Bu hafta ağımıza takılanlar

“Yahudilerin, Antakya’daki mevcudiyeti 25 asır öncesine dayanıyor. Yani 2 bin 500 yıl önce bu topraklara göç etmişler. Asırlar önce yüz binlerle anılan cemaatin sayısı zamanla 16’ya düşmüş. “Sayımız on binler, yüz binlerle anılırken gelin görün ki 16 kişi kaldık. Sekiz aileyiz. Toplu cemaat namazı kılabilmemiz için 10 yetişkin erkeğe ihtiyacımız var. Hâlâ 8 kişi olduğumuz için iki eksiğimiz var. Bunun için de İskenderun’da yaşayan yaşlı bir amcamızla ve her hafta bizlere namaz kıldırmak için İstanbul’dan özel getirttiğimiz din adamıyla 10 kişi oluyoruz... Yani anlayacağınız taşıma suyuyla değirmeni döndürüyoruz.” EMİNE BIYIK - AKŞAM

İzak BARON Diğer
10 Haziran 2015 Çarşamba
  • HÂLÂ 8 KİŞİ OLDUĞUMUZ İÇİN İKİ EKSİĞİMİZ VAR. BUNUN İÇİN DE İSKENDERUN’DA YAŞAYAN YAŞLI BİR AMCAMIZLA VE HER HAFTA BİZLERE NAMAZ KILDIRMAK İÇİN İSTANBUL’DAN ÖZEL GETİRTTİĞİMİZ DİN ADAMIYLA 10 KİŞİ OLUYORUZ...

Haron Cemal, 60 yaşında Antakya doğumlu bir Yahudi… Tekstil işiyle ilgileniyor. Aynı zamanda Antakya Musevi Cemaati başkan yardımcısı. Yaşadığı şehri bizlere öyle güzel anlatıyor ki etkilenmemek elde değil. “Hoşgörü, kardeşlik, birlik, beraberlik, tüm semavi dinlere mensup olan kişilerin kardeşçe yaşadığı bir yer Hatay. Türkiye’nin birçok bölgesinde bu yokken, bizler bu coğrafyada bu duyguları yaşadık ve hâlâ da yaşamaya devam ediyoruz. Doğası, yemekleri, lezzetleri ve güzellikleriyse şehrimizin teferruatıdır... Her bir yanımızda bu güzelliklerle bezenmiş kişi ve kişiler var. İyi günlerimizde de kötü günlerimizde de hep beraberizdir... Sorarım... Bu hoşgörüyü başka nerede bulabilirsiniz ki?”

Yahudilerin, Antakya’daki mevcudiyeti 25 asır öncesine dayanıyor. Yani 2 bin 500 yıl önce bu topraklara göç etmişler. Asırlar önce yüz binlerle anılan cemaatin sayısı zamanla 16’ya düşmüş. “Sayımız on binler, yüz binlerle anılırken gelin görün ki 16 kişi kaldık. Sekiz aileyiz. Toplu cemaat namazı kılabilmemiz için 10 yetişkin erkeğe ihtiyacımız var. Hâlâ 8 kişi olduğumuz için iki eksiğimiz var. Bunun için de İskenderun’da yaşayan yaşlı bir amcamızla ve her hafta bizlere namaz kıldırmak için İstanbul’dan özel getirttiğimiz din adamıyla 10 kişi oluyoruz... Yani anlayacağınız taşıma suyuyla değirmeni döndürüyoruz. Sayımızın azlığı göçlerden kaynaklanıyor... Ekonomik, siyasal, asimile olmamak anlamında göç bu... Şu an itibarıyla İstanbul’da yaşayan Antakyalı cemaat üyelerimizin sayısı 285 kişi olarak biliniyor... Bu bağlamda göçler İsrail’e, Brezilya’ya, Arjantin’e, Panama’ya ve Türkiye’de İstanbul ve İzmir, Bursa’ya yapılmıştır.”

Emine Bıyık

http://www.aksam.com.tr/pazar/antakyaya-cok-yakisan-bir-hikaye-e2-80-a6/haber-411354

 

  • EDİRNE’DEKİ AZINLIK MEZARLIĞI ÜZERİNDEKİ DÜĞÜN SALONUNU GÖRÜNCE KİM ÖLÜLER ÜZERİNDE ÇİFTETELLİ OYNAMAK İSTER Kİ DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜM

Riva: “Bence  “Tarihten silinmek istemiyoruz”. Kim köklerini kaybetmeyi ister ki?  Her gün metrobüsle Hasköy mezarlığımızdan geçtiğinden habersiz biri, benimle ilk tanıştığında “Nerelisin sen?” diye soruyor. O da haklı, yaşadığımız şehirlerde bize ait izler tek tek yok oluyor. Kepçelerle siliniyoruz tarihten. Ben artık viyadük, park, villa, otoban ya da ne biliyim otopark olmak istemiyorum. Edirne’deki azınlık mezarlığı üzerindeki düğün salonunu görünce kim ölüler üzerinde çiftetelli oynamak ister ki diye düşünmüştüm. Bu mal, mülk derdi de değil. Bu başka bir şey. Ortak hafızamız siliniyor.”

