‘Dünyanın Tüm Gelecekleri’ Venedik Bienali’nde

Bu yıl kuruluşunun 120. yılını kutlayan 56. Venedik Bienal’ine, çeşitli ülkelerden 136 sanatçı katılıyor. Eserler Giardini’de, ülkelerin kendi özel pavyonlarında, Arsenale’de ve bu vesileyle şehrin dört bir tarafına yayılmış, halka açılan palazzo ve kiliselerde sanatseverlerle buluşuyor

Sanat
27 Mayıs 2015 Çarşamba

Ester Almelek


Nijeryalı küratör Okwui Enwezor’un dediği gibi bu Bienal’in amacı, tıpkı bir orkestra gibi dünyanın değişik ülkelerinden, farklı disiplinlerden gelen sanatçıları, projeleri ve sesleri bir araya getirerek, bir diyalog kurmak ve izleyenlerde bir farkındalık yaratmaktır. Azerbaycan, Küba, Guatemala, İran, Kenya, Portekiz, Filipin, Tayland, Yeni Zelanda ve İzlanda, şehrin çeşitli mekânlarında yer alan ülkelerden bazıları; ama hiçbiri İzlanda Pavyonu kadar basında yer alamadı. Sanatçısı, İsviçre doğumlu İzlandalı Christoph Büchel, uluslararası sanat arenasında, sosyal ve politik içerikli yerleştirmeleri ile tanınan bir imza. La Misericordia Kilisesi’nde, Mekke’ye dönük yeşil halısı ve çeşmeleriyle bir camii yerleştirmesi yaptı. Çevredeki Müslümanlar gelip, ibadet yeri olarak kullanmaya başlayınca da, bunun için gereken izin alınmadığı gerekçesiyle polemikler çıktı. Hatta İlahiyat Fakültesi’nden bir doçent, Alessandro Tamborini, içeri girerken ayakkabı çıkartmayı ret edip polise haber verdi. Tamboroni, “Burası bir dua yeri mi yoksa bir sergi mi?” diyerek tepkisini gösterdi. Otoriteler mekânın kapatılmasını istedi. Ama bu istek Bienal Kurulu tarafından reddedildi. Cannareggio bölgesinde yer alan bu kiliseyi, etrafında Bienal’e ait olduğunu gösteren bir tabela (diğer projelerde olduğu gibi) olmadığından çok zor buldum. Günlerce gazete manşetlerinden inmeyen bu olaya nasıl bir çözüm getirileceğini önümüzdeki günler gösterecek.

TÜRKİYE PAVYONUNDA ‘NEFES’

Arsenale’de yer alan Türkiye Pavyonu’nda, Sarkis Zabunyan’nın  ‘Respiro’ (Nefes) başlıklı yerleştirmesi bir hayli ilgi görüyor. Mekânı çift taraflı büyük bir ayna ile ikiye bölerek; vitray panolar, ikonik eserler ve devasa salonun iki ucuna yerleştirdiği neondan iki gökkuşağı ile yeri bir tiyatro sahnesi gibi kurgulayan sanatçının işleri, eş zamanlı olarak dört ayrı ülkenin mekânında yer alıyor. Gökkuşağının yedi renginden esinlenen Jacopo Baboni-Schilingi’nin bestelediği müzik de mekâna ve izleyiciye ayrı bir anlam, bir dinginlik veriyor.

Ayrıca, Arsenale Corderia’da Türk sanatçıları Meriç Algün Ringborg ve Kutluğ Ataman’ın eserleri yer alırken, Ahmet Güneştekin de Vivaldi’nin kilisesi olarak bilinen La Pieta’daydı. Sanatçının iki heykel ve altı tablodan oluşan ‘Milyon Taş’ başlıklı sergisinin mimari projesini Mimar Emre Arolat hazırladı. Eserlerindeki İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik dinlerine ait rölyef simgeler, izleyicinin dikkatini çekiyor. Avludaki dev ‘Kostantiniye’ heykeli ise İstanbul şehrinin bütün ruhunu Venedik’e başarıyla taşıyor.

