Dinamik Ajanda’m

Enerji dolu, sımsıcak bir yaz geliyor. Havalar ısındı, güneş pırıl pırıl, hafif bir rüzgâr esiyor. Yılın en güzel günlerini yaşıyoruz. Koca bir kış, bu günlerin özlemini çekmedik mi zaten? Daha ne duruyoruz öyleyse? Dinamik günlere yelken açalım!

Aylin YENGİN Yaşam
20 Mayıs 2015 Çarşamba

Nereye gidelim?

17 Mart’ta uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir performansla İstanbul’u büyüleyen, ancak gösterisinin ikinci gününde ses tellerindeki rahatsızlık nedeniyle sahneye çıkamayan Hugh Jackman, geri dönüyor. “An Evening with Hugh Jackman”, her ne kadar kurgulanmış bir gösteri olsa da, aslında bir tür konser ve doğaçlamalar da içeriyor. Tony Ödülü sahibi Hugh Jackman; en çok ‘Wolverine’, ‘X-Men’, ‘Les Misérables (Sefiller)’ ve ‘Real Steel’ gibi filmleriyle tanınan dünyaca ünlü bir aktör. Satış rekorları kıran Broadway şovunda Avustralyalı sanatçı, şarkıcılık ve danstaki yeteneklerini bire bir gözler önüne seriyor. Gösteride 32 kişilik bir orkestra ve dansçılar Jackman’a eşlik ediyor. ‘Singin’ in the Rain’ ve ‘Guys and Dolls’ gibi klasik olmuş müzikallerden yorumların yanı sıra sanatçının vatandaşı olduğu Avustralya’nın yerli Aborjin kültürü ile ‘The Boy from Oz (Oz’lu Çocuk)’ adlı ve kendisine Tony Ödülü kazandıran filmde canlandırdığı Peter Allen’ın bestelerine de yer veriliyor. Sanatçı gösteriyi genelde doğaçlama bir şekilde sürdürüyor ve etkileyici iletişimi ile gösteriyi canlı ve eğlenceli tutuyor. Kariyerine Avustralya tiyatrolarında başlayan dünyaca ünlü film yıldızı Hugh Jackman; 2004 yılında Tony Ödüllerini ilk sunuşunda, Broadway’deki ilk rolü olan ‘The Boy from Oz’ ile de bir ödül aldı. 2009’da son James Bond Daniel Craig ile birlikte sahne aldığı ve ‘hit’ olan ‘A Steady Rain (Sıkı bir Yağmur)’ ile Broadway’e tekrar döndü ve bunu 2011’de solo konser performansı ‘Hugh Jackman - Back on Broadway’ takip etti. 2012 yılında ise ‘Les Misérables’ (Sefiller) müzikal sinema filminde Jean Valjean karakterini canlandırdı.

(www.zorlucenterpsm.com)

 

Ne içelim?

Detox içecekler aldı başını gidiyor, ama içlerinde sivrilen bir iki isim var ki, sizinle tanıştırmaya can atıyorum: bunlardan biri de JUICO! Işık hızında yaşadığımız şu günlerde şehir hayatının koşturmacası içinde beslenmemize ne kadar dikkat edebiliyoruz, diyerek bir tür arınma deneyimini bizimle buluşturan Deniz Derman ve Sedef Dördüncü’nün kurdukları Juico bizlere harika seçenekler sunuyor. Sağlığımızı korumak, şimdilerde bir klişe; eskilerin kuşkusuz bizden daha iyi bildikleri olsa da artık hepimiz fazla toksinlerin aslında hastalıklara davetiye çıkardıklarını biliyoruz. Hayvansal proteinlerden, kafein ve bütün paketli gıdalardan kaçınarak alkali seviyenizi dengeye getirmek ve onu korumak için Juico en doğru adreslerden biri. Bu sağlıklı alışkanlığı hayatınıza katmak isterseniz Juico çalıştığı dinamik ekip sayesinde size Juico’ları taze taze hazırlayıp kapınıza kadar teslim etme fırsatı sunuyor. Siz de belli bir süre katı yiyecek tüketmeden tüm hücrelerinizi sebze ve meyvenin yenileyici ve ferahlatıcı ve etkisiyle baş başa bırakarak refresh moduna almak istiyorsanız özel hidrolik presle soğuk olarak hazırlanan Juico’ları mutlaka deneyin ve kendinize bu yeni yılın en sağlıklı iyiliğini yapmış olun.

(www.juico.com.tr)

 

 

Nasıl ter atalım?

Nişantaşı Atiye Sokağın yepyeni bir misafiri var: Gym&Tonic! Butik spor salonu anlayışına yepyeni bir konsept getirmek için yaratılan Gym&Tonic, sıradan spor salonu tasarımlarından çıkarak müşterilerine şık bir spor salonu deneyimi sunuyor. Beyaz tonların, ahşap ve bronz tonlarla uyumlu birleşimi ve doğru aydınlatma ile ince ve uzun bir binada konumlanan spor salonunda geniş ve ferah bir atmosfer yaratılıyor. İki kattan oluşan projede giriş katı; resepsiyon ve karşılama, vitamin bar, kardiyo, ağırlık ekipmanları ve stüdyo alanlarından oluşuyor. Exclusive üyelik sistemi ile Gym&Tonic, daima fit ve zinde kalmanızı sağlayacak pole dancing, spinning, aerial yoga, zumba ve daha birçok grup dersine sahip. Gym&Tonic, üye tanıma sistemli ‘My Wellness’ uygulaması sayesinde güncellenen egzersiz programları, son model Reformer ve Trapeze bulunan pilates stüdyosu, günün yorgunluğunu atmak için başvurabileceğiniz SPA masaj terapileri (zen, shiatsu, reflexology vs.), sauna ve buhar odalarını da bünyesinde bulunduran özel bir spor kulübü olarak sizleri bekliyor!

