göre, çünkü milliyetçilik bu ülkedeki herkesi kapsar, ırkçılardır, kafatasçılardır. Bunu kendileri söylüyor!

Türkiye'nin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Sadece Yahudilere karşı değil tüm gayrimüslimlere (bu 'azınlık' kavramını da artık dilimizden çıkarmamızın zamanı gelmiştir) uyguladığı bu tutumu aşması, gerçeğiyle barışması, çoğulculuğu, farklılığı, benimsemesi gerekiyor. Düşünün ki, Türkiye'de kala kala 15 bin Yahudi kalmıştır, Edirne'de galiba sadece iki kişi vardır. Bu bir azaptır!

Yeni evli çifti bu girişimlerinden ötürü ayrıca kutlarım, bir ömür boyu mutluluk, sağlık dilerim.

Hasan Bülent Kahraman

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kahraman/2016/06/03/edirnede-sinagog-sevinmek-az-bile#

 

  • NETANYAHU BÖLGEDE BARIŞIN ANCAK VE ANCAK İKİLİ GÖRÜŞMELERLE SAĞLANACAĞINI, BUNUN İÇİN DE MEVCUT ŞARTLARIN UYGUN OLMADIĞINI SÖYLÜYOR

Cuma günü Paris’te toplanan Ortadoğu Barış Görüşmeleri BM, Arap Ligi ve içinde ABD’nin de olduğu 28 ülkenin temsilcilerini bir araya getirmeyi başardı. İlk bakışta başarısızlıkmış gibi görülen bir dizi yönü aynı zamanda farklılığını da teşkil ediyor Fransız girişiminin.

Öncelikle İsrail ve Filistin tarafları toplantıya davet edilmediler. Davet edilselerdi gelmeyeceklerini her iki taraf da belirtmişti ama Fransa tarafı bu zayıflığı akıllı bir manevrayla savuşturmasını bildi. Paris toplantısı, İsrail ve Filistin arasında ileride başlayacak ikili görüşmelerin uluslararası destek zeminini oluşturma toplantısına dönüştürüldü. Toplantı sonucunda da aksiyon kararı tarafları direk görüşme masasına oturtacak ekonomik teşvik unsurları ve özellikle İsrail’in çekincelerini ortadan kaldıracak güvenlik garantileri üzerinde çalışacak ekipler kurmak olarak alındı. Fransa dışişleri bakanına bakılırsa, iki devletli çözümün gerçekleşmesi durumunda AB, İsrail ve Filistin devletlerine imtiyazlı ortaklık teklif edebilecek.

Fransa’nın aşırı istekliliği sebebiyle gerçekleşen toplantının Filistinlilerin hoşuna giden birkaç yönü var. İlki bugüne kadar hep İsrail yanlısı ABD’nin başkanlığında yapılmış olan zirvelerden sonuç alınamamış olması. Filistin tarafı, geçen sene İran’ın nükleer programı konusunda sağlanan uluslararası destek gibi, bu konuda da inisiyatifin ABD’nin değil, küresel bir koalisyonun elinde olması gerektiğini düşünüyor.

Buna karşılık İsrail, her türlü çok uluslu görüşme fikrine soğuk. Netanyahu bölgede barışın ancak ve ancak ikili görüşmelerle sağlanacağını, bunun için de mevcut şartların uygun olmadığını söylüyor. Fransa ise her geçen gün şartların daha da uygunsuzlaşacağı kanaatinde.

Kerim Balcı

https://www.yenihayatgazetesi.com/fransiz-inisiyatifi-filistin-drami-kerim-balci-19641

 

  • GAZZE SAVAŞI’NDA PUTİN İSRAİL’İN HALKINI KORUMAK İÇİN VERDİĞİ MÜCADELEYİ DESTEKLEDİĞİNİ AÇIKLARKEN İSRAİL, ABD’NİN TEPKİSİNE RAĞMEN BM’NİN KIRIM KARARI OYLAMASINA KATILMADI VE RUSYA’YI İLHAKINDAN DOLAYI AÇIKÇA ELEŞTİRMEKTEN KAÇINDI

İsrail ile Rusya’nın ilişkileri nasıl diye soranlar için cevap 7 Haziran’daki Netanyahu ile Putin görüşmesinde. İki ülke lideri bu tarihte, İsrail ve SSCB sonrası Rusya’nın diplomatik ilişkilerinin 25. yıldönümünü kutlayacaklar. Sadece bu bile ilişkilerin iyi olduğunu gösterirken, ikilinin kısa aralıklarla bir araya geldiğini de hatırlatmakta fayda var.

