IŞİD sakalı…

Bu yazımda ‘Moda’dan söz etmek istiyorum. Niye mi moda? Güme giden barıştan, her Allah’ın günü terör mağdurları ile ilgili kahredici haberlerden, Suruç katliamından, siyasi belirsizliklerden, bilinçli veya bilinçsiz sarf edilen antisemit söylemlerden bıkkınlık geldi, umutsuzluğa kapıldım da ondan.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
5 Ağustos 2015 Çarşamba

Moda, kelime anlamıyla toplumun tüketim trendlerini belirleyen geçici yenilikler, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeniler olarak tanımlanır. Buna, özellikle kentsoylu toplumlarda ortaya çıkan değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisi, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük de diyebiliriz.

Belli bir dönemde, çocukluk yıllarımda, özellikle 60’lı yılların sonlarında -biraz da kendimi ’e benzettiğimden- Beatles’lar gibi saçımı uzatır, ‘varoluşçuluk’ akımının etkisi ile özellikle siyah kazaklar giyer ve çevreden ‘Bitnik’ diye laf atanlara fena içerlerdim. Gel gör ki bu akım birkaç yıl sonra herkes tarafından benimsendi ve aile büyüklerim, çevremdeki itibarlı kişiler bile Beatles’lar gibi favori ve saç uzatır oldular. (Geniş paçanın moda olduğu 70’li yıllar.)

Le normal c’est la morale” sözünü de ilk kez o zamanlar duymuştum. Yani herkes çalıyorsa çalmak normaldir, aldatıyorsa aldatmak normaldir. Herkes gibi giyinmek de… Örnekleri sonsuza dek çoğaltabiliriz. Ancak bu çok kızdığım bir anlayış tarzı idi.

Oysa günümüzde burnuna, dudağına ‘piercing’ yaptıranları, küpe takan erkekleri, abartılı döğmeler yapan insanları, saçını maviye, yeşile boyatanları görünce, her ne kadar ben ‘modern kafalıyım’ diye kendimi tanımlıyorsam da bu gibi davranışları benimseyemiyorum. İnsan olgunlaştıkça ‘aşırılıkları’ yadırgıyor, muhafazakârlaşıyor mu acaba?

 Son ara, sokaklarda IŞİD sakalı ile gezinen tiplere sıkça rastlamaya başladım. Hatta TV dizilerinde bile… Aklımdan, yoksa bu da mı moda diye geçirirken, yabancı bir TV programında, sözde elinde kalaşnikof, uzun siyah giysiler içinde, kimi siyah kar maskesi, kimi uzun siyah sakalı ile podyumda defile sunan mankenleri gördüm.  

İnanın ekranda her gün yüzlerce IŞİD teröristini ellerinde dalgalanan siyah bayraklarıyla uygun adım yürürken veya eğitimleri sırasında görünce etkilenmemek mümkün değil? Aynen Nazi Almanya’sında o görkemli törenlerden yüzbinlerin etkilenip birer caniye dönüştükleri gibi.         

Ve moda da bundan nasibini alıyor. İletişimin bu kadar süratli olmadığı 70’li yıllarda günde sadece bir kez ekrana gelen akşam haberlerini izlerdik. Yine de sakalı oldukça revaçtaydı. Sonrasında da sakalı… Saat başı haber izlenilen günümüzde ise moda daha sık değişiyor.

Peki, bu yeni moda sakala ne adını koyacağız. IŞİD sakalı mı, ‘Devlet’ül İslamiyye,  Irak ve Şam’ olan Arapça adını benimseyip DEAŞ sakalı mı diyeceğiz? Tercihinize kalmış…

***

Türkiye, 2015 Küresel Barış Endeksi’nde 162 ülke arasında yedi sıra gerileyerek 128’incilikten 135’inciliğe indi. (Endeksin yayımlanmasından iki ay gibi bir süre geçti. Acaba endeks bugün yayınlansaydı durum ne olurdu?)

Barış sıralamasında en kötü durumda bulunan ülkeler şöyle: Suriye, Irak, Afganistan, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Somali, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Pakistan.

Ülkelerde barışın durumu sıralamasında bir zamanlar terörle sarsılan İrlanda 12, İspanya ise 21. oldu. Mısır Türkiye’nin hemen aşağısında 137. sırada, İran 138, İsrail de 148. sırada yer aldı.

Mısır’ın en fazla iyileşme sağlayan beş ülkeden biri olarak gösterildiği raporda şöyle denildi:

2014 yılında Mısır, puanındaki en büyük gerilemelerden birine sahip olsa da bu yıl iyileşme sağladı. İç çatışmanın yoğunluğu ve siyasi istikrarsızlık da, Müslüman Kardeşler’in iktidardan uzaklaştırılmasına bağlı olarak iyileşmiş durumda. Ve 2011’de Hüsnü Mübarek’e karşı girişilen ayaklanmadan bu yana kötüleşmiş olan güvenlik fotoğrafında genel bir iyileşme oldu”.

Küresel Barış Endeksi çok şey söylüyor. Yoruma gerek yok sanırım…