Riva: “Bakın bu sene Edirne Sinagogu açılışında, devlet tarafından bakıma alınan azınlık mezarlıklarını da ziyaret ettim. O açılışta, dünyanın dört bir yanından gelen turistler hayatta olmayan akrabalarının kemiklerini, köklerini aramak için Edirne’ye geldi. Amerikalı yaşlıca bir kadın vardı. Aile köklerini arama turizmi diye acıklı bir şey var. Göçtüğün topraklara geri dönüp ailenin, eski toplumunun izlerini arıyorsun, tabii bulabilirsen! İşte bu Amerikalı kadının,  yıllar sonra akrabasının mezarını bulabildiği için sevinçten ağlamasına tanık oldum.”

“Kamp Armen’in de tarihten vinçlerle silinmeye karşı güzel bir sembol olduğunu düşünüyorum. Çocukların anıları kokuyor burası. Tamamen cemaatten bağımsız, kendi bireysel aldığımız bir karar neticesinde burada bulduk kendimizi. Kamp Armen’in yıkık duvarından biz de içeri girdik.  Komşumun bahçesinde Agop, Mehmet, Moşe ve Yorgo birlikte arkadaş olsun istiyorum. Suriyeli çocuklar da gelsin. Belki bahçelerimizden nefreti böyle kovacağız... Birbirimizdeki farklılıkları severek…”

Riva: “Genel olarak Türk toplumu olarak iletişim kopukluğumuz var. Birbirimiz hakkındaki haberleri gazetelerden okuyup öğreniyoruz. Gazeteden okuduğun birini ne kadar sevebilirsin ki? Nefret söylemi her kesime karşı var. Gerçekten bu haberleri, bu tarihi okuyarak mı birbirimizi tanıyacağız? Ben bu konuda cahil kalmak istiyorum. Cahilliğimi de insan tanıyarak gidermeye çalışıyorum. Kamp Armen’in yıkık duvarından içeri işte bu sebepten girdim. Yahudi’den çok Müslüman arkadaşım var ama yine de yeteri kadar Ermeni, Rum, Süryani arkadaşım olmaması benim fakirliğimdir. Umalım başka duvarlar da yıkılır, kültür fakirliklerimiz giderilir. Umarım hiç birimiz belgesellik olmayız. Umalım ki burası da belgesellik olmaz. Pandaların falan belgeselini çeksinler. Biz buradayız, hâlâ yaşayan kültürleriz. Üzerimize toprak atılmasın.”

Vartan Estukyan

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11810/bahcelerimizden-nefreti-birlikte-kovacagiz

 

  • İSRAİL’E HER SALDIRIŞINDA BİZİM YAHUDİLER DE NASİPLERİNİ ALIYORLAR

Affedersiniz demediyse de, Türk Yahudilerine tavrı da öyle. İsrail’e her saldırışında bizim Yahudiler de nasiplerini alıyorlar. Öylesine ki, geçen gün bir gazete haberiydi, bu toplumun bu eski ve güçlü azınlığı, yüzyıllar önce İspanya enkizisyonlarından kaçıp Osmanlı’ya sığınmış olan Sefarad’lar, bu kez ülkede artan Yahudi düşmanlığından öylesine ürkmüşler ki, bunca zaman sonra İspanya’ya başvurup ‘dönüş hakkı’ istemişler. Böylece geçmişimizde en övündüğümüz şeylerden biri olan “ezilene kucak açma”nın bu görkemli örneği de artık tersine dönmüş oluyor.

Atilla Dorsay

http://t24.com.tr/yazarlar/atilla-dorsay/tum-azinliklara-karsi-savas-actilar-ulkeyi-kurtarmak-icin-son-sans,12032

 

  • JUDEO-ESPANYOL DİLİMİZİ VE KÜLTÜRÜMÜZÜ DÖRT YÜZ YIL BOYUNCA, BU COĞRAFYADA CANLI CANLI TUTAN BİZLER, NEDEN YİRMİNCİ YÜZYILDA ACİZ KALDIK? BENİM GÖZLEMLEDİĞİM SEBEPLERDEN BİRİ, “YAHUDİ MAHALLESİ”NİN DIŞINA ÇIKMAMIZDIR

Yetmişli yılların sonlarına doğru kayınpederimin evinde Fransızca eski bir kitaba denk gelmiştim “L’agonie des Judeo-Espagnols”-Sefarad Yahudilerinin ıstırabı-. Avrupa’da süratle azalmaya başlayan ve kültürü ile yok olmaya yüz tutmuş “bizlerin” hikâyesi... Acıklı bir kitaptı benim için. Demek ki erimeye elli altmış yıldan çok önce başlamışız.

