Türkiye solu ve antisemitizm

Söz konusu antisemitizm olduğunda sol düşünce nerede duruyor?

Perspektif 0 yorum
22 Nisan 2015 Çarşamba

Işıl Demirel

Türkiye’de ezelden beri var olan güçlü antisemit düşünce yapısını yok saymak mümkün değil. Üstüne üstlük bu düşünce yapısı günümüzde güç kaybedeceğine daha da yaygın ve patavatsızca üretilmeye ve tüketilmeye başlandı. Peki, yalnızca sağcı ideoloji /ideolojiler tarafından üretildiği ve severek tüketildiği varsayılan bu hastalıklı ve ırkçı düşünce yapısında solun hiç mi payı yok? Artık sormak lazım. Söz konusu antisemitizm olduğunda sol düşünce nerede duruyor? 

Yüzleşme vakti geldi de geçiyor belki de. Söz konusu antisemitizm olduğunda Türkiye’de sol ideoloji ne diyor? Nerede duruyor? Sorduk mu hiç kendimize?

En basit anlamı ile, hiç literatüre girmeden, ansiklopedi, tarihçe karıştırmadan antisemitizm, Yahudi’den yalnızca ve yalnızca Yahudi olduğu için nefret etmek anlamına gelir. Bu nefret, Yahudi’nin doğal özelliklerine atfedilerek içselleştirilir. Zaman içinde öyle doğal bir hal alır ki antisemitizm, değil suç olmak kabahat olma niteliği bile taşımaz hale gelir. Tam tersine Yahudi’ye kızmamak, nefret etmemek garipsenir. Her taşın altında Masonluk, Yahudilik aramamak bir yana dünyayı Yahudilerin yönettiğine duyulan inancın pekişmediği bir gün geçirilemez olur. Antisemitizm işte bu en basit tanımlama, lafı dolandırmadan düpedüz ırkçılıktır.

Yazık ki Türkiye’de ezelden beri var olan güçlü antisemit düşünce yapısını yok saymak mümkün değildir. Üstüne üstlük bu düşünce yapısı günümüzde güç kaybedeceğine daha da yaygın ve patavatsızca üretilmeye ve tüketilmeye başlanmış ve daha da kötüsü bizzat siyasi liderlerin söylemlerinde karşımıza çıkar hale gelmiştir. Peki, yalnızca sağcı ideoloji /ideolojiler tarafından üretildiği ve severek tüketildiği varsayılan bu hastalıklı ve ırkçı düşünce yapısında solun hiç mi payı yok? Artık sormak lazım. Söz konusu antisemitizm olduğunda sol düşünce nerede duruyor? 

Trakya’da 1934 Olayları yaşanırken ve sonrasında, İsrail –Filistin savaşının en hararetli günlerini yaşadığı 1960’lı yıllarda, Mavi Marmara’da, dönemin başbakanı “one minüt” çıkışı ile İsrail’e meydan okuduğunda, İsrail’in her yaptığından buradaki Yahudiler sorumlu tutulduğunda ve dahası sadece Yahudi oldukları ve İsrail de bir Yahudi devleti olduğu için onlardan belki de İsrail adına bir özür beklendiğinde, sinagoglara terör saldırıları düzenlendiğinde ve Yahudiler her seferinde bir sonraki sefere ne geleceğini sabır ve sessizlikle beklerken sol ideoloji ne yaptı, ne düşündü, ne söyledi? Açık konuşmak gerekir bugün artık. Türkiye’de sol düşünce, söz konusu antisemitizm olduğunda çoğu zaman ikmale kalırken kimi zamanda sınıfta kaldı. Bildiğini söyleyemediği için sınıfta kaldı. Bu ırkçı düşünce biçiminin karşısında yerini alıp Yahudilerin yanında, yamacında durmadığı, duramadığı için sınıfta kaldı. Öyle ki antikapitalist olurken Yahudinin zenginliğine, emperyalizme açtığı savaşta -her duyduğumda aklıma ‘faiz lobisi’ni getiren -  ‘Yahudi lobisine’, her İsrail-Filistin hareketinde mazlum gördüğü Filistin’e karşı muktedir gördüğü İsrail’e lanet okurken sağ ile aynı jargonu, aynı argümanları kullandığını belki de hiç farketmedi. Söz konusu antisemitizm olduğunda sol aynaya hiç bakmadı. Baksa sağa ne kadar benzediğini görecekti. Oysa solun, 1800’lerden bugüne sosyal adaletten, eşitlikten, hürriyetten yana olduğunu öğrenmiştik. Sol tek bir kanat, tek bir cephe, tek bir ideoloji değildi elbet. Ama her türlü solun ortak ideali bunlar değil miydi? En ulusalcı, en milliyetçi sol görüşler bile geniş halk kitlelerini tek bir “millet” çatışı altında birleştirmeyi amaç edinerek herkesi eşitlemeyi amaçlamamış mıydı? Eşitlik, özgürlük, sosyal adalet gibi etik ve doğru kavramlar uğruna bir mücadele sürdüren sol görüşler söz konusu antisemitizm olunca bir durup düşünmemiş midir? Sessiz kalmayı tercih etmemiş midir? Ya da konuştuğunda tek yapabildiği İsrail’e küfretmek olmamamış mıdır sağ gibi? “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” der atasözü. Gelmedi mi bunun vakti? Irkçılık ve antisemitizm yalnızca sağın ürünü değil kabul etmeli.

