Wimbledon’da önyargıları kıran ikili

27 Temmuz’da Berlin’de başlayan Maccabi Oyunları 5 Ağustos (bugün) günü sonuçlanıyor. 1953 yılında Angela Buxton bu oyunlara katılıp teniste tek bayanlar şampiyonu olmuştu.

Nelly BAROKAS Kültür
5 Ağustos 2015 Çarşamba

‘Althea & Angela: A Perfect Match’ adlı belgesel, siyahi partneri Althea Gibson ile birlikte Angela Buxton’un dünya çapında başarılara imza atmasını, biri Yahudi diğeri siyahi iki sporcunun tenis kortlarında zenci karşıtlığı ve antisemitizmin sınırlarını nasıl zorladıklarını gözler önüne seriyor.

 

Angela Buxton, 1954’te Fransa Açık’da çeyrek finale, 1956’da Wimbledon’da finale kalmayı başarmış bir tenisçiydi. Angela Buxton’un babası Harry, İngiltere’de sinema salonları zinciri sahibiydi. Harry savaş yıllarında İngiltere’de işlerine devam ederken eşi Violet ile iki çocuklarını güvende olmaları için Güney Afrika’ya gönderdi. Johannesburg ve  Cape Town’da yaşadıkları süre içinde Angela, öğrencileri arasında Yahudilerin de bulunduğu rahibeler okulunda eğitim gördü.

Sekiz yaşında tenise başlayan Angela Buxton ırkçılıkla ilk kez Güney Afrika’da karşılaştı. Kapı komşularının hizmetlisinin siyahi kızı ile arkadaşlık kurması yakın çevreleri tarafından kabul görmedi, “Siyahilerle bir araya gelmeyiz” dendi.

Benzer bir durum umutsuzlukla barınacak yer arayan siyahi bir kadının kucağında bebeği ile Buxton’ların kapısına geldiğinde yaşandı. Kadın, “Siz Yahudiler hepiniz aynısınız. Dünyanın size ait olduğunu sanıyorsunuz” demişti. Buxton ailesi kadına iş ve yatacak yer verdi. Savaş dönemiydi, Yahudiler Avrupa’da katlediliyordu.

Aile 1946’da İngiltere’ye döndüğünde Angela teniste ustalaşmıştı, 12 yaşındaydı ama kendinden büyükleri yeniyordu. Liverpool’dan bazı tenis koçlarının dikkatini çekti, “Bu kızda Wimbleton şampiyonu olacak potansiyel var” dediler. Wimbledon’da ilk maçını 1952’de oynadı.

Aynı yıl Los Angeles Tenis Kulübü’nde tenis dünyasındaki antisemitizme maruz kaldı. Buxton’lar oraya bakan bir daireyi altı aylığına kiralamışlardı. Kulübe üyeliğinin kabul edilmesinden ve orada iki hafta kadar oynamasının ardından ödedikleri aidat iade edildi. Angela, “Bunun tek sebebi Yahudi olmamdı” sözleri ile açıklama getirmekte.

1953’te İngiltere’ye döndü, Bournesmouth Hardcourt Şampiyo-nası’nda Wimbledon Şampiyonu Dois Hart’a yenildi. Aynı yılın ekim ayında İsrail’deki Maccabi Oyunlarına katılmak üzere 100 Yahudi sporcuyla birlikte “Artza” adlı bir gemi ile yola çıktı. İki altın madalya ile döndüğü İngiltere’de tenise devam etti. 1954’te İngiltere dördüncüsüydü.

Tenis üzerine uzman spor yazarı Jimmy Jones, genç kıza taktik ve stratejiler öğreterek Angela Buxton’un kariyerinde belirleyici oldu. 1955’te Wimbledon’da çeyrek finale kaldı. Jimmy Jones onu, “Gelişim yıllarında sana yardımcı olacağım ama  Yahudi olduğun için çıktığın yolda birçok engelle karşılaşacağını da şimdiden bil” sözleri ile uyardı.

AZINLIKLAR KAZANDI

O yıl Buxton, İngiltere’yi temsilen Hindistan’daki yarışmalara gönderildi. ABD’yi temsil eden Afro-Amerikalı Althea Gibson ile orada tanıştı. 29 yaşındaki Althea Gibson 1951’de Wimbledon’da yarışmaya gönderilen ilk Afro-Amerikalı olmuştu.

Althea Gibson ile Angela Buxton’un partner olmasını sağlayan yine Jimmy Jones’du. İkili Fransız Şampiyonası ve Wimbledon’da şampiyon olduklarında bir İngiliz gazetesi, “Azınlıklar Kazandı” başlığını attı.

Buxton o yıl World Tennis Magazine tarafından dünya 5.’si, The Daily Telegraph ve The Daily Mail tarafından da dünya 6.’sı olarak sınıflandırıldı.

Angela’nın 1956’nın ağustos ayında New Jersey’deki bir tenis turnuvasında bileğini ciddi bir şekilde sakatlaması üzerine ikilinin birlikteliği çok uzun sürmedi. Ancak Angela tenisten elini ayağını çekmeden önce sebat etti, katıldığı 1957 Maccabi Oyunlarını şampiyon olarak tamamladı.

Angela Buxton’un renkli tenis yaşamı, tenis öğretmenliği ve koçluğu, Londra’nın kuzeyinde Buxton Tenis Okulunu açması, spor yazarlığı gibi tenis dünyasındaki maceraları devam etti, Altı Gün Savaşı döneminde bir kibbutzda gönüllü olarak çalıştı.

6, 4 yaşlarındaki ve 18 aylık üç çocuğunu alıp savaş döneminde niçin İsrail’e gittiği sorulduğunda Angela, “O zaman İngiltere Yahudi Cemati ileri gelenlerinden Donald Silk ile evliydim. Kibbutz Amiad’ın yemekhanesinde, tarlada, çamaşırhanede çalışıp yardımcı oldum. Kibbutz Şam’a bakıyordu” yanıtını vermekte.

Yıllar sonra İsrail’e dönen Angela, İsrail Tenis Merkezinin altı kurucusundan biri oldu. ‘The Greatest Jewish Tennis Players of All Time’ (Tüm Zamanların En Büyük Yahudi Tenisçileri) adlı kitabında 70 önemli tenis karşılaşmasını kaleme alan spor yazarı Sandra Harwitt, Angela Buxton’a da geniş yer verdi.

Angela Buxton bugün artık 80 yaşında. Sinema salonları sahibi  bir Yahudinin kızı Angela Buxton’un, tenis ve etnisitenin konu edildiği, ‘Althea & Angela: A Perfect Match’ adlı filmin gösterimi birkaç ay önce İngiltere Avam Kamarası’na yapıldı.