Corderia’da, 77 yaşındaki Alman asıllı sanatçı Georg Baselitz’in sekiz duvarda baş aşağı duran oto portrelerini görüyoruz. Bu beş metre uzunluğundaki, oyulmuş gözleri, kırmızı kol ve bacaklarıyla yukarıdan aşağıya sallanan vücutlar, sanatçının sanatsal limitlerini zorlamakta... Mısır Pavyonu sanatçıları Ahmed Abdel Fatah, Maher Dawoud ve Gamal El Khesen’in konseptleri ‘Peace’ yani ‘Barış’tı. Yerleştirmeleri üç boyutlu olarak ‘Peace’ kelimesini simgeliyordu.

Bu Bienal’de tuval resim çok azdı. Video sanatı ve yerleştirmeler çoğunluktaydı. Romanya Pavyonu’nda Adrian Ghene’nin  ‘Darwin’in Odası’ adlı projesindeki tuval resimleri çok başarılıydı. Onun en iyi bilinen eseri ‘Duchamp’ın Cenazesi’ tablosu da sergideydi. Ayrıca kendini Darwin’e ve Vincent Van Gogh’a benzettiği oto portreleri de çok ilginçti.

GÜNÜMÜZDE ARKEOLOJİ

İsrail Pavyonu bu yıl, dışından da farklı bir görünüm sergiliyordu. Bu yüzden ilk başta tanıyamadım.1952’de Zeev Rechter tarafından tasarlanan mimariden çok değişikti. Sanatçı Tsibi Geva, ‘Günümüzde Arkeoloji’ başlıklı projesinde, iç duvarların içeriğini, pavyonun dış duvarlarına da taşımıştı. Pavyonun dış duvarları İsrail’den getirilen 1000 kadar kullanılmış araba lastiği ile kaplıydı. İçerde demir kafesler içinde değişik yerlerden toplanılmış, terk edilmiş, manipüle nesneler, kiremit gibi ev yapımında kullanılan malzemeler vardı. Bir ev havasındaydı ama pencereler bile lastiklerle kapatılmıştı, sadece açık bir kapı bırakılmıştı. Projenin küratörü Hadas Maor, “Geva’nın projesinde kaygı ve tehdit var” diyor.

 

Gardini’de merkez pavyonda, değişik ülkelerden davet edilmiş sanatçılar bulunuyordu. Bunlardan Fabio Mauri’nin dört metre boyundaki dev heykeli ‘İl Muro Occidentale o del Pianto - Batı veya Ağlama Duvarı’ yerleştirmesi ilgi çekiciydi. Auschwitz’den dönmeyen yolcuların valizleri… Sanatçılığının yanı sıra iyi bir tiyatro yazarı ve eleştirmeni olan Mauri, ilk kez toplama kamplarının resimlerini gördüğünde 19 yaşındaydı ve çok etkilendi. İtalyan avangart (öncü) resimlerin ustası olarak bilinen sanatçı, 2009 yılında Roma’da öldü. Burada ilgimi çeken diğer bir sanatçı ise İngiliz asıllı Walead Besthy oldu. Büyük seramik heykelleri, Guadalajara’daki yüksek ısılı seramik fabrikalarında, düşük maaşla çalışan işçilerin, çalışma koşullarını yansıtıyor.

‘Giardini’, isminden de anlaşıldığı gibi gezilmesi çok zevkli bir yer, ağaçlar arasında bulunan, romantik bir derenin aktığı büyük bir bahçe. Yan yana dizilmiş ülkelerin pavyonlarının kapılarını açıp içeri giriyorsunuz. Bir dünya turuna çıkmış gibisiniz. ‘Arsenale’ ise daha zor gezilen kocaman bir labirent gibi, ülkeler birbirinin içine geçmiş sanki. Çıkışı bulmak bile zordu; ama günümüz sanatını sergilemek için sınırsız olanaklar sunan muhteşem bir yer! Ben ikisini de çok zevkle gezdim. Bazen heyecanlandım, gerildim, bazen de duygulandım.

Anlaşılan o ki, asırlık Venedik Bienali, 22 Kasım’a kadar bütün sanatseverlerin çekim noktası olmaya devam edecek.

KARL MARX’TAN  CANLI OKUMALAR

Ayrıca bu merkez pavyonda, David Adjaye tarafından ‘Arena’ adlı bir mekân yaratılmış; bu alanda Bienal süresince, ziyaretçilerin önünde Karl Marks’ın, ‘Das Kapital’ adlı kitabından canlı olarak okumalar yapılıyor. Burada çeşitli aktiviteler yer alacak; aktörler, öğrenciler, konuşmacılar davet edilerek paneller, film gösterileri, resitaller düzenlenmesi planlanıyor.