Bu hafta ağımıza takılanlar

• İsrail’de hem kamuoyunda hem karar vericiler arasındaki hâkim görüş zayıf bir Erdoğan’ın İsrail için iyi bir şey olduğu yönünde. Ancak bu görüş mutlak bir doğru olmayabilir. Erdoğan, İsrail’le ilişkileri uygun bir zamanda düzeltme kararını gücünün zirvesindeyken verdi. Bu, stratejik iş birliği günlerine gönüllü dönüş anlamına gelmiyor. O köprülerin çoktandır yakıldığı aşikâr. Bunun başlıca nedeni Erdoğan’ın kendisi ve çevresinin doğal gaz boru hattından yarar sağlayabileceğini düşünüyor olması. ARAD NİR – www.al-monitor.com

İzak BARON Diğer
17 Haziran 2015 Çarşamba
  • “GİTMİŞLER AMA GALİBA BURADA BİR ŞEY OLDU Kİ GİTMİŞLER, ÇÜNKÜ BİZİMKİLER BURADAN KALKIP ORAYA GİDECEK AİLELER DEĞİLDİ”

Ben Kudüs’te doğdum, 13 Temmuz 1944’te. Dayım oradaymış, annemi ve babamı da oraya gitmeleri için ikna etmiş. Gitmişler ama galiba burada bir şey oldu ki gitmişler, çünkü bizimkiler buradan kalkıp oraya gidecek aileler değildi.

(…) Evet, Varlık’tan sonra gitmiş olabilirler, çünkü babam Aşkale’ye gitmişti. Büyükbabam da gitmişti. Üstelik o yıllarda büyükbabama Halk Partisi’nden milletvekili olması teklif edilmişti. Büyükbabam çok enteresan bir insandı.

(…) Evet, ‘Nahman’dan geliyor. Nahman Varon Efendi, Osmanlı’nın Posta Telefon umum müdürlerindendi. İki tane ciddi olay vardır onun hayatında: Biri, 1911’de Atatürk’le beraber Trablusgarp’ta olması. Diğeri, yine o yıllarda Zonguldak’ta Osmanlı’nın Posta Telefon umum müdürlüğü yaparken, Rus donanması hücum ettiğinde herkes kaçıyor ama o kalıyor ve bu nedenle, şimdi benim sakladığım madalyaları alıyor. Sıkı bir herifti yani. Bir ara da, galiba İstanbul’da (Yahudi cemaati başkanlığı veya ona benzer işler yapmış. Çocuklarını okutmuş. Çocuğu yani babam annemle evlendikten sonra Filistin’e gidiyorlar. Babam orada, İngiliz birliklerinde, tank bölümünde bir iş buluyor ve bu yüzden orduevine girme hakkı oluyor. Orduevinde filmler gösteriliyor. Annem bana hamileyken orada izledikleri bir filmde, 1950’lerin en büyük film artistlerinden Amedeo Nazzari çok iyi bir sevgiliyi oynuyor. Annem etkileniyor. Adamın filmdeki ismi Nino; annem diyor ki, “Eğer bu içerideki erkek olacaksa, adı Nino olacak.” Ve Nino oluyor.

Rita Ender

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11834/sarkilar-animsaticidir

 

  • ŞİMDİ KAÇI BU SAATTEN SONRA BU ÜLKEYİ BIRAKIR DA (İSRAİL'E GÖÇEDİP SONRA DA "YOK BİZ BURALARDA YAPAMAYACAĞIZ" DEYİP TÜRKİYE'YE GERİ DÖNEN TANIDIKLARIM VAR), EKONOMİK KRİZ İÇİNDE KAVRULAN ATA TOPRAĞINA GERİ DÖNER, BİLEMEM

Biliyorsunuz, Yahudiler 1492 yılında İspanya'dan kaçıp Türkiye'ye yerleştiler. Çoğu da çoğumuzdan çok daha fazla İstanbullu'dur!