Aralarındaki görüşmelerin ana konusunu Suriye oluşturuyor. İsrail, Suriye’de hava operasyonuna başlayan Rusya ile bir kaza veya yanlış anlaşılmaya olanak vermemek için güvenlik konusunda işbirliği yapmıştı. Rusya da İsrail’in Golan ve Hizbullah konusundaki kırmızı çizgilerine saygı duyuyor. ABD başta olmak üzere Batı ülkeleri, dış güçler tarafından empoze edilecek bir rejim değişikliğine karşı olan Rusya sahaya indiğinde, Suriye politikalarını revize etmek zorunda kalmıştı. Bu durumdan en az etkilen isim ise İsrail oldu. Herkes ‘Rusya Suriye’de ne yapıyor?’ diye düşünürken İsrail hemen duruşunu belirlemişti bile.

Bu işbirliği şaşırtıcı gelebilir. Fakat yeni bir durum değil. Gazze Savaşı’nda Putin İsrail’in halkını korumak için verdiği mücadeleyi desteklediğini açıklarken İsrail, ABD’nin tepkisine rağmen BM’nin Kırım kararı oylamasına katılmadı ve Rusya’yı ilhakından dolayı açıkça eleştirmekten kaçındı. Ayrıca İsrail ile Rusya’nın ilişkilerin ilerlemesi için çalışan çok önemli bir grup var; Rus Yahudileri.

Sovyet rejiminin çökmesinin ardından İsrail’e yaklaşık bir milyon kişi göç etti. Sekiz milyonluk bir ülkede bu rakamın büyüklüğünü tahmin edebilirsiniz. Bugün nüfusun % 15’ini oluşturan bu grup ülkenin kültüründen politikasına kadar birçok konuda söz sahibi. Rusça, İbranice ve Arapça'dan sonra İsrail’de en çok karşılaşılan dil. İsrail ve Rusya arasında güçlü kişisel ilişkilerin olduğu ve bunun geliştirilmesine başta İsrail’in eski Dışişleri yeni Savunma Bakanı Avigdor Lieberman olmak üzere önem verildiği de bir sır değil.

Karel Valansi

http://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/rusya-israil-iliskileri-ve-turkiyeye-etkisi,14726

 

  • RAMAZAN’DA FARKLI İNANÇ GRUPLARININ BİRBİRİNİ İFTARA DAVET ETMESİ ANADOLU’NUN ÇOK ESKİ VE GÜZEL BİR GELENEĞİ. TÜRK MUSEVİ CEMAATİ BUNA UYGUN OLARAK 9 HAZİRAN GÜNÜ EDİRNE’DE YAKLAŞIK 1.800 KİŞİNİN KATILACAĞI BÜYÜK BİR İFTAR ORGANİZE EDİYOR.

Vicdanlı, çok iyi kalpli bir insan ve gerçek bir hayırseverdi. Sami Herman güleryüzü, pozitif enerjisi ve geride bıraktığı iyiliklerle aramızda yaşayacak.

Sinagogdaki kısa dini törende Ortadoğu’nun iki büyük inancı Yahudilik ve İslam’ın aslında birçok yönüyle birbirlerine benzediğine bir kez daha şahit oldum.

Okunan ilahiler, makamlar, mekânda kadınlarla erkeklerin oturma düzeni ve daha birçok şey arasında önemli yakınlık var.

Ramazan’da farklı inanç gruplarının birbirini iftara davet etmesi Anadolu’nun çok eski ve güzel bir geleneği. Türk Musevi Cemaati buna uygun olarak 9 Haziran günü Edirne’de yaklaşık 1.800 kişinin katılacağı büyük bir iftar organize ediyor.

Etkinlik, Edirne’deki Büyük Sinagog’un sokağında yapılacak. Öncesinde yine aynı yerde Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı ordusu bünyesinde savaşan Yahudiler sergisi açılacak. Bu topraklarda yüzyıllardır bir arada kardeşçe yaşayanların bu birlikteliğine tanıklık etmek beni geleceğe dair umutlandırıyor.

Hakan Çelik

http://www.posta.com.tr/turkiye/YazarHaberDetay/Sami-Herman.htm?ArticleID=346064

 

  • TÜRKİYE’NİN ABD’YLE MAKASI AÇILIRKEN, İSRAİL VE AMERİKA’DAKİ YAHUDİ ODAKLARI WASHİNGTON’A AĞIRLIK KOYMUYOR. NETANYAHU’NUN SON SÖYLEMİNDE ÖNGÖRDÜĞÜ GİBİ, İKİ ÜLKE ARASINDA KÖPRÜLER YENİDEN ONARILIRSA, ANKARA - WASHİNGTON ARASINDA SERİN RÜZGÂRLARIN ILINMASI MÜMKÜN

SİYASET ve diplomasinin gün ışığına çıkmamış bir başka “özeline” daha işaret edeyim. Abdullah Öcalan’ın ve PKK’lıların dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad tarafından sınır dışı edilmesinde elbette Türkiye’nin “Bunun sonu savaştır” resti noktayı koymuştu.

