Her stajyer ister başarılı bir kariyer

Yaz dönemi geliyor. Üniversite öğrencilerinde tatlı bir telaş var. Mezun olacaklar kariyer günlerinde müstakbel işlerini, staj isteyenler veya yapmak zorunda olanlar idealist hedeflerini deneyimleyecekleri bir şirket arayışı içindeler. Şirketler de gelecekteki entelektüel sermayesini, kalifiye işgücünü bulma arayışındalar.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
23 Mart 2016 Çarşamba

Öğretim üyesi olduğum üniversitede her sene tatlı bir telaşı gözlemleme imkânım oluyor, gayet de başarılı çalışmalar var hem okulda, hem öğrencilerde ve öğrenci kulüplerinde. Zorunlu staj ile anlaşmalı kurumlarda öğrencilere tecrübe kazanım imkânı sağlanması da çok güzel ve başarılı bir uygulama. Aklıma 90’lı yıllardaki kendi dönemimiz gelince şimdikiler çok şanslı. Bu nedenlerle de bu yazıyla gençlere seslenmeye karar verdim.

Önce kendimden başlayayım. Bizim üniversite dönemimizde bu kadar şirket, staj imkânı, kariyer günü yoktu. Okulumuz da zorunlu tutmuyordu stajı. İlk tecrübemizi, bir arkadaşımızın arkadaşının babasının ünlü bir perakende mağaza zincirinin İK Genel Müdür Yardımcısı olması sayesinde Şişli şubesinde, part-time satış elemanı olarak kazanmıştık arkadaşlarımla. Sonra bir tatil dönüşü, ünlü bir grubun şirketlerinden birinde Mali İşler Departmanında çalışan yolda tanıştığım birisi ile sohbet esnasında ayarlamıştım yaz stajı imkânımı. Aynı grupta bir başka şirketten gelen teklifle ikinci stajımı yaptım. Ayrıca, turist rehberliği yaptım ve Fransızca özel ders verdim. Tüm bu deneyimlerde çok şey öğrendim ve deneyimledim şanslı bir öğrenci olarak. Mezuniyetim sonrasında Fransızca ve İngilizce bilgimi kullanabileceğim bir alanda çalışmak istedim ancak buradaki şansım yıllar sonra danışmanlık sektörüne geçtiğimde döndü. Farklı projelerde çalışma ve farklı kurumlarda deneyimler kazanma imkânım oldu. En bilinenlerden birisi Türkiye’deki posta bankacılığının kuruluş çalışmalarıdır. İş hayatıma Sultanhamam piyasasında başlamam da bugün hala ballandıra ballandıra anlattığım birçok hikâyemin kaynağıdır. Şalom ile tanışmamın da önemli tesadüflerinden biridir. Tüm bunların sonunda öğrendim ki, tecrübe kazanmanın ve doğru başlangıçların en önemli basamağıdır stajlar ve kariyer günleri. Yoksa tesadüfler ve şans belirler kariyerleri.

Şimdi konuya diğer tarafları açısından bakarsak, öncelikle öğrencilerden bahsedelim. Bu yazımda, CV yazma, mülakat teknikleri, giyim kuşam gibi başlıklardan bahsetmeyeceğim. O konularda sınırsız kaynak var zaten. Hatta doğrusu hangisi tartışılacak kadar da çoğaldılar.