Çocukluk arkadaşlarımdan hemen hepsi yurtdışına göç ettiler... Kimi liseden sonra üniversite okumaya, kimi üniversiteden sonra iş için terk ettiler güzel İzmir’imizi...

Türkiye’de yetmişli yıllarda üniversiteye girmek zordu. Paralı özel üniversiteler 1970 yılı sonunda kapatıldı. Sınava girenlerin çok az bir kısmı istedikleri güzel bir fakülteyi kazanabiliyorlardı. Dershaneler henüz icat edilmemişti. Üniversite bitirenlerin İzmir’de güzel bir iş bulabilmeleri imkânsızdı diyebilirim. Yaşıtlarımdan çekici bir profesyonel iş hayatı sürdüren çok az oldu. Başaranlardan bir kısmı üniversitelerde güzel bir kariyer sahibi oldular. Bazılarımız, ya baba mesleğine devam etti -ki bunlar genellikle ticari ve sınai işler idi-; bazılarımız ise kendilerine yeni işler kurdu.

Genç kızlarımızın iş hayatına katılımları da yetmişli yıllarda çok kısıtlıydı. Bankaların yanında bazı özel şirketlerin muhtelif pozisyonlarda çalışanlar oldu. Bugün hemen tüm kızlarımız çalışma hayatına giriyor.

Judeo-Espanyol dilimizi ve kültürümüzü dört yüz yıl boyunca, bu coğrafyada canlı canlı tutan bizler, neden yirminci yüzyılda aciz kaldık? Benim gözlemlediğim sebeplerden biri, “Yahudi mahallesi”nin dışına çıkmamızdır.

Avram Aji

http://avramaji.blogspot.sg/2015/06/istirap.html

 

Netten okumalar

 

  • TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNDE YALANLAR VE GERÇEKLER...

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/editorunsectikleri/276218.aspx

 

  • “HİÇBİR SİNAGOG EDİRNE’DEKİ KADAR SES GETİRMEDİ”

http://www.aktifhaber.com/hicbir-sinagog-edirnedeki-kadar-ses-getirmedi-1180716h.htm

 

  • HDP’Yİ KARALAYAN ‘İMZASIZ’ PANKARTLAR

http://siyasihaber.org/hdpyi-karalayan-imzasiz-pankartlar

 

  • BEŞİNCİ YILDÖNÜMÜNDE MAVİ MARMARA: SAHİ NEYDİ O? – BURAK BEKDİL

http://www.hasturktv.com/arsiv/7057.htm

 

  • SABAH NEW YORK TİMES’IN ‘YAHUDİ GÖÇÜ’ İDDİASINI ÇÜRÜTTÜ

http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/06/06/sabah-new-york-timesin-yahudi-gocu-iddiasini-curuttu

 

Netten seyredin

 

  • TÜRK MUSEVİYETİ CEMAATİ SİNAGOGDA İFTAR VERECEK

http://egehaber.web.tv/video/turk-museviyeti-cemaati-sinagogda-iftar-verecek__aqt1vsxud8o

 

Takılan Tweet’ler

 

Engin Bas ‏@enginbas  6 Haz

RTE'nin New York Times'in patronları maalesef yahudi demesi sadece bana mi tuhaf ve talihsiz geliyor ...

 

Derin Tarih Dergisi ‏@derintarih  30 May

#DerinTarih Fatih Sultan Mehmet nasıl öldü? Yahudi bir hekim tarafından zehirlendiği doğru mu?

 

Abdulkadir Civan ‏@KadirCivan  4 Haz

Değişik zaman ve zeminlerde patronu Musevi olan birkaç Müslüman çalışanla konuştum. Hepsi de patronundan çok sitayişle bahsediyordu.

 

Puik Zagor ‏@fusulli  3 Haz

Mikro anketim: Aşkenazları bilmem ama tanıdığım Sefarad işadamları HDP'yi destekliyor.

 

Sedat Laçiner ‏@sedatlaciner  2 Haz

Son 5 yılda herkesi azarladık. İsrail, Mısır, ABD, Almanya ve daha niceleri. Ancak bunun neticesinde herhangi bir sonuç alamadık