Hobilerin çocukların ruh sağlığındaki önemi

Çeşitli hobileri olan çocuklar sadece eğlenmekle kalmaz, aynı zamanda yaşam boyu kullanacakları beceriler geliştirirler.

Çocuk-Aile
20 Mayıs 2015 Çarşamba

Nur Ağdelen, Uzm. Psikolojik Danışman

Ayna Eğitim ve Psikolojik  Danışma Merkezi

Spor yapan, tiyatro oynayan, resim yapan, yazı yazan, müzik aleti çalan, dans eden, satranç oynayan ve çeşitli hobileri olan çocuklar sadece eğlenmekle kalmaz, aynı zamanda yaşam boyu kullanacakları beceriler geliştirirler. Hobiler planlama, karar verme, problem çözme gibi bilişsel becerilerin gelişimine de katkı sağlar.

 

Araştırmalara göre, enstrüman çalmayı öğrenen çocuklar duygularını ve kaygılarını kontrol etmede ve verilen herhangi bir göreve odaklanmakta müzik aleti çalmayanlara göre daha iyidirler. Acaba çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetler içerisinde bulunan gençler kendilerini nasıl algılıyor? Bunu kendilerine sordum…

Hobin sana neler kazandırdı?

22 yaşındaki MIT biyoloji ve siyaset bilimi öğrencisi genç, “Keman çalmaya başlamadan önce müzikten bir şey anlamadığımı düşünürdüm, ama daha sonra çok iyi keman çalmayı öğrendim. Bu deneyimden sonra ‘beceriksiz’ hissettiğim bir durumla karşılaştığımda tutumum değişti. ‘Tamam, şu an çok iyi olmayabilirim ama bu sadece bir durumdur, değişebilen bir şeydir’ diyerek daha çok çabalar oldum. Çalıştıktan sonra her şeyi başarabileceğimi anladım. Ne olursa olsun, yeteneğim ne kadar az veya çok olursa olsun, severek yaptıktan ve vakit ayırdıktan sonra kendimi geliştirdim ve hobimden daha çok zevk almaya başladım. Bu özgüvenimi geliştirdi. Ayrıca enstrüman çalmayı öğrenince artık duygularımı bir parçayla da farklı nüanslarla ifade ediyorum” cevabını verdi.

İletişim kurma biçimi olarak kullandığımız birçok yol vardır: Kelimeler, beden hareketleri, mimikler, ses tonu, yazılar bunlardan sadece bazılarıdır. Resim, heykel, müzik, edebiyat, sinema, spor gibi etkinlikler, kelimelerin anlatamadığı birçok şey anlatır. Bu nedenle hobilerin hayatımızda, duygularımızı ifade etmeyi, anlamlandırmayı sağlamaları ve çeşitli ihtiyaçlarımızı karşılamaları bakımından sağaltıcı, hastalıkları önleyici işlevleri vardır. Pilates ve yoga yapmakta olan 26 yaşında genç yetişkin kadın, bunların ona katkılarını şöyle ifade ediyor: “Pilates ve yoga yaparken dinleniyorum ve kendimle baş başa kalabiliyorum. Bunlar kafamı boşaltmamı sağlıyor ve bir konu üzerinde saplantılı olarak düşünmekten beni uzaklaştırıyor. Spordan sonra bugün kendim için iyi bir şey yaptım diyebiliyorum.”

Çocuklar da yetişkinler gibi birçok şeyi beden hareketleri, mimikleri, ses tonu, davranışlarıyla, kimi zaman ise ağlayarak anlatırlar. Onların kelime dağarcıkları yetişkinler kadar gelişmiş değildir. Bu nedenle, resim, müzik, spor gibi çeşitli hobiler, onların düşüncelerini, duygularını, ihtiyaçlarını, arzularını ifade etmelerini kolaylaştırır. Spor, çocukların ve gençlerin, saldırganlık dürtüsünü, toplumsal olarak kabul gören bir ifade biçimine kanalize etmesini sağlar. Basketbol, futbol veya voleybol gibi bir takım oyunu oynayan bir çocuğu veya genci ele alalım. Bu takım oyununda çocuk bir gruba ait olma duygusunu yaşar. Bu grupta çocuğun bir pozisyonu, işlevi, dolayısıyla sorumluluğu vardır. Çocuk takım arkadaşlarıyla işbirliği kurarak bir amaca yönelik hareket eder. Bunun için haftanın belirli günleri ve belirli saatlerinde bir araya gelmeleri, düzenli çalışmaları, ileride yapacakları maçlara hazırlanmaları gerekir. Bir grupla bir arada olmanın ve bir amaca yönelik birlikte hazırlanmanın tek başına iyileştirici bir etkisi vardır. Bunun yanında haftanın belirli günleri aynı saatte rutin bir etkinlikte bulunmak, çocuğun hayatında süreklilik, dolayısıyla güven sağlar. Aynı takımda oynayan çocuklar, hem takım içerisinde hem de karşılaştıkları takımların oyuncularıyla çeşitli problemlerle karşılaşırlar. Bu problemleri birlikte çözmeleri gerekir. Çocuklar bu oyunlarda farklı takımlarla bir araya geldikleri karşılaşmalarda, bazen yenerler, bazen ise yenilirler. Bunlarda yaşadıkları sonuçlara göre farklı duygular yaşarlar. Tıpkı günlük hayatlarında karşılaştıkları gibi: Sevinç, coşku, rekabet, üzüntü, hüzün, hayal kırıklığı. Oyun ve maç deneyimleri gerçek hayatın bir prototipidir. 18 yaşındaki İngiliz Okulu öğrencisi genç bununla ilgili deneyimlerini şöyle ifade ediyor: “Hayatta hiçbir şey her zaman yolunda gitmez, buna hobiler de dahildir. Bir piyano parçasının iki barını istediğim gibi çalamadığımda, maçlarda bir türlü istediğim kondisyona ulaşamadığımda ya da takım çalışması gerektiren bir aktivitede takım arkadaşlarımla sıkıntılar yaşadığımda, bunlar bende psikolojik karmaşaya yol açar. Hobinin doğurduğu bu olumsuz duygular, günlük yaşantımda da beni birçok biçimde etkiler. Ama önemli olan şu ki bir yolunu bulup, bu sıkıntıları çözebiliyorum. Bu bir takımsa, burada devam edebilmek için bunu çözmek zorundayım. Hobilerle bir bakıma hayata hazırlanıyorum.’