Ama... Perde gerisindeki başka faktörü de görmeliyiz.

O yıllarda Türkiye-İsrail ilişkileri en üst düzeydeydi.

İsrail savaş uçaklarının pilotlarına eğitimi Konya Ovası üzerinde veriyordu.

Türkiye’nin başta F104’ler olmak üzere savaş uçaklarının ve bazı donanımların yenilenmesi İsrail’de yapılıyordu.

Esad Türkiye’ye kafa tutsaydı, ülkesi Türkiye ve İsrail arasında sandviç olacaktı.

Apo’nun ABD tarafından Afrika’daki bir Yunan elçiliğinden paketlenerek Türk güvenlik ekibine tesliminde ilk sebep “Irak’a ikinci savaşın Güneydoğu Anadolu üzerinden yapılması” planıdır.

Türkiye’de ABD’ye karşı sempati psikolojisi yaratmak hesabının sonucudur.

Diğer sebep ise İsrail’in ve dolayısıyla Amerika’daki Yahudi egemen odaklarının bölgedeki tek “Batı’ya açık, laik ve demokratik” ülke olarak Türkiye’yi görmeleriydi. “Tek dost” Türkiye’nin elinin kuvvetli olmasını istiyorlardı.

Washington’u da buna göre yönlendirmeye çalışıyorlardı.

BİR süredir artık koşullar e skisi gibi değil. Türkiye’nin ABD’yle makası açılırken, İsrail ve Amerika’daki Yahudi odakları Washington’a ağırlık koymuyor. Netanyahu’nun son söyleminde öngördüğü gibi, iki ülke arasında köprüler yeniden onarılırsa, Ankara - Washington arasında serin rüzgârların ılınması mümkün. Tabiidir ki -özellikle PYD nedeniyle- çözülmesi zor yumak bir anda sorun olmaktan çıkmaz ama “akılcı formüller” için aradaki kapının sürgüsü çekilebilir, içeri ışık girecek bir aralık ortaya çıkabilir.

İsrail elbette yanlışlar yaptı ama “gerçekçi politika” da görmezden gelinemeyecek kadar elzemdir.

Güneri Cıvaoğlu

http://www.milliyet.com.tr/israil-le-yeniden/siyaset/ydetay/2254933/default.htm

 

  • İSRAİL İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİ SÜRECİNİN SON AŞAMASINDA BU "HAMAS ENGELİ" DE HERHALDE BİR ŞEKİLDE AŞILACAK. BÖYLELİKLE, TÜRKİYE ORTADOĞU POLİTİKASINDAKİ TIKANIKLIKLARIN HİÇ OLMAZSA BİRİNDEN KURTULABİLECEK

Türkiye­İsrail ilişkilerinde Mavi Marmara trajedisi nedeniyle yaşanan durgunluk altıncı yılını geride bıraktı. Türkiye Doğu Akdeniz dengeleri açısından İsrail ile olan ilişkilerinde her zaman dikkatli olmuştur.

Ortadoğu bölgesinde izlediği dış politika ile tarafsız, sorunların tüm aktörlerine eşit mesafede duran ve çözüm önerileriyle barışı kolaylaştırma faaliyetlerinde daima katkısı aranan bir ülke olma özelliği Türkiye'nin hem İslam dünyası ve Arap ülkeleriyle hem İsrail ile ilişkilerini bir arada sürdürebilmesiyle mümkün olmuştur. 2010 yılından beri bu özelliğini kaybeden Türkiye'nin Ortadoğu politikasındaki gediklerden biri İsrail ile ilişkilerin yeniden normalleşmesiyle kapanabilecek.

Bu konuda neredeyse bir yıla yakın bir süredir "oldu olacak" şeklinde bir iyimserlik havası hakim. Söylendiğine göre, Türkiye'nin "özür" koşulu yerine geldi, "tazminat" koşulu neredeyse çözüldü ancak "Gazze ablukasının kaldırılması" konusunda hala Türkiye'nin beklentisi karşılanmadı. Her iki başkentten yapılan açıklamalara bakılırsa, önümüzdeki hafta Avrupa'da yapılacak heyetler arası görüşmelerin neredeyse son olacağı ve normalleşme konusunda anlaşmaya varılacağı umuluyor.

