Alaaddin’in Sihirli Lambası

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
30 Mart 2016 Çarşamba

Of…. Offf, içim daraldı içim. Başımı hangi yöne çevirsem etraf ‘kobmob’. Gazete okumayayım, diyorum. Yine de başlıklara göz atıyorum. Televizyonun karşısına geçmiyorum. Ama bu kez de eşimin izlediği yabancı ajansların haberlerini işitiyorum.

Psikologların, ‘normal yaşantınıza geri dönün’ çağrılarına sinirleniyorum ama mümkün olduğunca günlük yaşantımı sürdürüyorum. Hatta geçenlerde bir AVM’nin giriş katında yemek yiyip, üst kattaki bir dükkâna girdik. Normal şartlarda elimiz kolumuz dolu çıkabilirdik. Nedense herkesin cebinde akrep… Gereksiz alışverişin sırası değil.

Dükkan çıkışında bir birimizi beklerken, aniden ‘bam’ diye bir ses. Dizlerimin bağı çözüldü. Meğerse tam karşı sırada iki ergen şaka niyetine kesekâğıdını şişirip patlatmışlar. Hiç de komik değildi doğrusu. Demek istediğim insanlar her ne kadar günlük yaşantılarını sürdürüyorlarsa da, birçoğumuz gergin.

Zaten roller de değişti. Önceleri biz çocuklarımızın nerede olduklarını merak ederken, şimdilerde çocuklar bizi arıyor. Tam yemek siparişi veriyorduk ki, arkadaşlarımızın çocuğu aradı, “Anne neredesin?” “Şurada, burada”. “Ne işiniz var orada, yer mi kalmadı?” vs vs. Keyifle iki lokma yiyeceğiz, onu da boğazımıza dizdiler. Oysa biz de dünkü çocuk değildik.

Restorana girince, lojistik bir plan çizip ona göre yer seçtik. Hani maazallah bir olay vuku bulursa caddeye ulaşacak en uygun noktadaydık. Normal mi bu?

İnsanın kendine ait bir kozası olmalı diye söyleniyorum. İyi gün var, kötü gün var. Alaaddin’in Sihirli Lambası gibi bir dokunuşta kimsenin bilmediği korunaklı küçük bir yuvanız olmalı. A şimdi, a sonra derken onu da hayata geçiremedim. Kaldık cascavlak şehrin ortasında.

Ortamdan uzaklaşıp seyahate çıkmak isteseniz, böyle bir şansınız yok. Önce havaalanı bölümünü kazasız belasız atlatmalısınız. Hâlbuki ne çok severim havaalanında aylak aylak dolaşmayı.

Şimdi kenardan gitmekte yarar var. Uçak yolculuğunu da sorunsuz geçirdiniz diyelim. İndiğiniz yerde çok mu huzurlu olacaksınız?

Yazdıklarımın çoğu birer paranoya örneği tabi. Ancak dünya bu savaşın içinden nasıl çıkacak bilmiyorum.

Güneşli, aydınlık bir bahar mevsimi bizim olsun.