Şimdi kaçı bu saatten sonra bu ülkeyi bırakır da (İsrail'e göç edip sonra da "yok biz buralarda yapamayacağız" deyip Türkiye'ye geri dönen tanıdıklarım var), ekonomik kriz içinde kavrulan ata toprağına geri döner, bilemem. (Son yıllarda hepi topu 27 kişi çıkmış, esas olarak AB pasaportunun cazibesiyle. Eskiden de bu mümkündü ama iki yıl İspanya'da kesintisiz oturmak gerekiyordu, şimdi Internet'ten başvurulabiliyor. Çakallık edip Tuncay Güney numarası yapmaya kalkmayınız, hahamdan belge istiyorlar.)

Bu bir "jesttir"... İspanya'nın derdi her şeyden önce "Yahudi sermayesini" çekmek ama gene de olumlu bir karardır.

Keşke biz de yapabilseydik... Bir zamanlar bu topraklarda yaşamış ve kırımlardan kurtulmuş her Ermeni ve Rum'a, daha doğrusu onların çocuklarına ve torunlarına pasaport dağıtılsaydı!...

Engin Ardıç

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2015/06/15/ah-keskem-ah-keskem

 

  • "IRAK VE SURİYE DAĞILIYOR. TÜRKİYE VE İSRAİL, BU ÜLKELERİ IŞİD'İN VE İRAN'IN ELE GEÇİRMESİNİ DEĞİL, ÖSO'NUN VE KÜRTLERİN KONTROL ETMESİNİ TERCİH EDER."

Öncelikle: İki ülkedeki seçimlerden sonra Türkiye­İsrail ilişkileri normalleşir mi?

Liel, İsrail'de koalisyonun hâlâ değişebileceğini hatırlatıyor.

Zira İsrail yasalarına göre koalisyon kurulduktan sonra da, başbakan muhalefet partilerinden birini koalisyona davet edebiliyor. İsrailli Büyükelçi, Başbakan Netanyahu'nun bunu yapmayı plânladığı görüşünde. Koalisyona sol kanattan bir parti katıldığı ve Dışişleri Bakanı bu partiden olduğu takdirde de, ilişkilerin değişmesine ihtimal veriyor. Ancak bunun için Ankara'da da bir değişim gerektiğini söylüyor. Yeni hükümette hem başbakan, hem dışişleri bakanı AKP'li olursa, normalleşmenin zorlaşacağını düşünüyor. Bununla birlikte, İsrail'in Türkiye'nin Gazze'ye insani yardım ulaştırmasında hâl­i hazırda çok zorluk çıkardığını anlatıyor. Bu tutumunu değiştirirse, ilişkilerin olumlu yönde etkilenmesini öngörüyor.

(…) Ve Kürtler.

İsrail'in şu anki Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, geçtiğimiz sene Meclis Başkanı iken bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını desteklediklerini söylemişti. 2 gün önce de İsrail Adalet Bakanı HDP'nin seçim başarısını değerlendirirken, "bölge Kürtleriyle ilişkilerimizi geliştirmeliyiz" açıklamasında bulundu. İsrail bağımsız Kürdistan'ı destekliyor mu? Liel, resmi olarak olmasa da, gayrı resmi olarak İsrail'in Kürtlerin bağımsızlığını desteklediğini söylüyor.

Ve Türkiye, İsrail ve Kürtler arasında stratejik bir ortaklığın kurulması gerektiğini vurguluyor.

Bölgedeki tek seküler ve istikrarlı ülkelerin Türkiye ve İsrail olduğunu hatırlarıyor.

Kürtlerin de seküler ve bölgede gittikçe kuvvetlenen bir aktör olarak, bu ortaklığa dâhil edilmesi gerektiğini düşünüyor. Liel sohbetimizi, iki ülkenin örtüşen stratejik çıkarlarını hatırlatarak bitiriyor: "Irak ve Suriye dağılıyor. Türkiye ve İsrail, bu ülkeleri IŞİD'in ve İran'ın ele geçirmesini değil, ÖSO'nun ve Kürtlerin kontrol etmesini tercih eder."