Yurtdışı deneyim konusunda cesur olmalı

Öğrencilerime yurtdışında deneyim kazanmaları konusunda cesur olmalarını ve risk almalarını öneriyorum. Zaten girişimcilik dünyadaki (in) trendler arasında. Erasmus ile yurtdışındaki üniversitelere gitmeleri, Interrail ile Avrupa’yı gezmeleri, yakın ülkelere turist olarak dahi gitmelerini, yurtdışında ve uluslararası organizasyonlarda staj imkânlarını sorgulamaları ve hatta mezun olduktan sonra da yurtdışındaki iş olanaklarını araştırmalarının kendilerine kazanımlarını söylüyorum. Tabii, öncelikle ihtiyacı olanlar açısından İngilizcelerine yatırım yapmalarını. Günde iki kelime ile bir sene sonra günlük konuşmaya yetecek kadar kelime bilgisine sahip olmak mümkün. Gramer ve konuşma içinse, kişinin kendisinin çalışması, pratik için yabancı arkadaş bulması, kursa gitmesi ya da yurtdışında okula gitmesi alternatifleri ile lazım olacak kadar temel İngilizce bilgisi öğrenmek mümkün. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Finans Bölümü derslerimde Erasmus Programı ile Kenya, Somali, Çin, Pakistan, Çek Cumhuriyeti, Litvanya’dan gelen öğrencilerim oldu. Aynı sınıftaki diğer öğrencilerime de, globalleşen dünyanın bir vatandaşı olmak adına benzer deneyimleri edinmelerini öneriyorum. Gidenlerin hepsi memnun. G-20 ülkesi olarak dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan bir ülkenin, gerek ihracat hedefleri gerekse bölgesel konumu bu çabaları daha fazla gerektiriyor.

 İş tanımından bağımsız bir staj gerek

Bir diğer önemli başlık, şirketten ve işin tanımından bağımsız olarak staj yapmaları gereği. Staj imkânı yaratamayanların anlatacak bir hikâyeleri olması için, sivil toplum kuruluşlarında, projelerde deneyim kazanmaları özellikle iş mülakatlarında farklılık yaratmak adına önemli bir kazanım. Stajda ne yapıldığından çok nasıl bir tecrübe kazanıldığı ve aktarıldığı önemli. Fotokopi çekmekle bile geçse bütün bir staj dönemi, sıkışan kâğıdın nasıl çıkarılacağı, sıkışmaması için nasıl konulacağı, nasıl kartuş / toner takılacağı bile önemli bir deneyim. Kaldı ki, CV’lere iş deneyimi alanına “Şirketin dokümantasyon ve arşivleme çalışmalarına destek verilmesi” yazıldığında bunu kabul etmeyecek profesyonel ve İK’cı yok zaten. Herkes bilir stajın ilk aşamasının getir götür işleri olduğunu ve bu gayet kabul edilebilir bir iş tanımıdır. Hatta LinkedIn’in yeni trendi olan özlü sözlü postları ile paragrafımızı tamamlarsak Konfüçyüs demiş ki: “Staj kariyer hayatının ilk basamağı ise 2+2= kaç eder.” Özetle, profesyonel değil akademik kariyer bile hedeflense pratik tecrübe, sektör deneyimi önemli.

Kariyer günlerine katılım önemli

Daha çok başlık var, son bir tane ile bu kısmı tamamlayalım. Kariyer günlerine, staj seçmelerine, konuşmalara ve panellere katılımlar önemli. Üniversitelerin kariyer merkezleri ve öğrenci kulüpleri günümüzde birçok panel, konuşma, festival, gün, konferans düzenliyor. Buralarda sektör uzmanlarının ve temsilcilerinin söyledikleri arasından cımbızla önemli kelime ve başlıkları çekmek kariyer yönünü doğru tespit etmek adına önemli. Ne olmak istenildiği kadar ne ve nerede olmak istenmediği de bir kazanımdır mezun adayları için.

