Bu hafta ağımıza takılanlar

Osmanlı´nın bir zamanlar kucağını açtığı İspanyol Yahudileri Sefaradlar´ın konuştuğu Ladino veya diğer bir ifadeyle Judeo-Espanyol, Türkiye Cumhuriyeti´nin engin hoşgörüsüne rağmen yok olmak üzere. Trakya olayları, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül 1955 progromu gibi şansız vakalar Rumlar ve Ermenilerle birlikte Yahudilerin de fazlasıyla azalmasına, asırlardır korudukları dillerinin yavaş yavaş yok olmasına sebep olmuş. Yönetmenliği ve senaryosu Rita Ender, montaj ve çekimleri Yorgo Demir tarafından gerçekleştirilen Son Sözcükler (Las Ultimas Palavras) adlı belgesel, yaşları 25 ile 35 arasında değişen, İstanbul, İzmir ve Bursalı Yahudi gençlerle yapılmış röportajlardan oluşuyor. Özellikle büyükanne ve büyükbabalarından duymaya alışkın oldukları Ladino yeni nesil için birkaç kelimeden ibaret gibi görünüyor. Gizli mesajlar vermek, aralarında şakalaşmak için loko, lonso veya lonsiko (deli, ayı, ayıcık) gibi kelimeler halen kullanılıyor; ninelerinden hatırladıkları Atyo Santo (Eyvah veya Aman Allahım) nidasıyla şaşkınlığını ifade edenler bile var. Fakat bir zamanların romantik mektuplarında kullanılan Mi alma (ruhum) veya Mi kerida (sevdiceğim) gibi ifadeler unutulmaya mahkûm gibi görünüyor. MURAT TÜRKER – www.bianet.org

İzak BARON Diğer
14 Ekim 2015 Çarşamba

 

  • BİR GÜN BÖLÜĞE KOMUTAN GİRER VE BAŞLAR VAAZ VERMEYE: “BU DÜNYADA İKİ TANE ŞEREFSİZ MİLLET VARDIR: BİRİ YAHUDİLER, DİĞERİYSE İNGİLİZLER.”

Bir gün bölüğe komutan girer ve başlar vaaz vermeye: “Bu dünyada iki tane şerefsiz millet vardır: Biri Yahudiler, diğeriyse İngilizler.” Bunu duyan askerler önce tepki göstermez, hatta belki bazıları komutana hak verir. Sonra aralarından biri ilk fırsatta çıkıp sorar komutana: “Ben burada vatanî görevimi yapıyorum, benim gibi bir şerefsizin burada ne işi var?”

Bu Yahudi askerden daha önceki dönemlerde Anadolu’da askerliğini yapan bir Ermeni, dokuz arkadaşıyla birlikte, özel görevle Silivri’deki bir birliğe gönderilir. 10 saat süren yolculuğun ardından bölüğe ulaşan askerlerin isimlerini okuyan bölük komutanı, bir isimde bir tuhaflık sezer ve ânında, gruptaki ‘gâvur’un geri gönderilmesi komutunu verir. Ermeni asker geldiği yere gönderilir ve bölüğünde alay konusu olmaktan kaçamaz.

Özden’in filmi bunun gibi askerlik anılarından oluşuyor. Belgeselde, pozitif ayrımcılık hikâyeleri de anlatılıyor. Yönetmene göre, Hrant Dink’in katledilmesinin ardından askeriyede bazı değişimler yaşanmış. Örnek olarak, askerliği sırasında şoförlük yapan ve komutanından sürekli olarak şamar yiyen bir askerin, Ermeni olduğunu açıklamasının ardından âdeta ayrıcalıklı bir muameleyle gördüğünü anlatıyor. Özden, “Gayrimüslimlere karşı ayrımcılığın her türlüsü mevcut” diyor.

Belgeselde, gayrimüslimlerin askerde yaşadıklarını kendi ağızlarından dinliyoruz. Bu kişilerin yüzleri gösterilmiyor, kimlikleri gizli tutuluyor. Yönetmen, filmi, acımasız gerçekleri yüzümüze vurmaktan ziyade, izleyenleri düşünmeye sevk edecek şekilde kurgulamaya çalıştığını söylüyor ve ekliyor: “Maalesef hayat, filmlerden daha sert.”