Her ne kadar iki ülkenin düşmanları ve ortakları müşterek olsa da, onları buluşturacak yol çetrefilli ve uzun görünüyor.

Verda Özer

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/verda-ozer_511/turkiye-ve-israil-secimleri-iliskiler-normallesiyor-mu_29272001

 

  • ANCAK ASIL, ULUSLARARASI SAHNEDE İSRAİL'E KARŞI "BDS HAREKETİ" GİTTİKÇE BÜYÜYOR. YANİ: BOYKOT, TECRİT VE YAPTIRIM HAREKETİ

Peki ama Netanyahu neden bir muhalefet partisini dâhil etmek istiyor? Liel'e göre, Netanyahu bu kadar sağ görüşlü bir koalisyonun uluslararası arenada tepki çekeceğini biliyor. Ve İşçi Partisi gibi sol görüşlü bir partiyi yanına alırsa, bu baskının nispeten azalacağını hesaplıyor.

Bu çekincesinin sebebi ise: İsrail üzerinde gittikçe artan uluslararası baskı.

Herşeyden önce, son 9 ay içinde Avrupa'da tam 12 Parlamento Filistin devletini resmen tanıdı. Batı'da sivil toplum da gittikçe daha fazla Filistin yanlısı oluyor.

Uluslararası kuruluşlar da Filistin'e gitgide daha fazla destek oluyor. Liel, FİFA'yı buna örnek gösteriyor.

Zira Filistin Futbol Federasyonu, FİFA'ya İsrail Futbol Federasyonu'nun üyeliğini askıya alması için başvurmuştu. İsrail'in Filistinli futbolcuların Batı Şeria ve Gazze arasındaki geçişlerini engellediği gerekçesiyle.

FİFA da evvelki hafta yolsuzluk operasyonunun hemen akabinde, bu başvuruyu kabul etti. Ve İsrail'in ihlâllerini incelemek üzere bir komite kurdu.

Bir diğer deyişle: İsrail uluslararası futboldan tamamen soyutlanabilir.

Ancak asıl, uluslararası sahnede İsrail'e karşı "BDS Hareketi" gittikçe büyüyor. Yani: Boykot, Tecrit ve Yaptırım Hareketi.

Bu hareket, İsrail üzerinde uluslararası ekonomik ve siyasi baskı oluşturmak ve böylelikle Filistin topraklarındaki işgaline son vermek amacıyla 2005'te kurulmuştu.

BDS son zamanlarda gücünü o kadar arttırdı ki, geçtiğimiz hafta dünyanın en büyük üç telekomünikasyon şirketinden biri olan Orange, İsrail pazarından çekilme kararı aldı.

Liel, İsrail için BDS'in İran tehdidinin yerini aldığını söylüyor.

Verda Özer

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/verda-ozer_511/israil-koseye-sikisti_29292110

 

  • YANLIŞ OLAN, EZELİ VE EBEDİ YAHUDİ KOMPLOSUYLA SAVAŞAN KAHRAMAN CENGÂVER KURGUSUDUR

2002­2010 arasında "dış güçler" ve "dış basın" AKP iktidarını öve öve bitiremiyordu... "Küresel oyuncular" AK Parti'nin yönettiği Türkiye'ye oluk oluk dolar akıtıyordu!

Amerika'daki en güçlü Yahudi lobisi olan Amerikan Yahudi Komitesi (AJC), 28 Ocak 2004'te Başbakan Tayyip Erdoğan onuruna muhteşem bir yemek düzenliyor, ona "Cesaret Ödülü"nü veriyordu; İsrail'le ilişkileri çok geliştirdiği için.

AKP, İsrail Başbakanı Olmert'i Ankara'da ağırlıyordu. O zaman da Gazze işgal altındaydı.

Sonra ilişkiler belli sebeplerle bozuldu, Yahudiler ödülü geri aldı, Erdoğan da ödülü iade ettiğini açıkladı. Aslında konjonktüre göre siyasette olur böyle şeyler.

