1 Kasım’a günler kala…

Seçime sayılı gün kaldı. Tarihinde ilk kez, Türkiye bir seçime bu denli karmaşık bir gündem ve sıkıntılı bir şekilde gidiyor... Ankara’daki menfur bombalı saldırının ardından ve şehit haberleri her gün gelmeye devam ettikçe meydanlarda bir seçim coşkusu beklemek beyhude…

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı 0 yorum
21 Ekim 2015 Çarşamba

Seçimlere sayılı gün kaldı. Demokrasilerde seçimlere bir şenlik havası içinde gidilir. On binlerin, yüz binlerin buluştuğu, Türk halkının pek sevdiği mitingler günümüze kadar hep bir festival havasında gerçekleşti. Kimi zaman davul zurna gösterileri, havai fişekler, kimi zaman da mehter marşları coşkulu kalabalığa eşlik etti. Oysa 1 Kasım seçimlerine giderken o coşkudan eser kalmadı ne yazık ki…

1 Kasım seçimleri öncesinde, Ankara’da bombalı intihar saldırısında yaşamını yitiren ve tek talepleri barış olan yüzü aşkın insanımızın acıları yüreklerde canlı iken,  mitinglerde coşkulu bir ortamın oluşamayacağı ortada. Kaldı ki taşıma kalabalıkla gerçekleştirilen mitinglerin artık normal koşullarda dahi kararsız seçmen üzerinde bile pek etkili olmadığı biliniyor.

Teröre karşı yürütülen operasyonlarda gelen şehit haberleri ve barış sürecinin yeniden canlandırılmasına kadar dahi olsa bir eylemsizlik durumunun sağlanamaması endişeleri daha artırdı.

İlk defa bir seçime bu denli karmaşık bir gündem ve sıkıntılı bir şekilde gidilmekte... Seçimin, sonucu ne olursa olsun, ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış sorunlara çözüm getirmeyeceği inancı yaygın. Araştırmalar,  tekrarlanan bu seçimde, 7 Hazirana oranla partilerin alacakları oy oranlarında dikkate değer bir değişiklik olmayacağını gösteriyor. Yine de 1 Kasım sonrasında seçim aritmetiğinin havanın yumuşamasına, kutuplaşmaların giderilmesine yardımcı olmasını dileyelim. 

Geçen haftaki gazetemizde, köşe yazarlarımızın çoğu önceden kaleme almayı planladıkları konunun, ülkemiz tarihinde görülen en büyük terör saldırısından ardından, ‘hiçbir kifayeti kalmadığına’ değinerek yaşanan felaketin acısını satırlarına taşıdılar.

Beni en çok etkileyen Riva Şalhon’un ‘Orman kanunu’ başlıklı yazısında; ‘gündem dışı görünse de’ Yale Üniversitesi Profesörü Timothy Synder’in Hitler’in beyninin içinde bir gezinti yaptığı ‘Black Earth’ adlı kitabını konu edinmesi ve bu yazıda yer alan; “Çok kudretli olmak için dünyayı rasyonel olarak görmek gerekmiyor” görüşüydü.

Yine aynı yazıda Hannah Arendt’in ‘kurgusal dünya’ ifadesi ile tanımladığı, köşe yazarının ise, ‘alternatif gerçek yaratma’ olarak da adlandırılabileceğini belirttiği durumun hiç de ‘gündem dışı’ olmadığını, günümüzde de geçerlilik taşıdığını düşünüyorum.  

***

Çoğunuz Moti Kirschenbaum’u tanımaz. Ülkemizi de ziyaret eden ünlü gazeteci Yaron London ile birlikte 2008 yılından beri sunduğu TV programını internet üzerinden kaçırmamaya özen gösterirdim.

Kısa bir süre önce 76 yaşındaki Kirschenbaum’un, Papa Francis’in ABD ziyareti ve Hac faciasına ilişkin yorumlarını dinlediğimin, ertesi günü vefat ettiğini öğrendim. Ünlü haber sunucusu 1968 yılından beri İsrail TV’sinin kurucuları arasında yer aldı, Yediyot Aharonot Gazetesi’nde yazdı.

Gazetemizin yazarlarından Sara Yanarocak’ın oğlu Hay Eytan Kohen Yanarocak, ‘London-Kirschenbaum’un programına konuk olarak katıldığı bir görüntüyü Facebook’ta paylaştı ve üzüntüsünü dile getirdi.

Ulus Musevi Lisesi mezunu olan Hay’ı çocukluk yıllarından tanırım. Lübnan Savaşı sırasında, nadir göç edenlerden biri olduğundan, uçağı Ben Gurion Havaalanına iner inmez kendisi ile röportaj yapılmıştı. İbraniceyi çok akıcı konuşuyordu ve bu dili okulda öğrenmişti. Ben, Ulus Musevi Lisesi’nde İbraniceye gerekli önemin verildiğini düşünüyorum, yeter ki öğrenci öğrenmek konusunda istek ve iradeye sahip olsun!

Hay Eytan Kohen Yanarocak, ‘Tel-Aviv Üniversitesi Moshe Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacı olarak görev görmekte. Kısa bir süre önce İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın dört kişilik Çin heyetinde yer aldı ve bu  ülkede “Turkey and China:Merging Real Politik With İdealizm” başlıklı bilimsel bir tebliğ sundu.

Türkiye ile İsrail ilişkileri konusunda görüşlerine başvurulan ve bu alanda şimdiden önemli otoritelerden biri sayılan Hay Eytan Kohen Yanarocak’ın akademik geleceğinin parlak olması bizleri sevindiriyor. 

1 Yorum