Hobiler planlama, karar verme, problem çözme gibi bilişsel becerilerin gelişimine de katkı sağlar. 18 yaşındaki İngiliz Okulu öğrencisi başka bir genç hobilerinin kendisine katkısıyla ilgili şunları ifade ediyor: “Her ne kadar hobilere, akademik işlere nazaran gayri ciddi faaliyetler olarak bakılsa da, hobiler gayet ciddiyet isteyen ve sadece o konuda değil, birçok yönde ciddiyetimizi ve sorumluluğumuzu arttıran faaliyetlerdir. Bu faaliyetlere zaman ayırma gereği, hayatımızda olan başka şeylerden kısmak anlamına gelmez. Bunlar hayatımıza düzen getirmek için vesiledir. Örneğin, eve geldiğimde belirli bir saatte antrenmanım olduğunu ve o saate kadar yapmam gerekenleri bildiğim için zamanımı ona göre düzenliyorum.”

Hobiler çocuğun sosyal gelişimine de katkı sağlar. 18 yaşındaki İngiliz Okulu öğrencisi genç “Benim için hobilerim, hem günlük yaşantımın monotonluğundan bir çıkış yoludur, hem de kişiliğimi şekillendiren en önemli unsurlardandır. Hobilerim, bana daha çok insanla tanışma fırsatı yaratıyor. Sosyal olarak izole sayılabilecek bir okulda, sadece 19 kişilik bir sınıfta okuyan ben, futbol ve müzik sayesinde adanın dört bir yanındaki akranlarımla tanışma olanağı buldum. Ve bunun güzel bir başka yanı da, ortak bir hobi sayesinde tanıştığım insanlarla paylaşacak başka şeyler bulma şansımın yüksek olmasıdır. Bu yüzden hobi bir nevi sosyal filtreleme yöntemidir.”

Çocuğa müzik aleti çalma fırsatı sunmak, bir müzik aleti çalmayı öğretmek, farklı bir dil öğretmek gibidir. Bu dil, tüm dünyanın bildiği, evrensel bir dildir. Çocuğa çevresindekilerle, dünyayla iletişim kurma şansı verir. 15 yaşındaki İngiliz Okulu öğrencisi keman çalmanın ve satranç oynamanın kendisine katkılarını şöyle ifade etmiştir: “Ben küçüklüğümden beri keman çalıyor ve satranç oynuyorum. Keman benim sorumluluk sahibi olmamı sağladı çünkü ayarladığımız saatlerde derslere gidiyorum ve bu saatlere göre günlük planımı yapıyorum. Konserlere çıktığım için topluluk önünde performans sergileme kaygımı yendim. Birlikte konsere çıktığım insanlarla arkadaşlık kurduğum için sosyal çevrem genişledi. Satranç ise beyin egzersizi yapıp sorunlarla daha kolay yüzleşmemi sağlıyor. Bir durumun birden fazla yollarını ve sonuçlarını düşünüyorum, hangi yöne gitmem gerektiğine daha kolay karar veriyorum. Tabii ki satranç da çevremin genişlemesini sağlıyor.” MIT biyoloji ve siyaset bilimi öğrencisi genç ise ekliyor: “Satranç oynamaya başladıktan sonra normal hayatta da daha stratejik olmaya, bazı şeyleri üç dört adım öncesinden bilinçli bir şekilde hesaplamaya başladım.’

Hobilerin tüm katkılarının yanı sıra, çocuk ilgilenmediği, katılmak istemediği bir aktiviteye katılmaya zorlandığında veya katılmayı çok istediği bir etkinliğe katılması engellendiğinde, hobiler çocukta önemli ruhsal yaralar açılabilir. Örneğin, futbol oynamayı çok isteyen bir çocuğun engellenmesi ve ‘boyu uzasın’ düşüncesiyle basketbol oynamaya zorlanması, çocuğun öfkesini artıracak, basketboldaki performansını olumsuz yönde etkileyecektir. Günümüzde, ‘katkı sağlayacağı’ düşüncesiyle bir hobiden diğerine pinpon topuymuşçasına atılan, ‘proje çocuklar’ olarak andığımız, birçok çocuğa rastlıyoruz. Bu çocuklara hobi pompalanıyor, kendilerinden piyano çalması, bale yapması, çok iyi dans etmesi, aynı zamanda derslerinde çok başarılı olması bekleniyor. Burada çocuğa enjekte edilmeye çalışılan şey ebeveynin arzusudur. Çocuksa kendine ait olmayan bir arzu bedeninde dolaşırken, katıldığı etkinliklerde adeta bir misafir gibi davranmakta, hiçbir zaman bu etkinliklere içten katılım sağlayamamakta ve sadece ebeveynin arzusu olan bu alanda faaliyet gösterirken mutlu olamamaktadır. Hobilerin katkısı, bu ancak çocuğun arzuladığı bir şey olduğu zaman, kendini gösterir. Bu nedenle, hobi çocuğundur; annenin kendi hayali değil. Çocukları etkinliklere yönlendirirken bunu akılda tutmak önemlidir.