Yanlış olan, ezeli ve ebedi Yahudi komplosuyla savaşan kahraman cengâver kurgusudur.

Taha Akyol

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/taha-akyol_329/akil-ihtiyaci_29253428

 

  • İSRAİL’DE HEM KAMUOYUNDA HEM KARAR VERİCİLER ARASINDAKİ HÂKİM GÖRÜŞ ZAYIF BİR ERDOĞAN’IN İSRAİL İÇİN İYİ BİR ŞEY OLDUĞU YÖNÜNDE. ANCAK BU GÖRÜŞ MUTLAK BİR DOĞRU OLMAYABİLİR

Daha önceki seçimlerde İsrail Erdoğan’ın daimi şamar oğlanı olmaya alışmıştı. Sözlü tacizler sözlü şiddet seviyesine gelmişti. Örneğin geçtiğimiz yaz Gazze savaşına denk gelen cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasında Erdoğan, bugün adalet bakanı olan Knesset üyesi Ayelet Şaked’in “Hitler’den farksız bir zihniyete” sahip olduğunu söylemişti.

İsrail medyası, son seçim kampanyasında tek tük görülen İsrail karşıtı ve antisemittik çıkışlara neredeyse hiç yer vermedi. İsrail’in önde gelen uzmanları da bu sözlere önem atfetmiyor, onları öne çıkarmıyor. Onlara göre bunlar Erdoğan ve Davutoğlu’nun Osmanlı’nın ihtişamını canlandırma rüyasının bir yansıması. New York Times gazetesine yönelik çıkış da aynı şekilde umursanmadı.

Son aylarda bu sütunda Erdoğan’ın jeopolitik ve ekonomik nedenlerle Türkiye’yle İsrail arasındaki diplomatik ilişkileri normalleştirmek istediğini yazıyorum. Bu rota değişikliği, Erdoğan’a yakın iş çevrelerinin denizaltı boru hattı projesinde İsrailli ortaklarla çalışmasının önünü açmayı amaçlıyor. İsrail’in Akdeniz’de bulduğu doğal gaz kaynakları bu boru hattıyla Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya taşınacak. Öte yandan uzlaşı sürecinin ve Mavi Marmara kurbanları için ödenecek tazminatın sonuca bağlanması için İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun son bir koşulu vardı: Erdoğan’ın İsrail Devleti’ne ve kişisel olarak Netanyahu’ya karşı sözlü saldırılarına son vereceğine dair taahhütte bulunması. Son seçim kampanyasında İsrail karşıtı söylemden kaçınılmasının sebebinin bu olduğu anlaşılıyor.

Seçimlerin ardından Türkiye’nin nasıl bir rota izleyeceğini öngörmek için henüz erken. Erdoğan’ın seçimlerdeki kaybının Türkiye-İsrail ilişkilerine nasıl yansıyacağını yorumlamaksa iyice zamansız olur. Dış ilişkiler seçimin ana konusu değildi. Ekonomi de öyle, başka konular da. Seçimin odak konusu Erdoğan’ın sınırsız güç elde etme isteğiydi.

Peres’in seçimin hemen ardından yüksek sesle sarf ettiği sözler, İsrail’de yankı uyandırdı ve bugünlerde hem kamuoyunda hem toplantı salonlarında tekrar ediliyor. Ancak Erdoğan koltuğunu kaybetmiş değil, olduğu yerde duruyor. Yine de siyasi gücü büyük ölçüde geriledi ve en azından şimdilik anayasayı değiştirme planını ertelemek zorunda kaldı. Erdoğan’ın otorite ve gücü şu an hedeflediğinin çok altında ama kendisi hâlâ Türkiye’nin cumhurbaşkanı.

