Onlar sadece farklı öğrenen çocuklar!

Bu çocuklar hasta değil, garip değil, anormal hiç değil!

Raquel AŞKANER HABİB Çocuk-Aile
21 Ekim 2015 Çarşamba

Son yılların yaygın bir terimi halini alan DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) artık biraz kafa karıştırmaya başladı. Her önüne gelen bir fikir atıyor, her bu konuda kitap okuyan, araştırma yapan birden uzman kesiliyor. Oysa çocuklara bu tanıyı koymak için çok uzun bir süre inceleme yapıp çocuğu ve aileyi, en önemlisi de çocuğun büyümüş olduğu ortamı araştırmak çok önemli. Her DEHB vakası kendine has bir tanı ve sempomlar taşıdığı için maalesef ki çok sık olarak yanlış teşhise sebep vermekte. Bu şekilde etiketlenen çocuklar kendileri hakkında yanlış bir intibaya düştükleri zaman bunun tamiri daha zor ve zararı daha büyük olmakta. Bu teşhisi doğru koyabilecek uzmanlar ile görüştükten sonra en önemli olan bu çocukları nasıl hayata kazandırabileceğimiz. Çoğunlukla eğitmenlerin ve tabiî ki ebeveynlerin muhakkak okumaları gereken bu yazıda, Uzman Okul Psikologu Selin Karaçam Paksoy, uygulanması gereken alternatif yaklaşımları bizler ile paylaştı

 

 Normal bir sınıf içinde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve/veya Özgül Öğrenme Güçlüğü olan öğrenciler için nasıl uygulamalar yapılabilir?

İnternet çağının başlamasıyla birlikte hepimizin bilgiye ulaşımı artık iyice kolaylaştı. Bu da beraberinde, eskiden pek de bilmediğimiz durumların daha iyi tanınmasını, daha iyi teşhis edilmesini ve anlaşılmasını getiriyor. Durum böyle olunca sanki çevremizdeki bazı teşhis ve tanılar, ‘etiket’ler zamane çocuklarında artmışa da benziyor.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve Özgül Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) gibi gelişimsel bozukluklar da bunlardan iki tane sık rastladığımız örnek.

Bu etiketler sıklıkla karşımıza çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son yıllarda başlattığı ‘Kaynaştırma’ uygulamalarıyla beraber, bu tanıya varılan çocukların haklı ayrıcalıklara ulaşımını da sağlıyor.

 Bu ayrıcalıklar neler? Bu ayrıcalıklara ulaşmak için mutlaka ‘Kaynaştırma’ öğrencisi olmak gerekiyor mu? Kaynaştırma uygulamaları ile normal uygulamalar arasında ne farklar var?

Öğrencinin, içinde bulunduğu yaş grubuna kıyasla yapabildikleri ne kadar farklıysa, farklılaştırılmış bir programa ve kaynaştırma eğitimine ihtiyacı o kadar artıyor. Ancak bazen ara çok açılmış olmasa da, biraz geriden gelen veya gelişiminde ve öğreniminde biraz farklı bir yoldan giden birçok çocuk var. Bu yazı o çocukların öğretmenlerine, anne-babalarına ve –eğer okumayı söktülerse- kendilerine.

Sınıf içinde, DEHB’si ve/veya ÖÖG’si olan öğrencilerin adaptasyonunu arttırmak için ‘Kaynaştırma’ olmadan yapılabilecek farklılaşmış uygulamalardan kısaca örnekler:

• Ön sıraya, sınıfın geri kalanını görüp de dikkatinin dağılamayacağı bir yere oturtmak. Sınıf düzeninin bir parçası olan ve öğretmenin masasına en yakın olan sıraya oturtmak da iyi bir alternatif.

• Hiperaktivitesi olan, kıpır kıpır olup yerinde uzun süre sabit oturamayan öğrenciyi kolaylıkla kalkıp hareket edemeyeceği, sıra ile duvar veya kütüphane arasına oturtmak.

• Hiperaktivitesi olan öğrenciye, kendisi ayağa kalkma ihtiyacı duymadan, ara sıra, sınıf veya okul içinde dönüp dolaşabileceği getir-götür işleri vermek.

• DEHB’si olan öğrencinin çevresini iyi ‘rol modelleri’ ile kuşatmak. Yani sınıftaki olgun, uslu, sorumluluğunu bilen öğrencileri mümkün oldukça DEHB’li öğrencinin yanına veya yakın çevresine oturtmak.

• DEHB’si olan öğrenciye bir ‘eş’ atamak. Bir nevi akran dayanışması. Bu eş, sorumluluğunu bilen ve rol modeli olabilecek bir öğrenci olursa, DEHB’si olan çocuk ondan çok şey öğrenebilir. Ve tabi DEHB’si olan öğrencinin zengin dünyasından da arkadaşları faydalanabilir.

• Her günün sonunda öğretmeni ile geçireceği 3-5 dakikada günün ödevleri üzerinden geçilip, gerekli malzemelerinin çantasında olup olmadığı kontrol edilirse, DEHB’si olan öğrencinin ödevlerini tamamlama ihtimali artar; sorumluluklarını takip etmekteki bilinci de… Hatta o öğretmenle birlikte hangi ödevin öncelikli ve kaç saat süreceği üzerinden bir plan yapılırsa, gerçekten çok yardımcı olur.