Tuğba Esen

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/12978/bir-ermeni-ve-bir-yahudi-askere-gider

 

  • GİZLİ MESAJLAR VERMEK, ARALARINDA ŞAKALAŞMAK İÇİN LOKO, LONSO VEYA LONSİKO (DELİ, AYI, AYICIK) GİBİ KELİMELER HALEN KULLANILIYOR; NİNELERİNDEN HATIRLADIKLARI ATYO SANTO (EYVAH VEYA AMAN ALLAHIM) NİDASIYLA ŞAŞKINLIĞINI İFADE EDENLER BİLE VAR. FAKAT BİR ZAMANLARIN ROMANTİK MEKTUPLARINDA KULLANILAN Mİ ALMA (RUHUM) VEYA Mİ KERİDA (SEVDİCEĞİM) GİBİ İFADELER UNUTULMAYA MAHKÛM GİBİ GÖRÜNÜYOR

Resmî azınlık fertleri iyi bilir, ana dillerinde ulu orta yüksek sesle konuşmazlar...

Adının "gâvur" adı olduğunu bilen çocuk mahallede isminin yüksek sesle telaffuz edilmesinden adeta utanır...

Ailece sokakta yürürken küçük kız bir münasebetsizlik edip Ladino konuşursa ebeveyn onu bir bakışla ikaz eder, anlamadıysa "Kes sesini" anlamındaki "Kayada!" uyarısıyla susturur…

Lozan koruması altında olmayan azınlıklar da bilir…

Süryanice, Kürtçe veya Boşnakça da bazılarının duymaktan hoşlanmadığı dillerdir…

Cumhuriyet tarihinin çeşitli dönemlerinde yürürlüğe konulan "Vatandaş Türkçe Konuş" kampanyası sırasında, Müslüman çoğunluktan olsalar da, mübadele ile Balkanlardan Türkiye'ye göç edenler bile ana dillerini kullanmama konusunda uyarılmıştır...

(…)

Osmanlı'nın bir zamanlar kucağını açtığı İspanyol Yahudileri Sefaradlar'ın konuştuğu Ladino veya diğer bir ifadeyle Judeo-Espanyol, Türkiye Cumhuriyeti'nin engin hoşgörüsüne rağmen yok olmak üzere.

Trakya olayları, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül 1955 progromu gibi şansız vakalar Rumlar ve Ermenilerle birlikte Yahudilerin de fazlasıyla azalmasına, asırlardır korudukları dillerinin yavaş yavaş yok olmasına sebep olmuş.

Yönetmenliği ve senaryosu Rita Ender, montaj ve çekimleri Yorgo Demir tarafından gerçekleştirilen Son Sözcükler (Las Ultimas Palavras) adlı belgesel, yaşları 25 ile 35 arasında değişen, İstanbul, İzmir ve Bursalı Yahudi gençlerle yapılmış röportajlardan oluşuyor.

Özellikle büyükanne ve büyükbabalarından duymaya alışkın oldukları Ladino yeni nesil için birkaç kelimeden ibaret gibi görünüyor. Gizli mesajlar vermek, aralarında şakalaşmak için loko, lonso veya lonsiko (deli, ayı, ayıcık)  gibi kelimeler halen kullanılıyor; ninelerinden hatırladıkları Atyo Santo (Eyvah veya Aman Allahım) nidasıyla şaşkınlığını ifade edenler bile var. Fakat bir zamanların romantik mektuplarında kullanılan Mi alma (ruhum) veya Mi kerida (sevdiceğim) gibi ifadeler unutulmaya mahkûm gibi görünüyor.

Murat Türker

http://m.bianet.org/biamag/sanat/168168-kayada

 

  • GELİNEN AŞAMADA, GAZZE’DEKİ YAPILANMANIN DIŞINDA BATI ŞERİA’DA DA ETKİN OLAN HAMAS, KİTLESEL GÖSTERİLER VE “SİVİL İTAATSİZLİK” EYLEMLERİ ÜZERİNDEN “KAPSAMLI BİR AYAKLANMA” ALGISI YARATMAKTADIR