İsrail’de hem kamuoyunda hem karar vericiler arasındaki hâkim görüş zayıf bir Erdoğan’ın İsrail için iyi bir şey olduğu yönünde. Ancak bu görüş mutlak bir doğru olmayabilir. Erdoğan, İsrail’le ilişkileri uygun bir zamanda düzeltme kararını gücünün zirvesindeyken verdi. Bu, stratejik iş birliği günlerine gönüllü dönüş anlamına gelmiyor. O köprülerin çoktandır yakıldığı aşikâr. Bunun başlıca nedeni Erdoğan’ın kendisi ve çevresinin doğal gaz boru hattından yarar sağlayabileceğini düşünüyor olması.

Arad Nir

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2015/06/israel-turkey-erdogan-election-blow-normalization-gas.html#ixzz3dCcHD9I3

 

  • “SURİYE DEVLETİ 50 SENEDE BİLE AYAĞA KALDIRILAMAZ. SAVAŞ BİTSE BİLE, ORTA DOĞU’NUN TÜM PARASI SURİYE’YE AKSA BİLE ŞU AN OLANLARIN TELAFİSİ EN AZ 50 YIL ALIR”

Şimdi Suriye’ye gelelim. İsrailli bir istihbarat kaynağı, kimliğinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a şunları söyledi: “Suriye devleti 50 senede bile ayağa kaldırılamaz. Savaş bitse bile, Orta Doğu’nun tüm parası Suriye’ye aksa bile şu an olanların telafisi en az 50 yıl alır.”

Kaynak daha sonra küçük bir hikâye aktardı. Üst düzey bir IDF subayı geçen sene Golan Tepeleri’nde sınırın öbür tarafından gelen Suriyeli mültecilerin tedavi edildiği askeri sahra hastanesini ziyaret etmiş. Orada Suriye-İsrail sınırını tek başına geçip hastaneye ulaşan 10 yaşındaki bir erkek çocuğuyla karşılaşmış. Çocuk “Annem buraya varana kadar güneye doğru yürümemi söyledi.” diyerek İsrailli askerleri şaşkınlığa uğratmış. Hikâyeyi aktaran üst düzey subay çocuğu gelişinden iki gün sonra görmüş. Askerler o saate kadar çocuğu tedavi etmiş ve sahra hastanesinin “manevi oğlu” olarak benimsemiş.

Subayın sohbet ettiği çocuk büyük bir keyifle “Üç yıldır ilk defa sütlü tatlı yedim” demiş. Subay çocuğa yaşadığı köy olan Cubata El Haşab’da neler olduğunu sorunca şu yanıtı almış: “Fazla bir şey yok. Babam bir ay önce iş aramaya gitti ve bir daha eve dönmedi, belki de öldürüldü. Kardeşim güçlü bir top atışı sokağa isabet edince patlamada öldü. Köyün her yerinde ölüler var, cesetler sokaklarda yuvarlanıyor. İş yok. Kimsenin yiyeceği kalmadı. Karnım çok fena ağrıyordu, annem de bana İsraillilere ulaşana kadar güneye doğru yürümemi söyledi. Ben de öyle yaptım.” Subay hatıra olarak oğlanın resmini çekmiş ve ona hâlâ korkup korkmadığını sormuş. Çocuk “Evet. Beni geri gönderecekler diye korkuyorum.” demiş.

Al-Monitor’un bu hafta görüştüğü subay şöyle devam etti: “Suriye diye bir şey artık yok. Palmira’yı kaybetmek, İsrail’in Berşeba’yı (güney İsrail’in en büyük kenti) kaybetmesine tekabül eder.” Suriye’nin daha ne kadar ayakta kalabileceği sorusuna karşılık kaynak şöyle dedi: “Kimse bilemez. Artık biraz mütevazı olmayı öğrendik. Bir rejimin hayatta kalma direncini, haysiyet duygusunun gücünü hesaplamak çok zor. ‘Soğan çuvalı sendromu’ diye bir sendrom vardır. Her evin çatısında bir soğan çuvalı bulunur. Bu çuvalla üç yıl yaşanabilir, soğan çorbası, soğan kavurması gibi şeyler yiyerek. Suriye’deki durum son derece belirsiz. Hem canları hem haysiyetleri için canhıraş savaşıyorlar. Yapabileceğimiz tek şey olan biteni kenardan izlemek.”

