Saldırıdan bir yıl sonra Brüksel Yahudi Müzesinin önünde uzun kuyruklar

24 Mayıs saldırısından bir yıl sonra Brüksel Yahudi Müzesi günde 80-250 kişiye kapılarını açıyor. Bu sayı saldırı öncesine göre büyük bir artışa işaret ediyor.

Dünya
27 Mayıs 2015 Çarşamba

Bu noktadan çıkışla, başkenti AB’nin de başkentliğini yapan Belçika’nın antisemitizm problemine yakın ilgi gösteren medya, cemaatin ileri gelenlerin de belirttiği üzere Yahudilerin sessiz kaçışına ve azınlığın yok olmakla karşı karşıya olduğuna yer vermeye başladı. Müze Başkanı Philippe Blondin yükselen ziyaretçi sayısını, sayısı arttırılan geçici sergilerin müzeyi daha çekici hale getirmesine bağlıyor. Brüksel’in merkezinde bulunan müze, saldırının ardından dört ay süreyle kapalı kalmıştı. Saldırı sırasında müze özel bir güvenlik tarafından korunmuyordu. Saldırganların bundan yararlanarak ön planlama yaptıkları düşünülüyor.

Geçtiğimiz zaman içinde polis saldırıdan sorumlu iki kişiyi tutukladı. Suriye’de cihatçılarla birlikte çalışmış olan 30 yaşındaki Mehdi Nemmouche, tetiği çeken fail. 26 yaşındaki Nacer Bendrer ise saldırıyı planlamada Nemmouche’a yardımcı olmaktan dolayı hapiste tutuluyor. Her ikisi de olayla ilgileri olduğunu inkâr ediyor. Suç ortağı olabilecek üçüncü bir kişinin varlığından şüpheleniliyor. Nemmouche sonrasında Fransa’nın güneyine kadar kaçabildi ve rutin bir gümrük aramasında saldırıda kullanılan silahların benzerleriyle dolu bir çantayla yakalanıp tutuklandı.

Yapılacak iç soruşturma sonuçlarına göre failin kaçmasına göz yuman güvenlik yetkilileri cezalandırılabilir.

Geçen yıl Belçika yetkilileri Brüksel ve Antwerp’deki Yahudi kuruluşları için güvenliği arttırdı. Bazı sivil örgütler, mevcut tehdide bakıldığında güvenlik harcamalarının orantısız derecede fazla maliyetli olduğu için şikâyette bulundu. Belçika Antisemitizmle Mücadele Ligi Başkanı Joel Rubinfeld ise bu ölçülerin uzun vadede sorunu çözmeyeceğini, sorunun kalbine inilmesi gerektiğini belirtti. Rubinfeld, Fransa gibi Belçika’nın da siyasetçilerinin ve eğitimcilerinin anti- Siyonizm’e karşı mücadelede etkin olmalarını, İsrail’i boykot etmenin yasa dışı ilan edilmesini ve ülke Başbakanının “anti-Siyonizm antisemitizme kapı açıyor” söylemini benimsemesi gerektiğini savundu. Rubinfeld, anti-İsrail gösterileri sırasında Brüksel Valisi Yvan Mayeur’ün sokaklarda ‘Yahudilere ölüm’ diye bağırdıklarında sesini çıkarmadığını hatırlattı.