Dört günlük ‘bonus’

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
29 Nisan 2015 Çarşamba

23  Nisan’da mutfak sınırları içinde iş yaparken, aynı zamanda ilkokulda öğrendiğimiz “… kamutay bugün doğdu ve saltanatı boğdu…” şarkısını mırıldanıyordum. Kaçıncı sınıftaydım bunu öğrendiğimde hatırlamıyorum. Ama bir eğitim yılı içinde en sevdiğim bayramdı. Birkaç gün öncesinde sınıf süslenmeye başlanırdı. Üçgen Kitabevi’nden alınan krepon kağıtları, küçük kağıt bayraklar, yapıştırıcı kola (Uhu sonradan çıktı) vs. ile kedi merdivenleri akordeon gibi uzayan kreponlar yapılırdı. Ve halen yerinde bir AVM bulunan okuldaki sınıf pencerelerine, kara tahtanın çevresine raptiye ile tutturuldu.  Kola kutularının içindeki küçük fırçaların bıraktığı yapış yapış izler de sıraların üstünden bir türlü çıkmazdı.

Bayram günü sınıfta şarkılar söylenir, ardından herkes sıraya girer, bahçeye inilirdi. İnene kadar kıyamet kopar, erkek çocukları basamakları ikişer üçer atlayarak gider, düzeni bozarlardı. Üst kattan izleyen öğretmenler ise, “Susuun” diye bir misli fazla bağırırlardı. Nihayet öğrenciler başöğretmen ve müdürün görünmesiyle sessizliğe bürünür, müzik öğretmeninin işaretiyle İstiklal Marşı söylenirdi. Ardından tek tek sınıflar dağılırdı. Öğrencilerin dışarı çıkmasından da, kapı görevlisi Ali Rıza Efendi sorumluydu. Nasıl başa çıkardı, bilmem. Her halükarda kuş uçurmazdı. Çok da severdik onu. Herhalde rahmetli olmuştur. Huzur içinde kalsın.

***

Şimdilerde çocuklara 23 Nisan’da ne yaptırırlar, günün önemini nasıl anlatırlar, bir fikrim yok. Konuya girmemin asıl nedeni artık çoğu insanın böylesi günleri fırsat bilip bir tatil ortamı yaratması. Bu sene 23 Nisan perşembeye rast geldi; Cuma gayri resmi köprü oldu. Ardından cumartesi, Pazar; dört günlük tatil ‘cuk’ oturdu. Tevekkeli değil, gazeteler çarşaf tatil ilanları veriyor. Gerçi artık tatil anlayışı da değişti. Gençler çoğunlukla internete girip istedikleri yeri seçiyor, bütçelerine göre program yapıyor. Bebek/çocuk varsa onlar da büyükanne ve büyükbabalara ‘bonus’. Azınlıkta olan bir anne-baba türü var ki, çocuklarını kimselere bırakmaz, beraberinde götürürler. Belki tesadüftür ama yaşadığım çevrede bebek arabalarını eğri büğrü kaldırımlarda itenler hep orta yaş bayanlar. Doğru, gençler çalışıyor. Bir nesil öncekiler de çalıştı, nasıl yaptılar? Gerçi şartlar değişti. Evdeki yardımcıların güvenirliği, sürekliliği önceye oranla kıyaslanamaz. Neyse çok şükür gençlerimiz beceriklidir, çalışırlar da gezerler de…

***

23 Nisan kutlamalarının orta yaş ve üstü için en büyük hediyesi, güneşli havada yürüyüş yaparken erguvanlarla mor salkımları görmek ve CRR’de iki gece üst üste ‘Yael Naim’ ile ‘Jan Garbarek’ konserlerini izlemek oldu.