Nasıl koşacaksın ?

İndian Wells’te düzenlenen, Djokovic’in artık kolunun doğal bir uzantısı haline gelen bir başka kupayı kaldırdığı tenis maçından bahsetmeyi düşündüysem de, farklı bir spor dalı gelip aklımı çeldi. Hatta eminim ki birçoğunuzun aklını çeliyordur bu sıralar; koşu.

İdil HAZAN KOHEN Spor
23 Mart 2016 Çarşamba

Koşu dediğimizde sahil kenarında, ormanda, daha da şanslıysak güneşi arkasına, dalgaları ayağının altına almış plajlarda süzülen, tabana kuvvet adam ve kadınlar belirebilir zihnimizde. Ha, cebinden boğum boğum sucuk sarkıyor gibi, arkasından salyalar saça saça koşturan bir köpekten kaçan adam da canlanabilir aklınızda; ancak bugün gözümün önüne gelen bambaşka yolları eskiten tabanlar.

Öyle günler yaşıyoruz ki, hepimizin aklının bir köşesinde koşmak, koşup kaçmak fikri cirit atıyor. Korku ve tehlikenin kök saldığı, nefretin 50 tonunun en çok satanların başına taht kurduğu bir krallıktan koşarak kaçmak… Bu niyet gelip gelip kapınızı çalıyorsa ve bir gün açmaya niyetliyseniz, uzun mesafe koşulara hazırlanmanız lazım o vakit.

Bir kere uzun mesafe koşmak çok disiplinli bir tempo ve oldukça sağlam bir yapı gerektirir. Yarın öbür gün geçmişinin doğup büyüdüğü sokakları, dostları, evinin civarındaki esnafla olan küçük atışmaları özlerim, algımı, dilimi, geçmişimi mazide bırakamam diyorsan, o zaman senin yapın uzun mesafe koşuya uygun değil. Koşunun ortasında nefesin kesilir, durmak, geri dönmek fikri baldırlarına giren kramp gibi keskinleşir ve o finiş çizgisi arkanda bırakıp kaçmaya karar verdiğin mazin kadar belirsizleşir. Pistin tam ortasında ne giden ne kalan olursun, Araf bekçisi gibi geçmişle gelecek arasında mekik dokuyarak tüketirsin nefesini.

Orta mesafe koşuları

O zaman tezgâhın ikinci çekmecesinde duran orta mesafe koşuları çıkarabilirsin vitrine. Orta mesafe koşuları pistte saat yönünün tersine koşulur. Burada en önemli etken baştan sona kadar hızı düşürmeden, sürat ve gücü en yüksek performansta buluşturarak koşmaktır. Bu durumda sorunun merkezine sırtını verip “Allah ne verdiyse” diyerekten ters tarafa koşabilirsin; ancak hedeflediğin yere varana kadar merkezde kalan kız arkadaşını, yaşı epeyce geçkin olduğundan senin gibi koşamayıp olduğu yerde kalmaya mecbur karşı komşunu, seninle gelmeye bir türlü ikna edemediğin akrabalarını bir kez daha uyarmaya vaktin yoktur. Bu koşuda sana vakit kaybettirecek hiçbir riske bilet kesemezsin. Ha, bu orta mesafe olduğundan uzun mesafeye göre geri dönüşü daha kolaydır. Ortam sakinleştiğinde, fırtına durulduğunda geri dönüp kaldığın yerden devam etme şansın olabilir ancak her şeyi yerli yerinde bulamayabilirsin. Karşı komşun, en iyi ihtimal, eceliyle ölmüş, kız arkadaşın acısını onunla paylaşan daha yürekli bir genç bulmuş olabilir. Gittiğin okulun, işin, barın kapıları yeniden açıldığında bedenen ve ruhen birleşip ayakta kalanların zaferine kaynaşmaya çalıştığında ayrık otu gibi sırıtırsın aralarında. Korku ve acıda birleşip sağ çıkanların yanında eksik kalırsın. Yalnızlaşmak ile baş edemeyeceksen, orta mesafe koşular da pek senin stilin sayılmaz.

Engelli koşu

Elde kalıyor engelli koşu. Bu, diğer iki teknik kadar aşina olduğunuz bir stil olmayabilir. Burada en önemli şey sabır ve dikkattir. Koşan kişi, engellerin tam üzerinden geçmelidir. Engeli aşarken çift kolla ileri doğru hamle yapıp, ardından da bacaklarını hızlı bir biçimde öne uzatarak yol almalıdır.

Bu koşu stilini deneyecekseniz, tatil, seyahat, ziyaret dışında kapınızı çalan “uzaklara gitmeliyim” düşüncesini, apartmanın altındaki, “seyyar satıcılar giremez” tabelasının yanına asabilirsiniz. Zira ülkede bomba da patlasa, şahsınıza, dininize, ırkınıza her fırsatta ‘ötekicilik’ de yapılsa, sizin ait olduğunuz yer burasıdır fikriyle koşmak gerekir. Uzun, kısa, uzak, yakın mesafeler yerine yılmadan, bıkmadan, usanmadan engellerin üzerinden atlamanız, geçmişe geleceğe olmasa da ileriye koşmanız gerekir.

Zorlu bir türdür, takılıp sendeleyeceğiniz çok engel çıkacaktır karşınıza ancak burada finiş çizgisinin sonunda görünen kişinin, telefon piliniz gibi sürekli eksilen motivasyonunuzu şarj edecek gücü vardır. Zira orada sizi bekleyen, korku, nefret, sindirme ve acının üzerinden atlayıp, kimliğinizi size uzatmak için uzun bir zamandır sabırla bekleyen, sizin kendinizden başkası değildir.