Antisemitizm ile mücadele son zamanlarda artık sol düşüncenin mücadele alanlarından biri haline geldi ne mutlu ki. Ama sol, o kadar başında - kimi zamanda o kadar dışında - ki bu mücadelenin, öncelikle ön yargılardan arınmalı ve daha da önemlisi antisemit düşünce üretimine katkı sağlamayı bırakmakla işe başlamalıdır. Velhasıl sol düşünce bugün artık ezber bozmalıdır.  Kadın cinayetlerine karşı dilin cinsiyetçi söylemlerden arındırılmasına yönelik girişilen çabanın aynısını ‘gavurlar’, ‘çıfıtlar’ hak etmiyor mu? Bunu düşünmeli. Bugün artık Türkiye’de kendine ‘sol’ adı veren ideoloji/ideolojilerin kendilerine sormaları gereken geç kalmış bir soru/sorun bu. Onlar da farkında. 1915’in acıları, 1930’ların karanlığı, Varlık Vergisi’nin alıp götürdükleri, 6-7 Eylül’ün kaybettirdikleri, 1964 ile yurdundan edilenlerden sonra bir avuç kalan, ‘azınlık’ diye diye sonunda gerçekten az, eksik, bir avuç bırakılan ve herşeye rağmen burada yaşamaya devam etmeyi isteyerek seçen bu insanların yanında durmanın ve Antisemitizm alıp başını giderken dur deme zamanı artık. 1930’ların karanlık Türkiye’sine benzeyen gazeteler ve haberler arasında rahat bir nefes alabilmek, tarihin tekerrür etmesine izin vermemek, yaşanan acılara bir yenisini eklememek için harekete geçmek şart. Sırayla ülkeyi terk edip giden Ermeniler, Rumların ardından Yahudiler de gittiğinde herşey için özgürlük için, eşitlik için, adalet için söylem üretmek geç olacak. Bugün geç değil. Bugün Yahudiler, geçmişin nostaljik bir öğesi değil hâlâ gündelik hayatın bir parçası. Yan apartmandaki komşunuz, okul arkadaşınız, meslektaşınız, dün iş yaptığınız biri, sabah vapurda/ otobüste yanınızda oturan kişi. Gitmediler buradalar. Henüz. Onlar da gitmeden, onların sabırlı ve sessiz bekleyişleri sona ermeden, canlarına tak etmeden dur demeli, değişmeli ve değiştirmeliyiz. Antisemitizme dur diyecek olan sol değilse kim?

 

Not: Yazıda kullanılan görsel, Görkem Keser tarafından çekilmiş olup, Rıfat Bali'nin Toplu Makaleler -II, Türkiye'de Antisemitizm ve Komplo Kültürü adlı kitabının kapak resmidir. Sayın Keser ve Bali'ye teşekkür ederiz.

1 Yorum