• DEHB’si olan öğrenci, ders ve derslik değişimlerinde, teneffüslere geçişlerde, ders başlangıçlarında, kısacası ‘değişim’ olan durumlarda zorlanabilir. Bunun için öğretmenin yardımcısı gibi roller verilerek öğretmenin yanında olması veya yine eş olduğu arkadaşı ile beraber ilerlemesi, öğrencinin dağılmasını en aza indirgeyecektir.

• DEHB’li çocuğun yakından takip edebileceği görsel bir gün programı da ona yardımcı olacaktır.

• Sınıf içinde yeni bir yönerge vermeden önce, öğrencinin dinlediğini garanti altına alabilmek için ismini söylemek iyi bir yöntem. Eğer bu işe yaramıyorsa, sınıf içinde dolanırken omzuna dokunduktan sonra yönergeyi vermek de iyi bir yöntem olabilir.

• Yönerge demişken… Bu öğrencilerin birden fazla basamağı aklında tutması oldukça zor. Görevleri parçalara bölüp, ufak parçalar halinde DEHB’li öğrenciye sunmak, yükünü hafifletip görevi tam yapabilme ihtimalini arttıracaktır.

• DEHB’si olan bazı çocuklar, o kıpır kıpır atom karınca görünüşlerine rağmen, sıra ödev yapmaya veya sınıf içi alıştırma kağıdı tamamlamaya gelince aslında diğer öğrencilere göre daha yavaş bir tempoda çalışıyor olabilir, veya sık sık dikkati dağıldığından dolayı ek süreye ihtiyacı olabilir. Bu tür durumlarda destek vermek için

■ Yönergeleri kısaltmak

■ Öğrencinin göreve erken başlamasını sağlamak

■ Veya öğrencinin görevi bitirmesi için ek süre tanımak işe yarayabilir.

• DEHB’li, içi kaynayan bir öğrenci ile konuşurken mümkün olduğunda sakin kalmak, tek tek, tane tane konuşmak, o çocuğun iç telaşına kapılmadan aslında ona da sakinleşeceği bir güven ortamı sağlamak önemlidir. Bunun için rehber öğretmenden de destek alınabilir.

• Eğer DEHB’li çocuk bir kural çiğnediyse ve gerçekten yapmaması gereken bir hareket yaptıysa, öncelikle yaptığı davranışın neden yanlış olduğunu siz ona açıkladıktan sonra, anladığını teyit etmek için kendisinin açıklamasını, bir örnek vermesini isteyin. Daha sonra da çok bekletmeden, sıcağı sıcağına, davranışın yaptırımını uygulayın. Bu yaptırımları önceden belirlemekte ve öğrenci ile bir mutabakata varmakta fayda var. Böylece yaptığı davranışın beklenmedik sonuçları olmaz ve öğrencinin uyumu artar.

• Sene başında ve daha sonra düzenli olarak birkaç ayda bir, seviye belirleme değerlendirmesi yapabilirsiniz. Eğer çocuk ikinci sınıfta, ancak oldukça geriden geliyorsa, birinci sınıfın hangi kazanımlarını edinmiş, hangilerini edinmemiş olduğuyla ilgili bir fikir sahibi olmak, çocuğa yardım edebilmenizi kolaylaştıracaktır.

• Sınıf içinde diğer öğrenciler ile aynı görevi, ancak farklılaştırılmış bir seviyede verebilirsiniz. Mesela herkes kitap okuyorsa, bu öğrenciye kendi seviyesinde bir kitap verebilirsiniz.

• Tek başına kitap okuması yerine, bir başka öğrenci ile eşleştirebilirsiniz.

• Sınıf içinde kitap okuyup çok iyi provasını yaptıktan sonra, okumasını kayda alabilirsiniz. Bunun için akıllı telefonlar çok işe yarıyor. Böylece öğrenci akşam eve gittiğinde, elinde kitabı, kayıtta kendi sesi, okuyabildiği bir zamana dair kanıt… O kaydı dinleyerek önündeki kitabı okumayı tekrar etmesi çok daha kolay!

• Bir konu anlatılırken hem sözel-işitsel, hem görsel, hem dokunsal, hem de hareketsel uyaranları kullanmak, öğrencinin anlayışını arttırır.

• Okunacak bir yönergede, önemli olan anahtar kelimeleri fosforlu kalem ile işaretleyebilirsiniz veya altını çizebilirsiniz. Bir yandan da nasıl işaretleneceğini öğrenciye öğretirseniz kısa zaman içinde bu yöntemi öğrenir ve sizin yapmanıza daha az ihtiyaç duyar.

 Bu fikirlerin hepsini denediniz ve hiçbiri işe yaramadıysa, ne yapılmasını öneriyorsunuz?

Öğretmeni veya velisi olarak o öğrenciyi en iyi siz tanıyorsunuz ve neyin iyi geleceğini siz biliyorsunuz. Yaratıcılığınızı kullanarak farklı teknikler deneyebilirsiniz. İnternetten ‘Sınıfta DEHB’li çocuk’ diye yazdığınız zaman yığınla kaynak çıkıyor. Yeter ki siz bir şeyleri denemeye gönüllü olun, mutlaka işe yarayan bir uygulamaya denk gelirsiniz.