Mauthausen’in mucize bebekleri

‘Born Survivors’ adlı kitabında İngiliz yazar Wendy Holden, Nazi kamplarında doğum yapan üç annenin ve dünyaya getirdikleri, hayatta kalma şansını yakalamış bebeklerinin yürek parçalayıcı öyküsünü anlatıyor.

Nelly BAROKAS Kültür
13 Ocak 2016 Çarşamba

Wendy Holden otuz roman yayınlamış bir yazar olarak, ‘Born Survivors’ adlı romanının bugüne dek yazdığı en önemli kitap olduğunu düşünüyor. Kitap, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi temerküz kamplarında doğmuş üç bebeğin gerçek öykülerini aktarıyor.

1945 yılının Nisan ayında sadece 31 kilo olan Priska, çalıştığı fabrikanın tezgahının üzerinde Hana’yı dünyaya getirdi. Priska kadar cılız olan Rachel, Avusturya’daki temerküz kampı Mauthausen’e doğru 17 gün süren tren yolculuğunda, hiç gıda ve su bulunmayan bir vagonda çok zor bir doğumla Mark’ı doğurdu. Anka ise içinde ölmekte olan birçok kadının bulunduğu yük arabasında Eva’yı doğurdu.

Bebekler ve anneleri biraz şans, biraz da sebat etmeleri sayesinde mucizevi olarak hayatta kalmayı başardılar. Annelerden hiç birinin diğerinin bulunduğu koşullardan haberi yoktu, hayatta kalabilen üç  çocuk da 65 yıl sonra ilk kez bir araya gelmelerine dek kampta doğan tek çocuk olduklarını düşünüyor, birbirini tanımıyordu.

Geçmişte İngiltere’nin Daily Telegraph gazetesinde savaş muhabirliği yapmış Wendy Holden, şiddet ve zülum konusunda yazma deneyimi olan bir kişi. “Babam Burma’da Japonlara karşı savaştı” diyen yazar, İkinci Dünya Savaşı ve Holokost dönemi tarihine ilgi duyuyor. İçeriğinde şiddet bulunan birçok kitap yazdığı halde, bir bakıma sonu iyi biten bir Holokost kitabı olan ‘Born Survivors’u kaleme alırken sık sık ağladığını gizlemiyor.

Kitabın doğuşu, Holden’ın Auschwitz’de hamile olup doğurduğu bebeği yitiren bir kadının ölüm haberini okumasıyla başladı. Ölüm kamplarında hamile kadınlar konusunun daha önce işlenip işlenmediğini araştırdı. Hiç kimsenin bu konuda yazmadığı gerçeği ile karşılaştı.

“Bu benim ilk şansım oldu” diyen Holden’ın ikinci avantajı, üç bebekten en küçüğü olan Eva Clarke’ın İngiltere’de ve kendi evinin  yakınında Cambridge’de yaşadığını öğrenmesiydi.

Holden, “Onunla ilişki kurup, öyküsünü bana anlatmaya gönüllü olup olmadığını sordum. Eva’nın yanıtı, ‘70 yıldır seni bekliyorum’ oldu” sözleriyle yola çıkış sebebini ifade etti.

Mauthausen bebeklerinden Eva Clarke, Mark Olsky ve Hana Berger Moran ilk kez Avusturya’daki kampın ABD güçleri tarafından özgürlüğüne kavuşturulduğu tarihin 65. yıldönümü vesilesiyle 2010 yılında düzenlenen törende bir araya geldiler. Her üçü de yaşam öykülerinin kayıt altına alınmasına gönüllü oldular. Holden’ın gazetecilikten kaynaklanan altyapısı kitabın dönem araştırmasını başarı ile yapmasına yardımcı oldu.

Horni Briza’da

bir tren durdu

Wendy Holden adeta bir dedektif gibi çalışarak, üç genç anne hakında tanıklık yapacak kişileri bulmak üzere 11 ülke dolaştı. Duyduğu öykülerden biri, o dönemde Çekoslovakya olan Çek Cumhuriyetinin küçük bir kenti Horni Briza kaynaklıydı. Aralarında üç genç annenin de bulunduğu ve yüzlerce Yahudi’yi Mauthausen’e taşımakta olan bir ölüm treni 21 Nisan 1945’te o kentte durduğunda kadınlardan ikisi doğum yaptı. O kentte bu olaya tanık olanlar anımsadıklarını yazara anlattılar.

Yağmurlu bir cumartesi akşamı Homi Briza tren garının müdürü Antonin Pavlicek karşılaştığı durum nedeniyle dehşet içindeydi. Trenin sorumlusu Nazi subayı ile uzun tartışmalar sonucunda Pavlicek insani bir yardım girişiminde bulunmak üzere harekete geçmiş, yerel halkın yardımı ile tren vagonlarına yiyecek, içecek, hatta ağlamaları duyulan yeni doğmuş bebeklere giysi taşımışlardı. O trende Hana ve Mark dışında başka bebekler de vardı, ama ne yazık ki hiçbiri hayatta kalamadı.

Horni Briza’dan gelen bilginin ardından yazar Wendy Holden, kentin belediye başkanına kendisi ile savaş dönemi ile ilgili konuşmak istediğini bildirdi. Belediye başkanı görüşmeyi kabul etti, hatta görüşme günü oraya, Yahudileri taşıyan trenin Horni Briza’da durduğu 1945 yılında genç olan ancak günümüzde yaşları 79 ile 84 arasında 10 kişinin de hazır bulunmasını sağladı.

“O günün tanıkları gördüklerini anlattılar. Uzun yıllardır kimselerle paylaşmadıkları anıları, trenin orada durduğunu, istasyon müdürünün SS ile tartışmalarını aktardılar.”

Üç anneden, Hana’nın annesi Priska ile Mark’ın annesi Rachel birkaç yıl önce hayata veda ettiler. Eva’nın annesi Anka ise tam 96 yaşında, Wendy Holden’in Eva ile ilişkiye girmesinden altı ay evvel öldü. ‘Born Survivors’ yazarı Wendy Holden, “Anka, Rachel ve Priska’yı tanıyormuşum izlenimini edindim. Onların öykülerini belgelemiş olmanın benim için bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum” demekte.

Kaynakça: The Times of Israel