([email protected])

 

Ne izleyelim?

Dünyanın en çok satan kitabı, Antoine De Saint-Exupéry’nin ‘Küçük Prens’inden yola çıkarak Ali Poyrazoğlu’nun yazdığı müzikli oyun Küçük Prens Bana Dedi ki sahnede. Ali Poyrazoğlu, hem büyüklere hem küçüklere, yüreğin gözüyle görmenin kapılarını aralıyor. Ali Poyrazoğlu; Çocukluğuna, en mutlu olduğu zamanlara geri gitmeye çalışan yazarın üç önemli cümlesinden yola çıkarak kurguladı oyunu... “Ancak yüreğinin gözüyle bakarsan görebilirsin” ve “Aşk iki insanın sürekli birbirine bakması değil birlikte aynı geleceğe bakmalarıdır” ve de “Sevdiğine zaman ayırmak onu senin için biricik, kılar. Herkesin bir sevgilisi bir gülü vardır; önemli olan güldür... Herkes gülünden, çocuğundan, sevgilisinden, karısından, kocasından sorumludur.” ‘Küçük Prens Bana Dedi ki’ de başını Ali Poyrazoğlu’nun çektiği muhteşem bir palyaço–aktörler kadrosu seyirciyi Afrika çöllerinde eşsiz bir yolculuğa çıkarıyor. Oyuncuların, palyaçoların, kuklaların iç içe geçtiği düşler evrenine yolculuk... Seyircilerin hem çok eğlenecekleri hem de manen zenginleşip zihinlerinde oyundan cümlelerle salondan çıkıp, onları alıp evlerine, hayatlarına götürecekleri ‘Küçük Prens Bana Dedi ki’ yi mutlaka izleyin. Biletler Biletix’te.

 

Ne dinleyelim?

20. ve 21. yüzyılın en önemli keman virtüözü kabul edilen Itzhak Perlman, 28 Mayıs 2015 tarihinde Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde... Türkiye’de daha önce verdiği iki konserinde olduğu gibi her gittiği ülkede müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşarak konser biletleri aylar önceden tükenen, ‘Schindler’in Listesi’ filminden de tanınan Itzhak Perlman, geçmişte Yehudi Menuhin’e ait Stradivari’nin altın çağında yapılmış en iyi kemanı olduğu düşünülen 1714 yapımı antik Soil Stradivarius ile katılacak. Perlman’ın kullandığı enstrümanın değerinin ortalama 20 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. ‘En İyi Oda Müziği’ ve ‘En İyi Enstrümantal Solocu Performansı’ gibi toplamda beş ayrı dalda Grammy Ödülü’ne sahip olan Perlman’ın; Harvard, Yale, Brandeis, Roosevelt, Yeshiva ve Hebrew üniversitelerinde fahri ve onursal doktoraları bulunuyor. ‘Schindler’in Listesi’ filminden de tanınan Perlman, 1945 yılında Birleşik Krallık Filistin Mandası’nda, Tel Aviv’de doğdu ve burada radyodan dinlediği klasik müziklerle kemana olan ilgisi başladı. Büyük keman eğitimcisi Ivan Galamian ve onun asistanı Deraothy DeLay ile Juilliard Okulu’nda, çalışmak için Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmadan önce Shulamit Konservatuvarı’nda ve Tel-Aviv Müzik Akademisi’nde Rivka Goldgart ile çalıştı. Perlman dört yaşında çocuk felci geçirdi. İyi bir düzelme göstererek koltuk değnekleri ile yürümeyi öğrenen müzisyen, bugün genellikle koltuk değneklerini kullanmakla beraber; hareket etmek ve otururken keman çalmak için elektrikli amigo scooter kullanıyor. 20. ve 21. yüzyılın en üstün kemancılarından biri olarak görülen Perlman, halen eşiyle birlikte New York’ta yaşıyor. Biletler Biletix’te.

Ne deneyelim?

Yelken yapmayı denediniz mi hiç? Bence boşuna vakit kaybetmişsiniz öyleyse… Deniz, medeniyet; yelken ise doğayla iç içe olmak ve onu sevmektir. Yelken bir deniz kültürüdür. Türkiye’de bu kültürü daha geniş kitlelere ulaştırmak, yelkenciliğin bulunduğu yerden daha önemli yerlere taşınabilmesini sağlamak, insanların yelkenciliğe yönelik ilgisini artırmak için kurulmuş olan pek çok yelkencilik okulundan biri olan Hedef Yelken, aradığınız adres olabilir. Hedef’in eğitmenleri, İstanbul’un önemli merkezleri, Sarıyer, Beykoz, İstinye, Yeşilköy, Ataköy, Pendik, Adalar ve Tuzla gibi ilçelerimizde yelken tutkunları ile buluşuyor, deneyimlerini ve keyifle gerçekleştirdikleri bu önemli tutkularını paylaşıyorlar.  Yaza girmeden başlasak fena mı olur yani?

(www.hedefyelken.com)