Her iki ülkede de yaşanan hükümet değişiklikleri normalleşmeyi biraz geciktirdi. Türkiye'de Başbakan Davutoğlu değişirken İsrail'de de eski Dışişleri Bakanı Lieberman hükümete yeniden girdi ve bu defa Savunma Bakanı oldu. Bu iki şahsiyetin bir arada bulunmalarının normalleşmenin önündeki en büyük engel olduğunu iddia edenler şimdi bu yeni parametreler çerçevesinde sürecin daha kolay sonuçlanabileceğini varsayıyorlar.

Hala sorunların tam olarak giderilemediğini dile getirenler ise "Gazze ablukası" diye bir durumun artık söz konusu olmadığını, asıl sorunun Türkiye'nin Gazze'ye yapmak istediği "yardım" içinde özellikle bölgeye ihraç edilmesi öngörülen ürünler arasında yer alan bazı mal ve malzemelerden kaynaklandığını, İsrail açısından bu konunun "duyarlılık" oluşturduğunu ileri sürüyorlar.

Çözümlenmesi gerektiği söylenen engellerden biri de Türkiye'nin Hamas'a vermekte olduğu destek. İsrail'in bir terörist örgüt olarak kabul ettiği Hamas'ı Türkiye'nin öyle görmediği biliniyor. İsrail Hamas'ın Türkiye tarafından himaye edildiğini, bunun yarattığı duyarlılığın bir şekilde giderilmesi gerektiğini belirtiyor.

Dış politika birbirine benzer sorunlar nedeniyle her zaman tıkanıklıklarla karşılaşabiliyor. İsrail­Hamas­Türkiye sorunsalı adeta Türkiye­PYD­ABD sorunsalını hatırlatıyor. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinin son aşamasında bu "Hamas engeli" de herhalde bir şekilde aşılacak. Böylelikle, Türkiye Ortadoğu politikasındaki tıkanıklıkların hiç olmazsa birinden kurtulabilecek.

Ünal Çeviköz

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/unal-cevikoz_617/dis-politika-ve-iki-normallesme_40112059#

 

Netten okumalar

 

  • TEK TRAVMA, ÇİFT TANIKLIK: GEORGES PEREC VE HOLOKOST – KAMAR ARARAT KALPAKÇİYAN

http://www.avlaremoz.com/2016/06/06/tek-travma-cift-taniklik-georges-perec-ve-holokost-kamar-ararat-kalpakciyan/

 

  • HİZBULLAH-İSRAİL: SAVAŞ TAMTAMLARI ÇALIYOR - ELİJAH J. MAGNIER

http://www.evrensel.net/haber/281784/hizbullah-israil-savas-tamtamlari-caliyor

 

  • TÜRKİYE-İSRAİL YAKINLAŞMASI GERÇEK Mİ? – ESİN GEDİK

http://www.yurtgazetesi.com.tr/turkiye-israil-yakinlasmasi-gercek-mi-makale,12051.html

 

  • TÜRKİYE: FIRINLARDA YAKTILAR, ALMANYA: HOLOKOST BİRİCİKTİR – SERDAR KORUCU

http://www.avlaremoz.com/2016/06/03/ankara-firinlarda-yaktilar-almanya-holokost-biriciktir-serdar-korucu/

 

Takılan tweetler

İstanbul LOOK ‏@IstanLOOK  1 Haz

Kapıları yağlayan adam Yuda Marko Levi'nin anlık hikayesi...

 

 

 

fatihyaşlı ‏@fatih_yasli  2 Haz

Yahudi düşmanlıkları nedeniyle hitler'e hayran olanların, soykırım tasarısı geçince "siz de Yahudilere soykırım yaptınız" demesi..

 

Aykan Erdemir ‏@aykanerdemir  31 May

Sinagog düğününü hedef alan nefret söylemi hakkında suç duyurusunda bulunan Müslüman avukat @bgurdogan'ı kutlarım.

 

Mehmet Akif Özdemir ‏@ma_ozdemir  31 May

Her 26 Ocak'ta Uluslararası #Holokost Anma Günü'nde ülkemizde de etkinlikler düzenleniyor. Bir müze veya anıt?

 

Mehmet Akif Özdemir ‏@ma_ozdemir  31 May

Bugün uygar dünyanın yüzünü kızartan mazi #Holokost müzelerindedir. Koleksiyonların zenginliğini üzülerek görürsünüz