Berlin Holokost’u nasıl anıyor?

Hazır Holokost Anma Günüyken ben de Berlin’deki Holokost Anıtını anlatayım. 2.711 adet beton blok 19 bin metrekarelik bir alanda şehrin ortasında labirent gibi durur. Yan yana farklı yüksekliklerde dizilmiş binlerce gri blok…

Riva HAYİM Dünya
16 Nisan 2015 Perşembe

Her beton blok töreler, örf ve adetlerin olduğu Talmud’dan bir sayfayı temsil etmektedir derler... 

Bloklar gri ve cansız…

Bu faşizm gibi hastalıklı fikirlerin insanlıkla bağımızı nasıl koparacağı ve nasıl bizi hissizleştireceği fikrini vermek için…
İçine girince kayboluyorsunuz zaten

Bu sanırım o dönem tüm Avrupa’nın “Bana olmuyor ki başkasına oluyor, aman boş ver” duygusu…
Aşağıya indiğinizde ise bir müze var.

Burada toplama kampına ait hikâye ve mektuplar yere yansıtılıyor.

Nazilere yakalanmak istemeyenlerin intihar mektupları, toplama kampına giden insanların nasıl hayatta kalmaya çalıştıkları yerlerde…

Müzenin yer altında nerede olduğunu gösteren özellikle hiçbir yere tabela koymamışlar; kaybolmanızı özellikle istemişler. Haliyle de kayboluyorsunuz..

Kaybeden sizi bu sistem aslında, hemen avucuna alıyor gibi…
Nereye gidiyim derken sizi yönlendiriyor, bakıyorsunuz bir parçası olmuşsunuz
Herkes kendince farklı yorumluyor bu blokları.

Benim yorumum ise şu: dışarıdan bakıldığında yükseklikleri farklı her bir blokun bir insanı temsil ettiğini düşünmüştüm. Ama her bir blokun ayrı bir hikâyesi var.
Altı milyon diyoruz, altı milyon hikâye.
Ve ne yazık ki hikâyeler sadece Yahudilerle kısıtlı değil artık.

Birileri onlardan rakamlar gibi konuşacak 6 -1, yok 3 milyon diye 
Sonra kendini tarih revizyonisti olarak tanıtanlar çıkacak, devlet adamalarından ödüller alacak
Kimi “Bana olmadı canım başkasına canım zaten” diyecek.

Ve ne yazık ki tüm dünya gri bloklarla dolacak 
Gri bloklar hâlâ içimizde

Bir daha asla

***

 

Berlin Holokost Müzesinde sergilenen mektuplardan…

 

“I END /  SONA ERİYORUM”

Daha fazla saklanmaya dayanamayan bir Yahudi’nin intihar mektubu  “I end” şöyle diyor:

 

“Herta ve Lore! Bir daha birbirimizi göremeyeceğiz.

İkinize de en iyi dileklerimi sunuyorum.

Son selamımı, son sarılmamı kabul edin lütfen…

Sona eriyorum…”



 

“BENİM ZAVALLI ÇOCUKLARIM SİZİ BİR DAHA ASLA GÖREMEYECEĞİM”

“Canım,

Michael’dan sakın ayrılma. Sakın seni çocuk evlerine götürmelerine izin verme. Babana yaz belki sana yardımcı olabilir. Yol üstündeki kürkçüye git onun tavsiyesini al muhakkak.

Tanrı  yardımcın olsun. Yarın buradan ayrılıyoruz… Kim bilir nereye?

Sana gözyaşlarımla sarılıyorum küçüğüm.”

Size tekrar sarılmak için her şeyimi verirdim..

Benim zavallı çocuklarım…

Sizi bir daha asla göremeyeceğim..