Platisher ne demek?

Haymi BEHAR Köşe Yazısı
18 Mart 2015 Çarşamba

Editoryal ekibin dışında, kullanıcılarına da kendi içeriklerini oluşturup paylaşabildikleri bir platform sağlayan Gawker gibi yayıncıları nasıl adlandırılmalı? Ya da Medium gibi hem kendi editoryal ekibine sahip olup da, aynı zamanda dışarıdan içerik sağlayıcılarla da çalışan, onlara para ödeyen platformlara ne denir? ’Platform’la ‘publisher’ arası yeni bir isme ihtiyaç var.  ‘Platisher’, aynı anda her iki kavramı da çağrıştıran yepyeni bir kelime. Yeni jenerasyon medya şirketleri artık çeşitli konulardaki içerik ihtiyaçları için kendi kadrolarının dışında, o konularda uzmanlaşmış içerik sağlayıcılarından destek almaya başladı. Editörlerle sistem algoritmasının birlikte ortaya çıkardıkları sinerjinin avantajlarını keşfettiler.  Peki, bu geliştirilebilir ve gelecek vaadeden bir birleşim mi? Bu soruya doğru cevap verebilmek için biraz geçmişe gitmek gerekiyor...

 Amerika’nın online dünyayla tanıştığı ilk yıllarda online medya şirketleri kendilerini yayıncılar ve platformlar olmak üzere ikiye bölmüşlerdi.  Yayıncılar içerik yaratırken, patformlar kullanıcılara yenilikleri keşfetme ve birbirleriyle iletişim kurma olanağı sağlıyordu.

Web 2.0’ın başlamasıyla birlikte Digg, Facebook, Twitter, Yelp, vb YouTube ve Reddit gibi devler, Google’ın modelini izledi. Hiçbiri aynı anda hem platformu sağlayıp hem yayıncılık yapma yolunu seçmedi ve aslında bu ayrıma gitmeleri için güçlü nedenleri vardı...

Bu nedenlerden biri AOL ve Time Warner’ın bu konuda yaptıkları denemenin başarısızlıkla sonuçlanmasıydı. AOL’un bu medya deviyle başarısız birleşme girişimi işlerin daha da kötüye gidişiyle sonuçlandı. Bundan da medya ve teknolojinin aynı çatı altında mutlu bir birliktelik yaşayamayacağı dersi çıkarıldı. 

İkinci neden ideolojikti. Google’ın “Don’t be Evil” (Kötü olma) sloganı ile kısmen de olsa demek istediği,  aynı anda ‘her şey’  olmaya, her şeyi kontrol altına almaya çalışılmaması gerektiğiydi.  Kullanıcılara en kaliteli içeriğin sunulması ve bunu yaparken kontrolün editörlerin ya da iş geliştiricilerin inisiyatifine değil, sistem algoritmasına bırakılması gerektiğini kastediyordu.

Bir diğer neden ise hukukiydi.  2000'li yılların ortalarında platformları çeşitli suçlamalardan, korsan girişimlerden korumak adına oluşturulmuş bir takım yasal uygulamalar vardı...

Dördüncü neden ölçeklenebilirlik argümanı... Medyadaki iş modellerine bakıldığı zaman,  yazar, tasarımcı, fotoğrafçı ve editör çalıştırmanın ne kadar maliyet ve zaman harcadığını görmek umutları söndürüyor. 

Son ve belki de en önemli neden; organizasyonel odaklanma sorunu. Gerçekte hangisinde iyi olduğuna karar vermek gerekiyordu;  Mühendislikte mi,  ‘içerik’te mi? İkisini de aynı anda yapıyor olamazsınız çünkü bu biri konusunda diğerine bağımlı olduğunuz anlamına gelir. Eğer dünyadaki en muhteşem yeteneğin dikkatini çekmek istiyorsanız,  emin olun bu şekilde başaramazsınız.

Saydıklarımızın çoğunun yayıncılara değil, teknoloji şirketlerine yönelik sebepler olduğunu farketmişsinizdir.

Ama medya şirketlerinin bu görüşleri içselleştirdikleri ve mucitlik yapmak yerine, teknolojiyi benimsemeleri gerektiğini kabul ettikleri de doğrudur. Platformlarla rekabete değil, işbirliğine girmeli.