“Tapınak Dağı” olarak isimlendirilen alanda yer alan, Müslümanlar için Kabe’den önceki Kıble kabul edilen El Aksa (Mescid-i Aksa), Hz. Muhammed’in Mirac’a çıktığı taşın üstüne inşa edilen Kubbetüs Sahra Cami’yle yan yanadır. Bu alan, İslam dünyasınca Haremüş Şerif olarak adlandırılır. Eski Şehir’de bulunan bu kutsal mekânların duvarı, “Ağlama Duvarı” olarak da ifade edilen Batı Duvarı’dır. Bu duvarın Süleyman Mabedi’nden kaldığına inanılmakta, İslamcı gruplar, Haremüş Şerif’in yıkılarak, İsrail tarafından Süleyman Mabedi’nin yeniden inşa edileceğini iddia etmektedirler. Kehanetler ve komplo teorileri ne kadar garip gelse de, Haniye’nin tam da bu “kehanet” üzerinden yeni bir “İntifada” çağrısı yapması rastlantı değildir. 2000’deki “2. İntifada” da, dönemin İsrail ana muhalefet lideri Ariel Şaron’un El Aksa’yı zor kullanarak ziyaret etme girişiminden sonra başlamıştı.

Gelinen aşamada, Gazze’deki yapılanmanın dışında Batı Şeria’da da etkin olan Hamas, kitlesel gösteriler ve “sivil itaatsizlik” eylemleri üzerinden “kapsamlı bir ayaklanma” algısı yaratmaktadır. 2011’e kadar Suriye’nin müttefiki olan ve Şam’da yaşayan Hamas ve lideri Halit Meşal, 2012-2013 sürecinde Mısır’da İhvan’ın müttefiki haline gelmişti. 2013 sonrasında Suudi Arabistan’la ilişkilerini düzeltmeye çalışan Hamas, günümüzde olası bir “3. İntifada” için kime güveniyor? IŞİD’in “laiklikle” suçladığı Hamas, Selefi gruplarla dayanışma sağlayamaz. Suudi Arabistan ise, daha 2006’daki II. Lübnan Savaşı’nda, İsrail’i değil sadece Hizbullah’ı suçlamış, savaş sırasında Suudi yetkililerin İsrail diplomasisiyle görüştüğü savlanmıştı . (Prof. Joshua Teitelbaum, “Op-Ed: Saudi Arabia and Israel – Let’s Not Get Carried Away”,  Arutz Sheva,   http://www.israelnationalnews.com/Articles/Article.aspx/14255#.Vhe9EOyqpHw). O günkü çerçevede, İran yanlısı Şii Hizbullah’a yönelik bir politika olarak ele alınsa da, Suudi Arabistan, Körfez sermayesinin çıkarları zemininde, Hamas’a bu bağlamda bir manevra alanı sağlayacak mıdır? Sisi’ye 8 milyar $ Körfez sermayesi sağlayıp, bir nevi “darbenin sponsorluğu”nu yapan Suudi Arabistan, Mısır’ı zor duruma düşürecek bir hamleye imza attıracak mıdır? (“Saudi Arabia and UAE to lend Egypt up to $8 billion”, RT, 9/7/2013,  https://www.rt.com/news/uae-saudi-egypt-loan-849/ )

Bir de bunlara Ortadoğu’ya kalıcı gelmiş, Suriye’de konuşlanan, İran-Hizbullah ekseniyle müttefikleşen Rusya’yı dahil edersek, denklem içinde daha da çıkılmaz hale gelebilir. Sanırım son zamana kadar kapalı kapılar ardında gelişen Suudi Arabistan-İsrail işbirliği, ister istemez saydamlaşmaya başlayacak.

Deniz Tansi

http://politikaakademisi.org/ortadogu-kaosunda-3-intifada/

 

  • “SADECE YAHUDİ TOPLUMUNU DEĞİL, TÜM AZINLIKLARI EŞİT VATANDAŞLIK ALTINDA TOPLAYACAK DÜZENLEMELERİN YAPILMASI BUNUN YANINDA TOPLUM OLARAK DA BİRBİRİMİZİ DAHA İYİ TANIMAMIZ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.”