Al-Monitor son bir soru daha sordu. İsrail İD’den yana kaygılı mı? Subayın yanıtı şöyle oldu: “Pek değil. Örgüt şu anki hâliyle fazla bir anlam ifade etmiyor. Bu tarz savaşlarda başarılı ama bunun ötesinde değil. Yine de bu bölgenin bize öğrettiği bir şey var: Hiç kimseyi, hiçbir şeyi küçümseme. Biz de öyle yapıyoruz.”

Ben Caspit

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2015/06/israel-hezbollah-syria-golan-heights-assad-desintegration-is.html#ixzz3dCcrqCU7

 

 

Netten okumalar

 

  • AZINLIKLARIN SOSYAL MEDYA PROFİLİ İLK DEFA MERCEK ALTINDA

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11855/azinliklarin-sosyal-medya-profili-ilk-defa-mercek-altinda

 

  • GÜNLÜĞÜYLE BİR DÖNEME IŞIK TUTAN ANNE FRANK HAKKINDA 15 ŞEY

http://www.radikal.com.tr/radikalist/yasasaydi_86_yasinda_olacakti_anne_frank_hakkinda_14_gercek-1377960

 

  • ORTADOĞU DENGESİ VE KOALİSYON ARAYIŞLARI – DENİZ TANSİ

http://www.hasturktv.com/arsiv/7070.htm

 

  • İSRAİL DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN DÜŞÜŞÜ – URİ SAVİR

http://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2015/06/israel-netanyahu-foreign-ministry-fall-right-wing-peace.html

 

  • İSRAİL HAYVAN ZULMÜNÜ SUÇ KAPSAMINA ALDI VE MEZBAHALARIN KAPATILMASI EMRİNİ VERDİ

https://gaiadergi.com/israil-hayvan-zulmunu-suc-kapsamina-aldi-ve-mezbahalarin-kapatilmasi-emrini-verdi/

 

  • FATMA ÖĞRETMEN – BATYA R. GALANTİ

http://www.hasturktv.com/hakkimizda/7075.htm

 

Netten seyredin

 

  • ÖTEKİ GÜNDEM 9 HAZİRAN 2015 "KUDÜS"

https://www.youtube.com/watch?v=2cP2nFbCjKE

 

Takılan Tweet’ler

 

Kemal ÇOLAKOĞLU ‏@kemalcolakoglu  13 Haz

Beraber büyüdüğümüz, okuduğumuz, askerlik, evlilik, iş, komşuluk yaptığımız AVRUPALI sayısında patlama olacak Sefarad dostlarımız İspanyol oluyor

 

Riva ‏@Rivokhay  12 Haz

Evlilik programlarına sefarad dede yollama planlarımız var "yo soy tekaüt kon ssk i todo i tiengo doz kazas" (ssk emeklisiyim, 2 evim vaaar)

 

ishak ibrahimzadeh ‏@ishak5723  11 Haz

İspanya'nın kabul ettiği Sefarad'lara dönüş yasası sanki bir lütuf! Özrü kabahatinden büyük bir yasa...

 

Haliç Postası ‏@HalicPostasi  12 Haz

@s_helvacioglu Sokağın eski adı Zülf-ü Arus / Gelin Perçemi. Adını oradan alan Zülfaris Sinagogu 2001'den bu yana 500.Yıl Türk Musevi Müzesi

 

koftepatates ‏@betsypenso  14 Haz

Hedefin aslında sinagog olduğu, cehaletten kiliseye saldırıldığı da unutulmamalı, yüksek duvarlarla güvende miyiz? http://m.t24.com.tr/haber/rumlar-tedirgin-bizi-yuksek-duvarlar-dikenli-teller-mi-koruyacak,299609 …