Şirketler için yeni bir eşik sıçraması gerek

Şimdi gelelim şirketlere. Üniversiteler ile daha fazla işbirliği ve bu çalışmalara yatırım kazanımlar açısından faydalı. Üniversite mezunları sonuçta düşük maliyetli kalifiye işgücü açısından vazgeçilmez. Sanayi Devrimi sonrası artan arz yaklaşımının 1929 Büyük Buhran sonrası taleple dengelenmesi açısından ‘Pazarlama’ başlığı ile keşfedildi beyaz yakalılar ilk önce. İkinci Dünya Savaşı sonrası artan sorunlar ve ihtiyaçlar ile ikiye bölündü beyaz yakalılar ‘Yönetim’ ve ‘Diğerleri’ olarak. 2008 Lehman Brothers sonrası ise, 90’lı yıllarda başlayan Dijital ve Global Ekonomi kuşağının kırıldığı yeni bir çağa işaret ediyor. Şirketler için yeni bir eşik sıçraması gerekiyor. Personelden insan kaynaklarına dönüşen birimler artık insanın bir bilanço dışı kıymet olduğunu ve Üretim Faktörleri arasındaki emek ve sermayenin ‘Entelektüel Sermaye’ başlığında yakınsama yarattığını, kaynak kelimesi ile tüketim algısının oluştuğunu artık fark etmeleri gerekiyor. Bu nedenlerle, maliyetleri yönetmek adına sadece özlük haklarında optimizasyondan çok doğru kaynağı doğru şekilde istihdam edebilmek adına, verimlilik kelimesi ile üniversite sıralarında tanışmak artık bir şart. Birçok sektör aradığı kalifiye işgücünü mezun olarak veren bölümler dışındaki adayları hâlâ istihdam ediyor. İşin ayrıca gelişen teknolojiler boyutu var. Robotlar, yapay zekâ artık şirketlerin gündeminde. Hatta Z Kuşağı ve yeni mezunlar ile iş değiştirenlerin yakın bir gelecekte tek rakiplerinin kendileri olmayacağı, yapay zekâlı bir insansı robot ile rekabet edeceklerini söylemek çok güç değil. Tabii, RobotİK departmanları mıdır kariyerlerini yöneten o da bir soru.

Son taraf ise üniversiteler. Kariyer günleri, merkezleri, özel sektörle işbirliği kalifiye işgücüne katkı açısından olumlu başlıklar. Her mezunun akademisyen olmayı hedeflemediği düşünüldüğünde, piyasaya yetişmiş eleman göndermek yükseköğrenimin temel amacına doğrudan hizmet etmekte. Ancak, özellikle sosyal bilimlerde bitirme tezi adı altında yapılan çalışmalar piyasaya hazırlık için tek başına yeterli değil. Aynen tıp mezunlarının doktor olması için geçirmek zorunda olduğu aşamalar gibi, belki de en az bir zorunlu staj ve sivil toplum kuruluşu projesinde yer alma, hakemli dergilerde en az bir makale yayımlama şartı getirilmeli mezuniyet için. Federal Reserve, faiz hesabı, Montesquieu güçler ayrılığı, Roma İmparatorluğu’nun çöküş nedenleri, Türkiye Cumhuriyet (“i” yoktur) Merkez Bankası gibi temel piyasa dinamiklerini bilmeden mezun olan bir personel adayı çoğu zaman (şanslı ise !) ‘Akademi’ başlığı altında özel sektörde hizmet için eğitimlerle devşirilmek zorunda kalıyor.

Devletin rolü

Son olarak devletin rolüne bakarsak; Üniversite, yükseköğrenim, İŞKUR, MEB, Çalışma ve Ekonomi Bakanlığı, kalkınma ajansları, KOSGEB, yatırım teşvikleri, meslek (yüksek) okulları, SGK, TOBB, TESK, DPT, vb. işgücü ve eğitim/öğrenim başlıkları ile doğrudan ilgili bu kurumlar arasında, kaynak planlaması adına bir “Makro İşgücü Trafiği Planlama Ve Yönetim Ofisi” kurulması da genç nüfus ile G-10 hedefleri ve makro ekonomik dengeler arasındaki korelasyonu yükseltecektir. Özetle bir “Entelektüel Sermaye ve RobotİK Bakanlığı” olmalıdır. Teknoloji, Ekonomi ve Çalışma Bakanlığı gibi kavramlar da ileriki yıllarda ülkelerin teknolojik yakınsama kapsamında dikkate almak zorunda kalacağı kavramlar olacak. En azından işsizliği yönetebilmek için. İşte o günün yöneticileri için bugün stajlar bu yüzden de önemlidir.