Türkiye’de yaşayan Sefarad Yahudilerinden Mois Gabay da İspanya’nın tanıdığı vatandaşlık hakkı kararını geç kalınmış bir özür ve istenilen şartların da bu özrü zedeleyen bir tutum olduğunu düşünüyor. Gabay başvurmayı düşünüyor ancak gerekçelerinden biri de “Yurtdışı seyahatlerimi kolaylaştırmak” şeklinde. Çünkü Gabay için kendi ifadeleri ile Türkiye’nin önemi şöyle, “Ülkemi ve yaşadığım şehri seviyorum. Özellikle profesyonel tur rehberi olmamın da verdiği duyguyla tarihi yarımadanın, Bizans ve Osmanlı’dan miras kalan onca değerin bize bir mesajı olduğunu düşünüyorum.” Aynı zamanda Şalom Gazetesi köşe yazarı da olan Gabay, antisemitizmin medya eliyle teşvik edildiğini de şu şekilde değerlendiriyor:

“Özellikle kimi medyanın kışkırtması, taraflı yayınlarla gündemde tutulan ve cezasız kalan antisemitizm, bizi ileriye yönelik tedirgin ediyor. Sadece Yahudi toplumunu değil, tüm azınlıkları eşit vatandaşlık altında toplayacak düzenlemelerin yapılması bunun yanında toplum olarak da birbirimizi daha iyi tanımamız gerektiğini düşünüyorum. Edirne Sinagogu’nun açılması ile yakalanan olumlu havanın, ülkeler arasındaki politik durumların etkisi altında kalmadan samimi bir şekilde ilerletilmesini umuyorum.”

Damla Yur

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/386189/4302_Sefarad_Yahudisi_ispanyol_vatandasi_oluyor.html

 

Netten okumalar

 

  • EMİR KIVIRCIK IN BÜYÜKELÇİ VE ELIE WIESEL İN GECE ADLI ESERLERİNE YANSIYAN ANTİSEMİTİK ÖGELER: BİR İMGEBİLİM ÇALIŞMASI - Fulya ÇELİK

http://docplayer.biz.tr/4130640-Fulya-celik-yuksek-lisans-tezi.html

 

  • NAZİ KAMPINDA BULUNAN ŞİŞEDEKİ AKIL ALMAZ MESAJ...

http://www.milliyet.com.tr/mola-galeri/nazi-kampinda-bulunan-sisedeki-akilalmaz-mesaj---/360/?PAGE=1

 

  • MUSEVİ TARIM OKULU RESTORASYON BEKLİYOR

http://idilaydar.blogspot.sg/2015/10/musevi-tarm-okulu-restorasyon-bekliyor.html

 

  • BELGESEL: GÖLGE TEŞKİLAT ŞİN BET

http://www.aljazeera.com.tr/belgesel/belgesel-golge-teskilat-sin-bet

 

  • ‘RESİM BENİM EYLEM BİÇİMİM'

http://www.zaman.com.tr/kultur_resim-benim-eylem-bicimim_2321501.html

 

  • ORTADOĞU’NUN EN BÜYÜK HAYVAN HAKLARI PROTESTOSUNA 15 BİN KİŞİ KATILDI

https://gaiadergi.com/ortadogunun-en-buyuk-hayvan-haklari-protestosuna-15-bin-kisi-katildi/

 

Takılan Tweet’ler

schrödingerin kedisi ‏@KediCat_V2   7 Eki

akşam üstü uğradım, adam resmen dolmuş, olur mu öyle şey kardeşşim ne demek yahudi ve hristiyanı dost edinmeyin... Böyle saçmalık mı olur dedi

 

Karel Valansi ‏@karelvalansi  7 Eki

Oral: Yahudi vatandaşlarımız ülkemizin ayrılmaz parçası. Çanakkale ve Sarıkamış'ta savaştılar, bilimde ve ülkenin gelişmesinde emekleri var.

 

ishak ibrahimzadeh ‏@ishak5723  10 Eki

... şu acının içinde 'can' ile bütünleşsek... acıyı, acılıyı kucaklasak, anlasak... başın sağolsun Türkiye’m...

 

rïva ‏@Rivokhay   8 Eki

"...Bana çok söyleyen olur : “sizler ticareti iyi bilirsiniz” diye. Var mı bilimsel olarak tanımlanmış böyle bir gen !" oh miss gibi yazmış

 

Mustafa Akyol ‏@AkyolMustafa  

IŞİD, bazı muhaliflerce "AKP taşeronu", bazı AKPlilerce de "İsrail taşeronu" sanılıyor. "Taşeron"suz düşünce, bizde pek tutmuyor.