Tüm önyargılara rağmen artık bir şeyler değişiyor gibi görünüyor. Sadece Medium ve Gawker’da da değil üstelik. İyi finanse edilen medya kuruluşları, riskleri göze alarak platformlarla bütünleşerek iddialı projelere imza atıyorlar. Ve bir bakıyoruz ki bir sürü Platisher’ımız olmuş.

BuzzFeed, her katılımcı kendi viral içeriğini oluşturabilsin diye benzersiz bir yayıncılık anlayışı ve analitik sistem üzerine inşa edildi. Vox Media’nın içerik yönetim sistemi üzerinde çalışan ve Ezra Klein’ın Project X’i gibi hızlıca yeni affiliate siteleri kurmayı mümkün kılan bir ordu dolusu geliştiricisi var.  Rafat Ali, seyahat datalarını analiz edebilmek adına yaptığı yüklü teknoloji yatırımına atıfta bulunarak adına Skift dediği ‘mediata’ (seyahat danışma) şirketi kurdu. Pierre Omidyar’ın First Look Media’sı ise kâr amaçlı teknoloji şirketi olarak kurulmuşken, kâr amacı gütmeyen bir gazeteye dönüştü. Benim kendi şirketim Sulia ise konunun uzmanları için geleneksel editoryal kategoriler, algoritmik sıralamayla birleştiren bir platform.

Peki, bu gelişme neden şimdi yaşanıyor? 

Bunun bir nedeni jenerasyonel. Platisher’lar kariyerlerinin tamamını Web’de geçiriyor. Geleneksel yayıncıların yaşadığı zorlukları yaşamıyorlar.  Büyük teknolojistlerle çalışarak harika ürünler yapabileceklerine inanıyorlar. Belki daha da önemlisi,  Web 2.0’da büyüdüler, sosyal ağlar üzerinde yaşıyorlar ve insanlara bir şeyler üretebilecekleri platformlar sağlamanın nasıl bir güç vaadettiğinin farkındalar. 

Platisherler tüm bu gereksinimleri giderecek. İlk olarak yayıncılar, içerik oluşturmak için iş ortaklarından ve kullanıcılardan yararlanarak, sadece haber merkezini kullanarak gelişebileceklerinden çok daha hızlı büyüyebilecekler. İkincisi, pazarlamacıların içerik oluşturmalarını sağlayarak mecralarını çok daha hızlı satabilecekler. Bu içerikler daha değerli olup ‘banner’lardan daha iyi performans gösterecek. Yaratıcılık ve eşsiz içerikler üretmek gibi özellikler platisher’ların editöryal DNA’sında vardır - ki ideal olanı da budur,  böylelikle etkili kreatörler ya da marka bilinci yüksek pazarlamacılar için daha cazip bir platform haline gelecekler. Medium, BuzzFeed, Gawker, Vox ve Sulia’nın yaptığı tam olarak da bu aslında.

Tabii ki biz Platisherların hala anlamaları gereken bir sürü konu var. Duygusal, organizasyonel, ideolojik, hukuki... Tüm temel sebeplerimiz hala oyunda. Platisherlar Google kalitesinde yetenekleri bünyelerine dâhil etmeli mi? Platformlarına zarar verecek içeriklerden nasıl korunacaklar? Korunmaları gerekiyor mu? Fikir hırsızlıklarından nasıl korunup telif haklarını nasıl koruyacaklar?  Kadrolu çalışanlar, sözleşmeli çalışanlar, iş ortakları ve topluluk (community) arasındaki denge nasıl kurulacak? Birçok soru var...

Son bir soru daha:

Eğer Platisher istikrar sağlanabilecek bir model ise – yani masif kitleyi doğru ölçebiliyorsa ve pazarlama yöneticilerini ciddi bütçeler ayırmaya motive ediyorsa –   Facebook, Twitter ve Google gibi platformlar Platisher’e dönüşmek için, durdurmak için ne bekliyorlar?

YouTube zaten konu bazlı ‘network’lerle aslında bundan daha da ileriye gitti. Facebook’un son numarası Paper, içerik yaratmak ve organize etmek üzere editörler istihdam ediyor.  Medyacılar –mesela ben- kendi kendimize platformların bu konuyla pek ilgilenmeyeceğini, ilgilenseler de beceremeyeceklerini söylüyoruz.  Doğru belki de... Ama doğru olan bir şey daha var;  İlk atılımı yapanlar ilk fırsatları yakalarlar.  Gelenekler ve önyargıların üstesinden gelinebilir. Platisher’ların yükselişi de bunun kanıtıdır...